Her konuda olduğu gibi sağlık konusunda da -hatta özellikle sağlık konusunda- birçok spekülasyon ve birçok karmaşanın olduğu artık bilinen bir gerçek.
Hızlanan toplumsal değişmenin yarattığı günümüz ortamının, bireyselleşmede yükseliş gerçekleşmesi; kişilerin yaşayabildiği sağlıksız bireyselleşme süreçlerinin ise sadece o kişiyi değil, toplumsal yaşamın birçok alanını etkilemesinin yansımasını, yaşamımızın her anımızda hissetmekteyiz.
Örneğin gerçekleri öğrenmek için uzmanından dinlemenin yetmediği, hemen hemen herkesin altta yatan kaygılar taşıdığı ve kişisel kaygılarına göre tavır aldığı durumlar toplumun geri kalanında kaygıya ve güvensizliğe neden olmakta.

Proteine dair şehir efsanelerinden bahsetmeye karar verdiğimizde en büyük endişemiz, birçok uluslararası kaynağın orijinal makale linklerini kaynak olarak sunuyor olsak da, hatta kişisel bir araştırma ile teyit edilebilecek açıklıkta bir üsluba sahip olsak da bunun, açıkça görülebilen nedenlerle bir şehir efsanesine dönüştürülmüş olmasının yaratmış olduğu duvarı karşımızda bulmak oldu.
Ancak yine de devam etmenin size, sizin hiç haberiniz yokken verdiğimiz sözümüzün gereği olduğuna karar verdik ve her açık zihnin teyit edebileceği kaynaklarla dolu, uzun araştırmalara dayanan, keyifle okuyacağınızı umduğumuz yazımızı hazırladık.
Tadını çıkarın!
Protein Nedir?
Proteinler vücudumuzun çalışması ve sağlıklı kalması için gereken biyomoleküller ve makromoleküllerdir.
Vücudumuzun sorunsuz ve verimli bir şekilde çalışmasına yardımcı olan birçok kullanım alanı vardır. Ancak kaslarımızdan saçlarımıza kadar vücudumuzun her yerinde protein bulunmasına rağmen vücudumuz protein depolamaz. Bu da onu beslenme rutinimize dahil etmemizi zorunluluk haline getirir.
“Tam Protein” Nedir?
Tam proteinin hayvansal proteinle eş anlamlı kabul edilmesi temel bir yanılgıdır.
Proteinin tam olup olmadığını kaynağı değil, içerdiği aminoasitler belirlemektedir.
Her protein, onu tükettiğimiz zaman parçalanan amino asitlerden oluşur. Bu aminoasitler esansiyel ve esansiyel olmayan aminoasitler olarak ikiye ayrılır. Toplam yirmi iki amino asit bulunur ve vücudumuzun hepsine ihtiyacı vardır. Ancak vücudumuz dokuz esansiyel aminoasidi üretemez. Bunun yerine bunlar tükettiğimiz proteinden gelir.
Protein kaynakları içerdikleri amino asitlere bağlı olarak tam veya eksik olabilir.
Tam bir protein kaynağı dokuz amino asidin tümünü içerir. Böylece vücut kendini inşa edebilir ve onarabilir.
Protein Kaynakları Nelerdir?
Yukarıda açıklamış olduğumuz nedenlerle tam protein sadece hayvansal proteinden değil; tek bitkisel proteinden ya da bitkisel proteinlerle oluşturulmuş bir diyetten de alınabilir.
Birçok kişi, güçlü olmasının yanısıra hayvansal proteine oranla çok daha sağlıklı da olan bitkisel proteini hafife alıyor ancak beslenme rutininizi, ihtiyaç duyduğunuz tüm proteini yalnızca bitkilerden elde ederek zenginleştirmek kesinlikle mümkün.

Hayvansal proteinlerin hepsi tam proteinken kolestrol ve kalp sorunları başta olmak üzere sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilen onlarca çalışmaya da konu olmuştur.
Bitkisel proteinler arasında tam protein olanlar ya da birlikte tüketildiklerinde tam protein alımı sağlayanlar vardır. Bu noktada, yapılan çalışmaların -hayvansal proteinin aksine- bitkisel proteinlerin yararlarını vurguladığını örneğin çalışma alanımız olan spirulina özelinde;
Bağırsak mikrobiyomuna fayda sağladığını,
Kalp sağlığını desteklediğini ve
Kan şekeri düzeylerini yönetmeye yardımcı olabileceğini gösterdiğini de kaynakları ile hatırlatmak isteriz.
Yani tam proteinin sadece hayvanlardan alınabildiği düşüncesinin temel bir yanılgı olmasına ek, sağlıklı proteinin hayvanlardan alınabildiği düşüncesi de temel bir başka yanılgıdır.
Yani Vegan Protein Kaynakları Kas Yapımını Destekler Mi?
Cevap: EVET!
Yani Vegan Protein Kaynakları Protein İhtiyacımızı Karşılar Mı?
Cevap: EVET!
En genel yanılgılardan bir başkası ise, bitkisel protein kaynaklarında, dokuz esansiyel aminoasitten biri olan lösinin olmadığı yönündedir. Ancak çalışma alanımız olan spirulina örneğinden ilerlediğimizde dahi karşımıza şu sonuç çıkıyor:
USDA'nın yayınladığı besin değerleri tablosunda belirtilen, sadece %57,5 protein içeren spirulinanın dahi 1 porsiyonunda 0,67 gram lösin bulunuyor. Pitho Spirulina Türkiye'nin ilk ve tek %70 protein içeriğine sahip spirulinası olsa da ortalama spirulina protein değerinin %65 olduğu düşünüldüğünde bile günlük lösin ihtiyacının büyük bölümünü karşılamak mümkün. Üstelik tek bitkisel lösin kaynağı Spirulina da değil.
9 temel amino asidin tamamını içeren tam protein kaynağı bitkisel gıdalar:
Kinoa,
Karabuğday,
Soya fasulyesi ve
Spirulinadır.
Ancak 9 esansiyel aminoasitin tamamını içermeyen, yani tam olmayan bitkisel protein kaynaklarını, içerdiği aminoasitlere göre diyetinize dahil etmek, esansiyel aminoasitlerin her birini almanızı protein ihtiyacınızı sağlıklı ve temiz bir kaynaktan tamamlamanızı sağlayacaktır.
Bunu sağlayabilmek adına aşağıda sizin için hazırladığımız küçük rehberi bulabilirsiniz.

Burada yüksek miktarda içerdiği esansiyel aminoasitle, günlük tüketiminizde eksik kalan aminoasiti kolayca karşılayabilecek gıdaları bulacaksınız.
Bitkisel proteinle sağlıklı beslenmeye geçmek, sizin sürekli bir hesaplama içinde olacağınız anlamına gelmez.
Örneğin tam tahıllı ekmeğin arasına, fıstık ezmesiyle bir çay kaşığı Pitho Spirulina’yı karıştırarak esansiyel aminoasit ihtiyacınızı, yani protein ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
Kilonuza ve biyolojik cinsiyetinize uygun protein ihtiyacınızı belirleyip, yukarıdaki tam protein kaynakları ve destek esansiyel aminoasitleri damak zevkinize göre birkaç menü haline getirmeniz yeterli.
Buna ayıracağınız birkaç saatin size sağlık; sevebilen, korkabilen, oyunlar oynayabilen hayvanlara bir iyilik; doğaya bir güç olacağını unutmamak ise en büyük motivasyonunuz olacaktır.
Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle...
Kaynaklar
Comments