Bir vakayı, vakanın sorumlusu kabul edilenlerin tamamına atfetme barbarlarlığını toplum vicdanına yükleyen bu yasanın, maddeleri yönünden de sakat olmasına dair detaylar:
1) 3. Maddenin (j) bendindeki "kontrollü hayvan" tanımı “sahipli hayvan” olarak değiştirilmiş ve kontrollü hayvan kavramı ortadan kaldırılmıştır.
5199 sayılı Kanunda, 13. Maddede sayılan haller (kanuni istisnalar ile tıbbi ve bilimsel gerekçeler ve gıda amaçlı olmayan, insan ve çevre sağlığına yönelen önlenemez tehditler bulunan acil durumlar) dışında öldürmek ve hayvanları toplamak yasak olduğu halde, sokaklarda ve barınaklarda, BU KANUN DEĞİŞİKLİĞİNDEN ÖNCE DE, her gün onlarca hayvanın şiddete maruz kaldığı, barınakta kontrol altındayken dahi kafasına kürekle vurularak vahşice öldürüldüğü, belediyelerin çoğunun yasa dışı toplamalar yaptığı bilinen bir gerçektir.
Bu madde nedeniyle, tıpkı TBB'nin de öngördüğü gibi, hayvanseverlerin bakım ve kontrolü altındaki zararsız köpekler dahi barınaklara hapsedilmekte, yeterli kapasitede barınak bulunmadığı için de çeşitli bahanelerle topluca öldürülmekte, ülkemizde soykırım boyutuna ulaşan bir katliam yaşanmaktadır.
2) Kanunun 4. Maddesinin (b) bendindeki “Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” maddesi tamamen kaldırılılmıştır.
Sahipli hayvanlar ile sahipsiz hayvanlar arasında eşitliğe aykırı bu düzenleme Türkiye’nin kabul ettiği Unesco Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinin 1. Maddesindeki “TÜM HAYVANLAR EŞİT DOĞAR VE EŞİT YAŞAMA HAKKINA SAHİPTİR” hükmüne, 2. Maddesindeki “BİR TÜR HAYVAN OLAN İNSAN DİĞER HAYVANLARI YOK EDEMEZ, HAYVANLARI KENDİ ÇIKARI İÇİN KULLANAMAZ” hükmüne açıkça aykırıdır.
Bununla, hayvanların kendi ortamlarındaki yaşama hakkı engellenmiş, ömür boyu barınaklara kapatılması öngörülmüştür.
3)Kanunun 3. Maddesindeki diğer düzenlemelerle 4. Maddenin (d) bendindeki "hiçbir çıkar gütmeden sokak hayvanlarına bakan kişiler” ibaresi kanundan çıkarılmıştır.
Böylece sokakta, bireylerin kendi bütçeleri ve imkanlarıyla, doğalarında olan hayvanlara yemek ve su verilmesi, tedavilerinin gerçekleştirilmesi yasaklanmış, bu hayvanların sadece sadece sahiplenilmelerine izin verilmiştir.
Bu, “Sokaklardaki aç ve susuz hayvanlara yemek vermek istiyorsan hepsini evine al,” anlamına gelen, hayatın gerçeklerinden uzak, hayvanların barınaklarda hapsedilmesi ve öldürülmesi sonucunu doğuran bir düzenlemedir.
4) Kanunun 4. Maddesi ile 5199 sayılı Kanunun Sahipsiz ve Güçten Düşmüş Hayvanların Korunması başlığını taşıyan 6. maddesinde hayvanlar aleyhine önemli değişiklikler yapılarak hayvanların sokaklarda yaşama hakkı tamamen engellenmiş, yerel yönetimlerce rehabilite edilen hayvanların alındıkları ortama bırakılması düzenlemesi ortadan kaldırılarak barınaklarda tecrit yasal hale getirilmiş;
Mevcut yasada sadece "Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmelerinin yasak olduğu" ibaresi “kanuni istisnalar hariç öldürülmelerinin yasak olduğu” şeklinde değiştirilmek suretiyle başka kanunlarla da hayvanların öldürülmelerinin önü açılmıştır.
Sırf hayvanların infaz edilmesi için ülkedeki en yetkili ve yüksek makam sahiplerince, hukuki alanda böylesine büyük bir çaba sarf etmek bir ülke için vicdani bir utanç kaynağıdır.
5) Kanunun 16. Maddesinin b bendinde yapılan değişiklikle “sahipsiz hayvan kaynaklı sorunlar” ibaresi maddeye eklenerek mevcut yasada il hayvan koruma kurulları tarafından korunması gereken varlıklar olarak düzenlenmiş sahipsiz hayvanlar, böylece, hem de kendilerini koruması gereken kendi kanunlarında sorun kaynağı varlıklar olarak nitelendirilmişlerdir.
Ayrıca maddeye insan ve çevre sağlığına ilişkin önlemler alınması görevi eklenmiştir.
Hayvanları Koruma Kanunu adını taşıyan bir kanunda, yasa tekniği gereği sadece hayvanların korunmasına, hayvan sağlığına ilişkin düzenlemelere yer verilmesi gerekir.
İl Hayvan Koruma Kurulunun görevi, adından da anlaşılacağı üzere hayvanın korunmasıdır.
Ancak yapılan değişiklikle insanı hayvandan koruma, hayvanı mümkün olduğunda hapsetme, katletme düzenlemesi getirilmiştir.
İnsan ve Çevre sağlığını ve güvenliğini düzenleyen başta Anayasa olmak üzere birçok yasa mevcut olup yapılan bu değişiklik ve eklemeler Hayvanları Koruma Kanununun amacı ve ruhu ile bağdaşmamaktadır.
6)5199 sayılı Kanunun “Yerel hayvan koruma görevlilerinin sorumlulukları” başlığını taşıyan 18. Maddesinin yürürlükten kaldırılmıştır.
Yerel hayvan koruma gönüllüsü kurumunun kaldırılması ve hatta sahipsiz hayvanlara bakılmaması şeklinde bir düzenleme getirilmesi; akla, vicdana, insani ve etik değerlere ve Anayasa’nın çevrenin korunmasına ilişkin 56. Madde hükmüne aykırıdır.
Bu hayvanlar, çevrenin bir unsurudur. Kanunun birçok yerinde Kamu Kurum ve Kuruluşlarının yetersiz kaldıkları ve görevlerini yerine getirmedikleri için hayvan sayısının arttığı açıkça veya zımnen kabul edilmektedir. Yerel hayvan koruma gönüllüleri yıllardır sokak hayvanlarının rehabilite edilmesinde birçok belediyeden çok daha fazla çalışmaktadırlar.
Yerel hayvan koruma gönüllülerine ilişkin düzenlemeyi kaldırmak, yetersiz olduğu aşikâr olan bu kanunun sorunu çözmekten ziyade daha da derinleştireceği gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır.
7) Bu kanundaki en anlaşılmaz husus ise hayvan satış ve üretimini yasaklayan bir düzenleme içermemesi, aksine satışın ve üretim varlığına dair maddelerin de yer almasıdır.
Eğer amaç sokak hayvanı sayısının azaltılması ise üretim ve satış devam ederken bu nasıl mümkün olacaktır?
TBB'nin de belirttiği gibi; 5199 sayılı yasada acilen ve öncelikle yapılması gereken en önemli değişiklik hayvan üretim ve satışının yasaklanması, bu yasağı ihlal edenlere etkili ve caydırıcı hapis cezaları getirilmesi olmalıydı!
Bir yandan sokaklardan halihazırda huzurla yaşayan hayvanları toplayıp, hapsedip, katletmek diğer yandan üretim ve satışı devam ettirerek hayvan sayısının kontrol altına alınması mümkün değildir.
Ancak yasada üretim ve ticaret yine serbest bırakılmış, açıkça bellidir ki “ötanazi” odaklı bir yasa çıkarılması amaçlanmıştır.
Kanunun toplumsal vicdana ve düzene etkilerine değinilecek bir sonraki yazımıza dek, bu utanç kaynağı yasanın geri çekilmesi umuduyla...
Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle...
Comments