Spirulina 4.5 milyar yaşındaki Dünya’nın yaklaşık 3.5 milyar yılında var olan, gezegenimizdeki en eski canlı organizmalardan birinin adıdır.
Bu tür yosunlar, ilk insan benzeri türler Dünya’ya gelmeden çok önce, karbondioksit seviyelerini ve atmosferik oksijeni dengelemede çok önemli bir rol oynuyordu.
Spirulina’nın faydalarını bilenleri takip ettiğinizde 1300’lü yıllara, Aztekler’e kadar uzun bir yol alırsınız.
On altıncı yüzyılda İspanyol işgalciler Meksika’yı fethettiklerinde başkent Tenochtitlan’daki Meksika Vadisi'nde yaşayan Aztekler’in gölden “yeni yiyecek” topladıklarını keşfettiler. Hamile kadınlar, koyu renginin doğmamış bebeklerini büyücülerin gözünden gizleyeceğine inandıkları için Spirulina yerlerdi (Ciferri, 1983).* Bu rağbetlerinin sebebi -bebeklerini büyücülerin gözünden gerçekten gizliyor olması değilse- Spirulina’nın, kanıtlanmış onlarca yararı sayesinde o dönemlerde sıklığı kaçınılmaz olan düşükleri ve buna bağlı ölümlerini engelliyor olmasıdır.
Diğer efsaneler de, Aztek haberci koşucularının maratonlarında spirulina kullandığını söylüyor. Bunun sebebi ise artık oldukça açık çünkü Spirulina’nın kas yorgunluğunu %77,8 azalttığı da kanıtlandı.**
Peki yararları onlarca uluslararası üniversite tarafından yıllar süren çalışmalarla kanıtlanmış olan, Nasa’nın astronotların beslenmesinde kullanırken alternatif yaşam alanlarında yetiştirme projeleri sunduğu, FAO’nun geleceğin gıdası seçtiği Spirulina hakkında tedirgin olanlar neden tedirgin oluyor ve bu tedirginliklerinin doğruluk payı var mı?
Cevaplara sondan başlayalım.
Spirulina’nın Zararları Nelerdir?
Spirulina bir gıdadır. Ancak içerdiği onlarca besin ögesi, bu sayede sunduğu onlarca fayda, üzerine yapılan onlarca araştırma, hakkında konuşan onlarca yetkili kuruluş nedeniyle onu bir gıda olarak görmekte zorlanıyor, bir ilaç gibi değerlendiriyor ve buna uygun sorular soruyoruz. Bu nedenle yanına bir hatırlatıcı koyalım ve bir gıda ile örneklendirerek ilerleyelim. Bu gıda da kereviz olsun.
Kereviz, karaciğer temizleyici olarak bilinir. Düzenli olarak kereviz tüketmenin böbrek sağlığını korumaya ve karaciğer hastalıklarını önlemeye yardımcı olduğu herkesçe bilinir. A, B, C Vitaminleri ve demir bakımından zengindir. Bu yüzden aslında her gün küçük porsiyonlarla da olsa tüketilmelidir. Mümkün değilse haftalık rutinimizde kesinlikle yer almalıdır. Yılda bir kere yersek elbette yediğimizde vücudumuz vitaminlerini alır, yararını görür ancak karaciğerimizi temizlemesini beklemeyiz. Bunun için düzenli tüketmemiz gerekirdi. Ya da bir hafta her gün kereviz yedikten sonra karaciğerimizdeki herhangi bir sorunun yok olacağını ya da sonraki hafta bir sorun çıkmayacağını garantilediğimizi düşünmeyiz. Sağlıklı beslenmek, süreçtir. Geçilmelidir ve istikrar önemlidir.
Yukarıdaki bu cümlelerin hepsi çok sıradan, tahmin edilebilir ve bize, aklımızda bir soruya neden olmayacak kadar net gelir.
Bu cümleler kurulduğunda hepimiz, “Tamam,” deriz. Bir bölümümüz “Ben tadını pek sevmiyorum ama sağlık için elbette,” der. Sağlığına ve bedenine önem veren bir bölüm ise rutinine almıştır bile.
Spirulina da karaciğer sağlığı için idealdir, tansiyonu dengeler, kan akışını düzenler, kansere karşı etkilidir, oksidatif hasarı büyük oranda azaltır, bağışıklığı güçlendirir, bağırsak sağlığını destekler, cilt sağlığını destekler, alerjilere karşı etkilidir, böbrekleri korur, stresi azaltır, antioksidan kaynağıdır, ağrıları hafifletir… Bunlar ve diğer birçok yararının her biri de kanıtlanmıştır.
Ancak bu cümleler kurulduğunda, “Spirulina’nın zararları da varmış,” diye yükselen sesler duyarız. “Böbreklere zararlıymış, çocuklara zararlıymış, yan etkileri olabiliyormuş. İlaçlarla etkileşime girebiliyormuş. Ağır metal içerebiliyormuş. Bulaşana maruz kalabiliyormuş…”
“Yepyeni bir yola adım atmak zordur”
Maya Angelou
Spirulina bizim için yenidir. Varlığı -kıyas götürmeyecek kadar- bizlerden eski de olsa varlığına olan bilgimiz bizler için çok yenidir. Ve bizim için yeni olana adım atmak kolay değildir.
Örneğin sebze ve meyve yetiştirmede yanlış ve bilinçsiz kullanılan kimyasal gübreleme yönteminin sağlıksız gıdalara neden olduğunu hepimiz biliriz. Ancak kimse kerevizin ya da domatesin nasıl gübrelendiğine dair bilgi almaya çalışmaz, merak etmez, şekline bakıp hormon içerip içermediğini anlamaya çalışır çünkü yetiştirme yönteminin kendisi yeni ve endişe vericidir. Kereviz ya da domates, işte bildiğimiz kerevizdir, domatestir.
Hepimiz su ürünleri alerjisi olanların balık yememesi konusunda hemfikirizdir ama kimse balık satanların karşısına geçip neden bir uyarı yazısı yazmadıklarını ya da uyarı yazısını daha büyük harflerle yazmaları gerektiğini de söylemez.
Fıstığa alerjisi olan gruplar bulunur. Ama herkes fıstık alerjisi olanların bir gıdayı yemeden önce içinde fıstık olup olmadığını soracakları konusunda onlara güvenir.
Ama Spirulina bizim için çok yenidir.
Endişelerimizin çoğu doğruluk payı içermese de hissedilir ve bunu gidermenin yolu orijinal makaleleri okumaktan geçse de bizim için zaman alıcı ve meşakkatlidir.
"Tüm zamanların en büyük keşfi, bir insanın yalnızca tutumunu değiştirerek geleceğini değiştirebileceğidir."
Oprah Winfrey
Kendimizden daha değerli kimse olmadığını çünkü kendimizden çok değer verdiklerimizin yanında olmak için kendimize ihtiyaç duyduğumuzu bilsek de bu nadiren çaba sarf etmemizi sağlar.
Bunun yerine uzmanlığının kaynağını bilmediğimiz ama sevdiğimiz ya da sadece o anda karşımızda olan kişilerin, kaynağını nerden aldığını bilmediğimiz yazılarını okuruz ya da sözlerine kulak veririz.
Ve karar verilmiştir.
Artık sadece Spirulina’nın değil, tüm gıdaların en büyük riskinin yetişme koşulları olduğunu bilmekten uzağızdır.
Yetiştiği koordinatlardan çok analizlerinin önemli olduğunu bilmekten de uzak olduğumuzdan analiz talep etmek yerine menşeini öğrenmek isteriz. Cevabı bir koordinata işaret eder, sorumuzun yanıtı bu değildir ama yeterli gibi gelir.
Bağışıklığı güçlendiren bir gıdanın, bağışıklığını baskılaması gereken bir grup tarafından kullanılmaması gerektiğini, başı ve sonu kesilmiş ama tıklanma alacak cümlelerden öğreniriz ve bağışıklığımızı güçlü tutmak isteyen biz, endişeleniriz.
Günde 2 litre su içilmesinin yaşamak için gerektiğini ama 6 litre su içmenin ölümcül sonuçları olduğunu biliriz. Ama yanlışlıkla 6 litreyi birden içeceğimizden endişelenmeyiz, suyu içeriz. Çünkü aksi bir tedirginliğin ya da tercihin enteresan olacağına eminiz.
Ama tüm bir paketi 50 gram olan Spirulina’nın uzun süre düzenli olarak 50 gram kullanılması durumunda böbrekte taş oluşturması ihtimalini, başı ve sonu kesilmiş ama tıklanma alacak cümlelerden öğreniriz ve günlük porsiyonu olan 5-10 gramı hayatımıza alabilmek için çabalayan biz, uzun günler boyu günde yanlışlıkla 50 gramı birden tüketmekten ve böbreğimizde taş oluşturmasından endişeleniriz.
Peki neden?
Bunun en güzel örneği yakın tarihimizde yer alır ve neden tedirgin olduğumuz sorusunu tam bir ayna görevi görerek yanıtlar. Sağlıklı, fonksiyonel ve doğa için bir nefes olan Spirulina hakkında oluşan endişemizin bir aynası. Bir ayna olduğu için bu örnekte sağ olan sol, sol olan sağdır.
Bundan 100 yıl önce, sigara içmek istememek endişe uyandırırdı. 1930'lara gelindiğinde, tütün şirketlerinin, sigaranın kansere yol açabileceğini kanıtlayan makaleler sunduğunuz için sizi şarlatan olarak nitelendirmeye hazır bir doktor ordusu vardı. Hatta 1940'larda, sigarayı teşvik etmek için doktorları kullanan böyle bir reklam görme olasılığınız da yüksekti.
RJ Reynolds Tobacco Company'den 1946'da yayınlanan bir reklam.
Ancak gerçek elbette, sonunda ortaya çıktı. 1960'lara gelindiğinde, sigara içmeye karşı kanıtlar daha da arttı. 1964'te ABD’de sigaranın sağlığa etkileri üzerine ilk rapor yayınlandı. Sigara içmenin akciğer kanseri ve bronşite neden olduğu sonucuna en sonunda, tıbbi literatürdeki 7.000'den fazla makaleden sonra varıldı. Bu makaleler elbette bir günde yayınlanmamıştı. Yıllardır ısrarla araştırılıyor, ispatlanıyor, yayınlanıyordu. Yıllarca, bariz olan anlatılmaya çalışılmıştı.
Ancak zorluğa direnirken zevkli ve kolay olana yönelen insan tabiatımız buna inanmadı. Ta ki sigaranın yararlı olduğunu söyleyen yetkililer, zararlı olduğunu itiraf etmek zorunda kalana kadar. Çünkü o zamanki bizler için de küçük demeçleri incelemek, makale okumaktan çok daha kolaydı.
Bu makaleleri yazanlar da elbette yine doktorlardı ama karşılarında hâlihazırda duran bir doktorun söylediği daha doğru olarak algılandı. Hangi konuda uzman olduğunun, kaynağının, karakterinin, karşısındakilerin ve onların niteliğinin önemi yoktu. Karşılarındaydı, basitleştiriyorlardı, kolaydı.
Sigaranın tarihi bize kendimiz ve dünyaya bakışımız hakkında çok şey öğretti.
Bugün Spirulina bir ilham ve yenilik kaynağıdır. Dünyanın dört bir yanındaki çiftçiler, Spirulina'yı sürdürülebilir, erişilebilir ve besleyici bir gıda kaynağı olarak yetiştirmek için çalışıyor. Astronotlar yiyor. Dünyanın dört bir yanındaki kuruluşlar, doğal bir gıda renklendiricisi olarak kullanıyor. Sulara ve havaya olan katkıları anlatılıyor. Bariz olan faydaları milyarlarca yıldır görülüyor, tekrar tekrar ispatlanıyor ve sağlık kaynağı olan bu doğal gıda yeni hayranlar toplayarak yol almaya devam ediyor.
Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla, güvenle...
Comments