top of page

Boş arama ile 64 sonuç bulundu

  • Köpekler İçin Balık Yağının Terapötik (Tedavi Edici) Dozları

    Hayatımızdaki bireylerin sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesi için beslenmenin ne kadar kritik olduğunu hepimiz biliyoruz. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, Omega-3 yağ asitlerinin, özellikle Eikosapentaenoik Asit (EPA) ve Dokosaheksaenoik Asit (DHA)'nın, köpek sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini giderek daha net ortaya koymaktadır. Bu bileşenler, genellikle "balık yağı" olarak bilinen takviyelerde bulunur ve güçlü anti-inflamatuar özellikleriyle öne çıkar. Peki, köpekler için balık yağı ve/veya somon yağının faydaları nelerdir, hangi durumlarda ne kadar dozajda kullanılmalıdır? Peki her "balık yağı" aynı mıdır yoksa içerdiği "balık yağı" kadar balık yağı iken EPA ve DHA'sı kadar mı kıymetlidir? EPA ve DHA'nın Köpekler İçin Faydaları EPA ve DHA, vücut tarafından üretilemeyen esansiyel yağ asitleridir ve mutlaka diyetle alınmaları gerekir. Bu Omega-3 yağ asitlerinin başlıca faydaları şunlardır: Anti-inflamatuar Etki:  Vücuttaki iltihaplanmayı azaltarak alerjiler, artrit ve bağırsak hastalıkları gibi durumların yönetimine yardımcı olurlar. Deri ve Tüy Sağlığı:  Derinin nem dengesini koruyarak kuruluğu, kaşıntıyı ve pullanmayı azaltır, tüylerin parlak ve sağlıklı olmasını sağlar. Eklem Sağlığı:  Özellikle osteoartrit gibi eklem rahatsızlıklarında ağrıyı ve sertliği hafifleterek hareketliliği artırabilirler. Kalp Sağlığı:  Kalp fonksiyonlarını destekler, kan basıncının düzenlenmesine ve kardiyovasküler sistem sağlığının korunmasına yardımcı olurlar. Böbrek Sağlığı:  Böbrek hastalıklarında ilerlemeyi yavaşlatmaya ve böbrek fonksiyonlarını desteklemeye katkıda bulunabilirler. Beyin ve Göz Gelişimi:  Özellikle yavru köpeklerde beyin ve göz gelişimi için kritik öneme sahiptir. Yaşlı köpeklerde bilişsel fonksiyonların korunmasına da yardımcı olabilir. Bağışıklık Sistemi Desteği:  Genel bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnci artırabilirler. Terapötik Dozajlar: Köpekler İçin Balık Yağı Miktarı Ne Kadar Olmalı? Artmalı Mı? Standart Mı? EPA ve DHA ihtiyaç dozajları köpeğin vücut ağırlığına göre ortalama olarak belirgin olsa da sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Esansiyel olması nedeniyle zorunlu olan ihtiyaç miktarına ek olarak, çeşitli tıbbi durumlar için önerilen terapötik dozlar (mg/kg/gün cinsinden) ve vücut ağırlığının her 10 kilogramı için günlük yaklaşık dozajlar şöyledir: Önemli Not:  Yukarıdaki dozajlar genel referans niteliğindedir. Her köpeğin bireysel sağlık durumu, yaşı, ırkı ve diğer mevcut rahatsızlıkları göz önünde bulundurularak veteriner hekim tarafından özel bir dozaj belirlenebilir. Balık Yağı Seçerken Nelere Dikkat Etmeli? Birçok balık yağı takviyesi bulunmaktadır. Seçim yaparken şunlara dikkat etmek önemlidir: Saflık: Bitkisel yağ içeriyor mu, saf balık yağı mı? Analizlerini talep ederek emin olun. Kalite: Ağır metal (cıva gibi) ve toksin içermediğinden emin olmak için güvenilir ve test edilmiş markaları tercih edin. Ağır metal analizlerini talep ederek emin olun. Optimizasyon: İçeriğindeki bileşenler optimize edildi mi? Belirtilen bileşenler analizlerinde ve içerik listesinde yer alıyor mu? Etiket kontrolü ve analizlerini talep ederek emin olu EPA ve DHA Konsantrasyonu:  Toplam Omega-3 miktarı nedir? Spesifik olarak EPA ve DHA içeriği nedir? Kullanım Kolaylığı: Hayatınızdaki patili birey için yeterince hafif mi? Tükettikten sonra öksürme ya da reflü gibi sorunlar yaşıyor mu yoksa sadece faydasını yaşadığından emin misiniz? Hayatınızdaki patili bireyin deneyimini de gözlemleyin. Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle...

  • Pire/Kene Önleyici Kimyasallara, Güvenli ve Toksik Olmayan Alternatifler

    Çoğu patili bireye yaşamları boyunca düzenli olarak kimyasal pire/kene önleyici ilaçlar verildiği ve gözlemlenebilir herhangi bir yan etki göstermediği çoğu zaman doğru olsa da, bu ürünlerle bağlantılı olumsuz sonuçlara ilişkin raporların hacmi, her patili ebeveyninin "Riske değer mi?" sorusunu sormasına sebep oluyor. Bu konuda, türlere uygun beslenme konusunda TED konuşması yapan ilk veteriner hekim olan Dr. Karen Baker'ın cevabı: Hayır. Tavsiyesi ise önce olası tüm toksik olmayan alternatifleri tüketmek . Dr. Karen Baker'ın önerdiği toksik olmayan, doğal ve güvenilir bir şekilde kendinizin yapıp uygulayabileceğiniz pire/kene önleyiciler ve tarifleri ise tüm bu raporlardan sonra içimizi rahatlatan tek gelişme. Dikkat edilmesi gereken unsur ise bu tariflerde yer alan ürünleri satın alırken analizlerine ulaşabilmenizin temel kriteriniz olması gerekliliği. Çünkü her şey gibi burada bahsedilecek ürünlerde de -her ne kadar kolay ulaşılabilir olsalar da- onlarca farklı kalite bulunuyor. Kalite düştükçe etki edip etmemesi nden, fayda yerine zarar vermesi ne kadar pek çok durum karşımıza çıkıyor. Tamamen Doğal Ev Yapımı Pire/Kene Önleyiciler: Köpekler İçin Ev Yapımı Pire/Kene Önleyici Tarifi: "Aslında köpeğiniz için evde çok kolay bir şekilde tamamen doğal bir pire/kene önleyici yapabilirsiniz," diyor Dr. Karen Baker. Karşılaştığı haşerelerin hepsi olmasa da önemli bir yüzdesinden kaçınmasına yardımcı olacaktır. Eğer evinizin içinde yaşıyorsa ve sadece tuvalet ihtiyacı için geziyorsa sizin için tamamen yeterli. Köpekler için ev yapımı pire/kene önleyici tarifi ise şöyle: 220 gram saf su ile 114 gram doğal, filtre edilmemiş elma sirkesi, 20 damla neem yağını karıştırın. Köpeğinizin pire/kene önleyici tarifine biraz daha güç katmak istiyorsanız, fazladan beş damla limon, limon otu, okaliptüs veya sardunya yağı ekleyin. Dr. Karen Baker, "Sardunya yağını çok etkili bulduğum için biraz kullanıyorum," diye ekliyor. Neem yağı etkilidir çünkü pireler ve keneler ondan nefret eder. Kokulara karşı çok hassas olan hayvanlar için de harikadır çünkü hafif ama hoş bir kokusu vardır. Biliyorsunuz Pitho ailesi beşiyle bahçesini, biriyle evini paylaştığı altı köpek ile hayatını paylaşıyor. Bu deneyimden yola çıkarak uygulamaya dair küçük taktikler de bu yazının sonunda yer alıyor olacak. Kediler İçin Ev Yapımı Pire/Kene Önleyici Tarifi: Dr. Karen Baker'ın kediler için olan tarifi köpekler için olana çok benziyor, ama elbette farkları var. 220 gram saf su ile 114 gram doğal, filtre edilmemiş elma sirkesi, 10 damla neem yağı ve 10 damla kedi nanesi yağı ile karıştırın. Neem veya kedi nanesi yağı esansiyel yağ değildir, sadece damıtılmışlardır. Bu nedenle bunları güvenle kullanabiliriz. Bunlar, pire ve keneleri hayatınızdaki patili bireylerden uzak tutmak için kullanabileceğiniz iki kolay, tamamen doğal tarif ve bonus olarak, köpeğinizin ve/veya kedinizin harika kokmasını sağlayan tarifler! Pire mevsiminde, kene mevsiminde ve tüm yaz boyunca kullanırken içiniz de daima rahat olabilir. Biliyorsunuz Pitho ailesi 7 kedi ile hayatını paylaşıyor . Bu deneyimden yola çıkarak uygulamaya dair küçük taktikler de bu yazının sonunda yer alıyor olacak. Köpekler İçin Ev Yapımı Pire/Kene Önleyici Uygulaması: Ev yapımı pire/kene önleyici karışımınızı marketlerde ya da kozmetik mağazalarında bulabileceğiniz sprey şişesine doldurunuz. Buz dolabınızın yumurta gözünde saklayabilirsiniz. Köpeklerinize sabah dışarı çıkmadan önce, gözlerine gelmemesine dikkat ederek spreyi sıkınız. Bazı köpekler sprey sesinden hoşlanmayıp huzursuzlanabiliyor. Bizim ailemizde bu tavrı Kızıl gösteriyor. Bu durumda elinizin temiz olduğundan emin olup elinize sıktıktan sonra tüm vücudunu kaşıyabilirsiniz. Buna hayır diyemeyecektir. Eğer silikon ve taraklı eldivenlerle dokunmanızla ilgili bir sorunu yoksa bu eldivenlere sıkmak çok daha iyi ancak Kızıl bu konuda da oldukça net. Her sabah ellerimizi spreyleyip iyice kaşıyarak hem güzel bir zaman geçiriyor hem de pire ve kenelerden, onlara zarar vermeden korunuyoruz. (Uygulamadan sonra gözünüze değmemesi adına ellerinizi yıkamayı unutmayın) Eğer spreyle ilgili bir sorunları yoksa, başta karın ve ayak bölgeleri olmak üzere tüm vücuna eşit olarak sıkın. Bu rutinden bunalmamaları için, bu uygulamayı yaparken ekstra ilgi ve ekstra güzel ses tonlarıyla iletişim kurmayı unutmayın. Tarifteki aktif maddeler, özellikle yağlar yaklaşık dört saat içinde dağılır, bu nedenle akşam gezinizden önece bu rutini tekrar uygulamanız gerekiyor. Kediler İçin Ev Yapımı Pire/Kene Önleyici Uygulaması: Ev yapımı pire/kene önleyici karışımınızı marketlerde ya da kozmetik mağazalarında bulabileceğiniz küçük şişelerden edinip doldurunuz. Buz dolabınızın yumurta gözünde saklayabilirsiniz. Kediniz eğer evden çıkmıyorsa ve kuşlarla temas edebildiği bir ortaı da yoksa bu uygulamayı sadece siz dışarıdan eve geldiğinizde ya da misafiriniz geleceğinde yapmanız yeterli. Köpeklere spreyle uygulama yapılsa da kediler genel olarak spreyden hoşlanmaz. Bu nedenle uygulama yaparken temiz elinize karışımı, kediniz ıslanmayacak sadece parfüm sıkılmış gibi olacak şekilde hafifçe döküp diğer elinizle dağıtın ve kedinizin tüm vucudunu (göz ve ağız çevresi hariç) yavaşça karışımlı elinizle sevin. Uygulamadan sonra gözünüze değmemesi adına ellerinizi yıkamayı unutmayın Eğer kediniz evden çıkıyor ya da kuşlarla temas edebildiği alanlarda bulunuyorsa bu uygulamayı yaz boyunca 4 saatte bir tekrarlamanız gerekiyor. NOT: Pire ve kenenin fazla olduğu bir bölgede yaşıyorsanız ve hayatınızdaki patili bireyler de dışarı ile temas halindeyse ne yazık ki kimyasallar ı kullanmanız gerekir. Bu durumda Dr. Karen Baker, toprak bakterilerinden türetilen Spinosad sınıfı ilaçları öneriyor ve şöyle ekliyor: Kimyasalları her kullandığınızda, evcil hayvanınıza aynı anda detoks yaptırdığınızdan emin olun. Bunun için doğal antioksidan kaynakları ndan yararlanabilirsiniz. Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerde Fip Nedenleri, Belirtileri, Teşhisi ve Tedavisi

    FIP (Feline Infectious Peritonitis), kedilerde görülen bir viral hastalıktır. Bu hastalığa, Feline Coronavirus (FCoV) adı verilen virüsün mutasyonu neden olmaktadır. Kedilerin çoğunda FCoV hastalık oluşturmadan varlığını sürdürür. Ancak kedilerin %10'unda, FCoV mutasyona uğrayarak FIP'e neden olabilir. Kedilerde Fip Nedenleri: Fip'nin kesin nedeni tam olarak bilinmese de; Bağışıklık sistemi sorunları olan, Stres altında olan kedilerde daha yaygın olarak görülür. Hangi Kediler FIP'e Daha Yatkın? Çok fazla kedinin yaşadığı evlerde yaşayan, Barınaklarda veya kedi evlerinde yaşayan, Başkasına sahiplendirme nedeniyle strese giren, Stres altında yaşayan, Yakın zamanda ameliyat olmuş veya bir seferde birden fazla enfeksiyona aynı anda sahip olan kediler FIP geliştirmeye daha yatkın olabilir. FIP'e Yatkın Olan Kedi Irkları ve Cinsiyeti: Habeş, Bengal, Birman, Himalayan, Ragdoll ve Devon Rex gibi safkan kediler FIP geliştirmeye daha yatkın olabilir. Bunun yanısıra erkek kedilerin dişi kedilere göre FIP'e daha yatkın olduğu düşünülmektedir. Bir Kedi FIP Geliştirme Açısından En Çok Hangi Yaşta Risk Altındadır? Çoğu kedinin kedi koronavirüsüne çok genç yaşta, belki de yaşamın ilk birkaç haftasında maruz kaldığına inanılmaktadır. FIP geliştiren kedilerin çoğu 3 ay ile 2 yaş arasında olsa da bu, diğer yaş gruplarındaki kedilerin FIP geliştirmeyeceği anlamına gelmez. Aşağıdaki tabloda Avrupa'da 2019-2021'de GS-441524 ile tedavi edilen kedilerden elde edilen verilere göre FIP teşhis edilmiş kediler dikkate alınarak hazırlanmış bir istatistik yer almaktadır. Kedilerde Fip'in Yaşa Göre Dağılımı Kedilerde Fip Belirtileri: Fip'in hiçbir belirtisi sadece Fip'e özel değildir. Bununla birlikte, her iki FIP formunda da kediler genellikle aşağıdakiler gibi belirsiz semptomlar görülür: İştah kaybı Kilo kaybı veya yavru kediler için büyümede gecikme Letarji (Halsitlik) Antibiyotiklere yanıt vermeyen aralıklı ateş Tüy sağlığında bozulma Bu belirtiler aynı zamanda birçok farklı hastalığın da semptomudur. Sadece bu belirtiler kedinizde FIP olduğu anlamına gelmez. 1. Islak (effusive /etkili) FIP FIP'in ıslak formu, karın ve göğüs gibi vücut boşluklarında sıvı birikmesine neden olur. Karın şişkinliği ve/veya nefes almada zorluğu görülür. Biriken sıvı genellikle sarı renktedir. 2. Kuru (non-effusive/ etkili olmayan ) FIP FIP'in kuru formunda, gözler, böbrekler, karaciğer ve sinir sistemi dahil olmak üzere kedinin vücudunda iltihaplı lezyonlar bulunur. Semptomlar, hangi organın hastalıktan en çok etkilendiğine bağlı olarak değişkenlik gösterir. FIP'in her iki formu da nörolojik sistemi etkileyen klinik belirtilerle ilişkilendirilmiştir, ancak Kuru Fip'in sinir dokularında daha çok tutulduğu görülmektedir. Kedilerde FIP Teşhisi: Kediniz Gerçekten Fip Mi? Bazı kaynaklar -oldukça iddialı olarak- yapılan FIP teşhislerinin %80'inin hatalı olduğu nu söylemektedir. Bu kaynaklara ve bu yazıda bahsedilen her bilginin dayandığı kaynak, referans ve makalelere sayfa sonunda yer alan linklerden ulaşabilirsiniz. Bu oran oldukça yüksek görünse de ne yazık ki en iyimser çalışmalarda dahi birçok yanlış teşhis koyulabildiği vurgulanmaktadır. Bazı yanlış teşhisler sonucunda, gerçekte var olan hastalık, FIP için uygulanan tedaviyle iyileşebilmekte ancak daha ağır bir tedavinin neden olduğu kalıcı hasar lar bırakabilmektedir. Bazı yanlış teşhisler ise ölüm le sonuçlanabilmektedir. "Kedi hastalıkları içinde tanısı en zor ve tartışmalı olan enfeksiyon FIP’tir." Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ "Birçok klinik vakada FIP antemortemini kesin olarak teşhis etmek son derece zor olabilir. FIP sıklıkla yanlış teşhis edilir." Dr. Katrin Hartmann "Islak Fip'in tanısı, kuru formdan daha kolaydır. Bir kez pleural ya da peritoneal efüzyon geliştiğinde sıvının makroskobik ya da mikroskobik muayenesi klinik tanı için yeterli olacaktır. Kuru formun tanısı daha zordur çünkü klinik tablo belirgin değildir. " Fip'e Özel Bir Test Var Mı? Fip'e özel bir test yoktur. Fip İçin Bir Aşı Var Mı? Fip aşısı yoktur. FIP'i Teşhis Etmek İçin Neler Yapılır? Fip Teşhisinde “Tuğla Gibi Örmek” Kavramı (BRICK BY BRICK) FIP'in klinik belirtilerinin çoğu belirsizdir ve kedilerde bulunan diğer hastalıklarla birlikte ortaya çıkar. Bu durum FIP'in teşhis edilmesini özellikle zorlaştırır. Rutin bir kan analizinde anormallikler olabilir, ancak hiçbiri FIP'e özgü değildir . X-ışınları, karın veya göğüste sıvı varlığını belirlemede yardımcı olabilir. Sıvı varsa, bir kısmı göğse veya karına dokunularak alınabilir. Bu sıvının bir veterinerlik laboratuvarında analizi özellikle değerli olabilir, çünkü çok az başka hastalık FIP'in yarattığı aynı türde sıvı üretir. Bununla birlikte, sıvı analizi her zaman hastalığın kesin teşhisini sağlamaz. Yine de daha güvenilir sonuçlar verir. Kedi koronavirüsü test sonucunun pozitif çıkması FIP teşhisi değildir. Çünkü kedi koronavirüsleri birçok sağlıklı kedinin bağırsaklarında da yaygın olarak bulunabilir. Fip, bu virüs mutasyona uğradığında veya değiştiğinde ortaya çıkmaktadır. Kedi koronavirüsüne maruz kalan ve bu nedenle antikor taşıyan kedilerin sayısı yüksektir (Genel kedi popülasyonunda %30'a kadar ve kedi barınaklarında %80'e kadar olduğu tahmin edilmektedir), ancak FIP gelişen kedilerin oranı, kedi popülasyonunun en fazla %10'u kadardır. Tüm bunlara ek olarak, bazı kedi aşıları da kedi koronavirüs testlerinin pozitif çıkmasına neden olabilmektedir. Koronavirüs antikorları için negatif bir kan testi, hasta bir kedide FIP enfeksiyonu olasılığını tamamen ortadan kaldırmaz , çünkü FIP'in terminal formuna sahip hayvanlarda saptanabilir antikor konsantrasyonları azalabilir. Viral genetik materyali tespit etmek için tasarlanmış daha yeni PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) testleri bile, farklı koronavirüs grupları arasında doğru bir şekilde ayrım yapamaz. FIP'nin geçerli bir teşhisi, kedinin spesifik olarak klinik geçmişine ve destekleyici laboratuvar verilerine dayanarak yapılır. 1. Anamnez (Hasta Öyküsü) Anamnez, hekimin hasta ebeveynine teşhis koyma amaçlı olarak sorduğu sorular sonucu elde ettiği, hastanın öyküsüdür. Anamnez, hastalığın teşhisinde en önemli adımlardan biridir . AVMA(American Veterinary Medical Association)'in referans gösterdiği AAFP(American Associatio of Feline Practitioners)'in yayınladığı Fip İçin Anamnez Soruları ise şöyledir: Fip Teşhisinde Hasta Öyküsü Soruları 2. Kan Sayımı (Hemogram) Albümin:Globulin oranının <0,8 olması FIP için oldukça şüphelidir. Susuz kalmış olma durumları da dikkate alınmalıdır. Ek bulgular, rejeneratif olmayan bir anemi içerebilir. 3. Efüzyon Sıvısı Analizi: Efüzyon protein içeriği - genellikle > 35g/L Sitoloji - Makrofajlar ve nötrofiller (piyogranülomatöz enflamasyon) tipiktir ve efüzyon sıvısı çekirdekli hücre sayıları genellikle önemli ölçüde yükselmez. 4. Efüzyon Sıvısının İmmünositokimyası: Monositler / makrofajlar içindeki FCoV'yi saptar. %100 özgüllüğe sahip altın standart bir test. Negatif immünositokimya, duyarlılık sadece %54 olduğundan, FIP teşhisini ekarte etmez. Bunun nedeni, tüm numunelerin viral antijen içermemesidir. 5. IFA'ya Uygun Koronavirüs Antikor Titresi (Immünofloresan Antikor): Numune: Serum (düz veya jel tüp) Bu serum testi, tüm koronavirüslere karşı antikorları tespit ettiğinden FIP virüsüne özgü değildir. Klinik FIP'li kediler genellikle yüksek titreye (1:640 veya daha yüksek) sahiptir, ancak birkaç vaka son aşamalarda, özellikle de effüzif formda düşük titreler gösterebilir. Yüksek titrelerin, kedi koronavirüslerini (FCoV) dışkı yoluyla bulaştıran sağlıklı kedilerde de meydana gelebileceğini unutmayıp, sonuçları her zaman diğer teşhis özellikleriyle ilişkilendirmek önemlidir. Fip Teşhisi Adımları 6. Alfa-1 Asit Glikoprotein (AGP): Numune: Serum (düz veya jel tüp) AGP bir akut faz proteinidir. AGP, FIP de dahil olmak üzere çeşitli enflamatuar durumlarda yükselir, ancak 1,5 g/l'nin üzerindeki değerler FIP'i yüksek oranda düşündürür. 7. Biyopsi Örneklerinin Histopatolojisi: Örnek: Formalin kaplarındaki dokular Piyogranülomatöz vaskülitin klasik lezyonlarının tanımlanması yüksek oranda FIP düşündürür. 8. Biyopsi Örneklerinin Immünohistokimyası: Örnek: Formalin kaplarındaki dokular Standart histopatoloji (öğe 5) ile zaten tanımlanmış klasik pyogranülomatöz vaskülit lezyonlarında monositler/makrofajlar içinde (sıvı efüzyon immünositokimyası ile aynı metodolojiyi kullanarak) FCoV'yi saptar. FIP tanısı için %100 özgüllüğü ve %95 duyarlılığı olan altın standart bir testtir. 9. Olası tamamlayıcı test: Serum Protein Elektroforezi (SPE): Numune: Serum (düz veya jel tüp) Bir kan örneğinde yüksek globülinler gösterildiğinde, serum protein elektroforezi (SPE), lenfoid neoplaziye sekonder monoklonal gamopatiye karşı enfeksiyonlara ve enflamasyona (FIP dahil) karşı poliklonal yanıtı ayırt etmede yararlı olabilir. Kedilerde FIP Tedavisi: 1. FİP İLACI: 2020'nin Nisan ayında Journal of Feline Medicine and Surgery, FIP'li kediler için deneysel bir ilaç olan GS-441524 'ün etkinliğini ve güvenliğini değerlendiren antiviral ilaçlarla ilgili en son çalışmayı yayınladı. 31 kediden 25'inde tedavi başarılı oldu ve araştırmacılar ilacın güvenlik profilini etkileyici olarak tanımladılar. Bu süreçte ilaç saatlerini kaçırmamak, ertelememek oldukça önemlidir. FIP araştırmacısı ve University of Fahri Profesör Dr. Niels C. Pedersen'in Haziran güncellemesine göre, büyük ölçüde Çin'de bulunan bazı kuruluşlar, FIP'li kedi sahiplerine satış için GS-441524 ve GC376'nın onaylanmamış versiyonlarını üretiyor. Ancak bu durum sahte FIP ilaçları nın da varlığına neden olabiliyor. FIP Tedavisi Uygulama Prosedürü " En zor kararlardan biri tedavinin ne zaman sonlandırılacağıdır. Bazı kediler, genellikle ıslak FIP’li genç kediler 8 hafta ya da daha kısa bir sürede tedavi edilebilir. Normalde tedavi süresi 12 haftadır. Bazı kediler için doz ayarlaması gerekir ve tedavi daha da uzar. Hematokrit, total protein, albümin ve globülin değerleri, tam WBC, lenfosit sayıları 8-10 haftada iyileşecek olan kedilerde normalleşir ve aynı esnada kedinin aktivite derecesi de oldukça artar. 8-10 haftada kedinin enfeksiyona kendi bağışıklığının devreye girdiğine inanılır fakat bu kanıtlanmamıştır. Bu insanlardaki Hepatit C tedavisinde de gerçekleşen bir durumdur. O da kronik RNA virüsü enfeksiyonudur ve antiviral ilaç tedavisiyle tedavisi 12 hafta sürer." GS-441524 YAN ETKİLERİ: GS-441524 tedavisi inanılmaz bir şekilde sistemik yan etkiler göstermez. Bazı kedilerde hafif böbrek hasarı görülebilir fakat bu böbrek hastalığına ilerlemez. Vaskülit tipi sistemik ilaç reaksiyonları az sayıda kedide görülmüştür ve enjeksiyon yeri reaksiyonuyla karıştırılabilir. Fakat bu ilaç reaksiyonları enjeksiyon yerlerinde değildir ve kısa süreli kortizon kullanımına yanıt verir. GS tedavisinin en önemli yan etkisi enjeksiyon yerindeki acıdır. Bu acının derecesi kediden kediye ve enjeksiyonu yapan kişinin (genelde hasta sahibi) becerisine göre değişir. Enjeksiyon yeri yaraları genellikle enjeksiyon yeri değiştirilmediği (omuzlar arasından uzak durun), kas içi ve deri altı sinir katmanlarına yapılmadığında sorun haline gelir. Enjeksiyon yerleri skapulanın 2,5 cm arkasından başlayarak, kuyruk dibine 2,5-5 cm’e kadar ve göğüs ve karnın üçte biri ya da yarısı mesafesinde seçilebilir. Birçok kişi enjeksiyondan önce acıyı azaltmak için gabapentin kullanır. Enjeksiyon yeri yaraları etrafındaki tüyler traş edilerek günde 4 ya da daha fazla kez nazik bir şekilde oksijen suya (1:5 dilüsyon) batırılmış pamukla temizlenir. Genelde başka tedaviye gerek olmaz ve 2 hafta içinde iyileşirler." 2. FIP TEDAVİSİ DESTEKLERİ: A. Beslenme: FIP tedavisi sırasında kedinize sağlayabileceğiniz en iyi yiyecek taze pişmiş balık, beyaz veya kırmızı et çeşitleri dir. Kedinizde ishal varsa, ishal geçene kadar tavuk göğsü ile destekleyebilirsiniz. B. Takviyeler: Tedavi sürecinde yorulan karaciğeri ve böbrekleri için güçlü bir antioksidan olan pancar ve bağırsak sağlığını destekleyen avokado ile destekleyebilirsiniz. FIP, virüs veya viral antijen, antiviral antikorlar ve tamamlayıcı içeren bir bağışıklık kompleksi hastalığıdır. Büyük hasara neden olan virüsün kendisi değil, ölümcül sonuçlara yol açan kedinin kendi bağışıklık tepkisidir. Dolayısıyla bağışıklık tepkisi güçlendiren ilaçlar kullanılmamalı, bağışıklık tepkisini güçlendirmeye odaklanılmamalıdır. FIP'li Kediler İçin Mama Tarifi: Damak zevkine uyacak miktarlarda kılçığından tamamen ayıklandığından emin olduğunuz balık ya da tavuğu buharda pişirin. (Su dolu bir tencerenin üzerine süzgeç koyup üzerine balık ya da tavuğu koyup tencerenin kapağını süzgeçin üzerine kapatarak da buharda pişirebilirsiniz.) Havuç ve pancar ı haşlayın. 1 çay kaşığı kadar avokado ile arıtılmış suyu, haşlanmış havuç ve pancarı ve buharda pişirdiğiniz eti bir karıştırıcıya koyun ve püre haline getirin. Eğer kendi isteğiyle yemiyorsa büyük bir iğnesiz şırıngadan geçebilecek kadar sulandırıp tekrar çekin ve iğnesiz şırıngayla ağuızdan verin. Kendisi yiyorsa ilk versiyonla sunabilirsiniz. İshali varsa aynı formülü tavuk göğsü ile uygulayın. C. Psikolojk Destek: Ne olduğunu tam olarak anlayamadıkları bir acı çekiyorlar. Neden olduğunu bilmiyorlar ama savunmasız hissediyorlar. Doğal hayatlarındaki içgüdülerine dönmelerine neden olacak bu acıyla bu hissin birleşmesi, onları, tıpkı doğal hayatlarında olacağı gibi tehlike altında hissettiriyor. Bu süreçte sizin yaşadığınız paniği hissetmek, ihtiyaçları olan son şey. Ona panik ve stresinizi asla yansıtmamak , bu endişelerinde haklı oldukları hissiyle streslerinin artmasına ve mücadele güçlerinin azalmasına neden olmamak önemlidir. Tedaviyi olabildiğince ve veteriner hekiminiz de onay verdiği sürece ev ortamından ayrılmayacak ya da çok az ayrılacak şekilde ilerletmek de önemlidir. Seyahat stresi dahi onlar için yaşanmaması gereken bir durumken, veteriner hekim kliniğinde, yabancı bir ortamda ve terk edildiği hissiyle kalmak çok daha zorlayıcı olacaktır. Evinizde başka kediler varsa, FIP'li kedinizi diğer kedilerden ayırın, çünkü diğer kediler FIP'li kedide strese neden olabilir. Ancak bunu, FIP'li kedinizi dışlayacak şekilde yapmamaya özen gösterin. Unutmayın, hassasiyet gösterilmesi ve fedakarlıklar yapılması gereken bir aile bireyiniz var. Kendisini güvende hissettiği bir yerde saklanıyorsa, buna izin verin. Yanına yavaşça yaklaşıp sevecen ve pozitif bir ses tonuyla onu sevin. İkna olup çıkarsa güzel bir gelişmedir. Çıkmazsa bunu ilginizden rahatsız olmadığı sürece tekrarlayın. Onun stresini nasıl belli ettiğini hatırlamaya, hatırlamıyorsanız gözlemlemeye çalışın. Stresli olduğunda bunu telafi etme yöntemleri bulun. Unutmayın: Mutlu ve rahat bir kedi, hayatı için savaşmaya istekli bir kedidir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar ve Referanslar Kedi Enfeksiyonları 1: Zorlayan Tanı; Kedilerin Enfeksiyöz Peritonitisi, Nilüfer Aytuğ Feline Infectious Peritonitis By Krista Williams Vet Professionals: Feline Infectious Peritonitis (FIP) Javma: FIP Drugs Continue to Show Promise AAFP, EveryCat Release Guidelines Clinical, cerebrospinal fluid, and histological data Diagnosis and clinical signs of feline infectious peritonitis Purebred Cat Breeds with FIP Representation in Two Studies Diagnostic Work-up for FIP ‘Brick by Brick’ Çok Bileşenli Viral İlaçla Fip Tedavisi FIP Health-Related History Questionnaire Age of cats at the time of diagnosis with FIP Fip's Misdiagnosis Feline Infectious Peritonitis Testing Feline infectious peritonitis Routine diagnostic testing for FIP Methods for direct and indirect detection of FCoV for diagnosis of FIP Treatment of cats with feline infectious peritonitis Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedi ve Köpeklerin Dışkısı Sağlığı Hakkında Ne Anlatıyor? (Veteriner Hekim İpuçları)

    Hayatınızdaki olası sağlık durumunu gösterebilen en önemli ipuçlarından birinin dışkısının görünümü olduğunu biliyor muydunuz? Evet, doğru duydunuz! Veteriner hekimler için değerli bir tanı aracı olan kedi ve köpek dışkısı analizi , evde bile gözlemleyebileceğiniz pek çok bilgi içerir. Bugün pitho blog 'da, hayatlarımızdaki patili bireylerin dışkısının rengi ve şekline göre olası anlamlarını detaylıca inceleyecek, ne zaman endişelenmeniz gerektiğini ve hangi durumlarda veteriner hekime gitmek  gerektiğini anlatacağız; elbette, her zaman olduğu gibi sayfa sonunda yer alan "kaynak ve referanslar"dan ulaşabileceğiniz uluslararası bilimsel makaleler ışığında. Köpek ve Kedi Dışkısı Rengi ve Anlamları: Detaylı Rehber Hayatınızdaki patili bireyin dışkısı, onun beslenmesinden sindirim sistemindeki potansiyel hastalıklara ve bağırsak florasını etkileyen diğer sağlık sorunlarına kadar birçok konuda bilgi verir. İşte sıkça karşılaşılan dışkı renkleri ve şekilleri ile olası anlamları: 1. Sağlıklı Dışkı: Kahverengi ve Şekilli Normal kedi kakası rengi  veya köpek kakası rengi  açık ila koyu kahverengi tonlarında olmalıdır. Dışkı ne çok sert ne de çok yumuşak, kolayca toplanabilir, iyi şekillenmiş bir yapıda ise, patili dostunuzun sindirim sistemi muhtemelen sağlıklıdır. Bu, mamasının iyi sindirildiğini ve bağırsaklarının düzenli çalıştığını gösterir. 2. Beyaz Noktalı Dışkı: İç Parazit Belirtisi (Kurtlar) Eğer köpek dışkısında beyaz noktalar  veya kedi dışkısında pirinç tanelerine benzeyen küçük, beyaz parçacıklar görürseniz, bu genellikle iç parazit  (özellikle tenya) belirtisidir. Bu tür bir durumda vakit kaybetmeden veteriner hekime danışmalı  ve parazit tedavisine başlamalısınız. Parazit tedavinizden sonra vücudundaki, antiparazit uygulaması sırasında gelen toksinlerin de atılması için doğal antioksidanlar yönünden zengin beslemeyi ve bol su içmesini sağlamayı da unutmayın. 3. Mukuslu Dışkı: Bağırsak İltihabı Habercisi Kedi ishal  olduğunda veya köpeğinizin dışkısında jelimsi, sümüksü bir tabaka (mukus) fark ederseniz, bu durum bağırsak iltihabı (kolit) veya irritabl bağırsak sendromu gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarının bir işareti olabilir. Mukus, bağırsak duvarının tahriş olduğunu gösterir. 4. Turuncu Dışkı: Karaciğer veya Safra Sorunları? Patili bireyinizin dışkısı turuncu bir renk alıyorsa, bu karaciğer veya safra kesesiyle ilgili bir soruna işaret edebilir. Safra salgılarının normalden farklı çalışması veya bağırsaklardan hızlı geçiş bu renge neden olabilir. 5. Sarı-Gri Dışkı: Pankreas, Karaciğer veya Safra Problemleri Açık sarıdan griye çalan bir dışkı rengi, pankreas, karaciğer veya safra kesesi hastalıklarının bir belirtisi olabilir. Özellikle yağ emiliminde sorunlar yaşandığında (malabsorpsiyon) bu renk görülebilir. Köpek ishal  durumlarında da bu renk tonları gözlenebilir. 6. Yeşil Dışkı: Çim Yeme veya Hızlı Sindirim Ara sıra görülen yeşil dışkı, patili dostunuzun çok fazla çim yediğinde veya yeşil renkli gıda maddeleri tükettiğinde normal kabul edilebilir. Ancak sürekli yeşil dışkı, yiyeceklerin sindirim sisteminden çok hızlı geçtiği veya safra pigmentlerinin yeterince parçalanmadığı anlamına da gelebilir. 7. Yağlı/Parlak Dışkı: Besin Emiliminde Sorunlar Dışkının yağlı, parlak ve bazen yüzeyde yüzen bir yapıda olması, patili dostunuzun besinleri, özellikle de yağları yeterince ememediğini gösterir. Bu durum sindirim enzimlerinin yetersizliğine veya bağırsakların emilim fonksiyon bozukluğuna işaret edebilir. 8. Soluk/Kil Gibi Dışkı: Safra Akışı Problemleri Çok açık renkli, beyaza veya kil rengine yakın dışkı, safra kanallarında tıkanıklık, karaciğer hastalıkları veya aşırı kalsiyum alımı gibi durumların belirtisi olabilir. Safra akışının yetersizliğinin önemli bir göstergesidir. 9. Mavi/Yeşil Dışkı: Ciddi Karaciğer veya Pankreas Sorunu (Acil!) Bu oldukça nadir bir dışkı rengidir ve görüldüğünde ciddi karaciğer veya pankreas hastalığının belirtisi olabilir. Patili bireyinizde bu rengi fark ederseniz acil veteriner müdahalesi  gereklidir. 10. Pembe/Mor Dışkı: Alt Sindirim Sistemi Kanaması (Acil!) Pembe veya mora çalan dışkı, alt sindirim sisteminden kaynaklanan kanamaların veya ciddi inflamatuar bağırsak hastalıklarının bir göstergesi olabilir. Bu durum da acil veteriner hekim desteği  gerektirir. 11. Kırmızı Çizgili Dışkı: Taze Kan Belirtisi Köpek kakasında kan  veya kedi dışkısında parlak kırmızı kan çizgileri görmek, genellikle alt sindirim sistemi kaynaklı taze kanamaların işaretidir. Hemoroidler, anal fissürler, bağırsak enfeksiyonları veya yabancı cisim yutulması gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Veterinere danışmak  önemlidir. 12. Siyaha Yakın Dışkı (Katran Gibi): Üst Sindirim Sistemi Kanaması (ÇOK ACİL!) Katran gibi siyah ve yapışkan dışkı (melena), üst sindirim sisteminden (mide veya ince bağırsağın başlangıcı) kaynaklanan kanamanın bir işaretidir. Kan, sindirim sistemi boyunca sindirildiğinde bu koyu rengi alır. Bu durum mide ülseri veya diğer ciddi iç kanamalara işaret edebilir ve derhal acil veteriner müdahalesi gerektirir. Ne Zaman Veteriner Hekime Başvurmalı? Hayatınızdaki patili bireyin dışkısında gördüğünüz herhangi bir değişiklik kalıcı ise veya buna aşağıdaki belirtiler eşlik ediyorsa, mutlaka veteriner hekiminize danışmalısınız: İştahsızlık veya kilo kaybı Kusma Sürekli ishal Şiddetli kabızlık Uyuşukluk veya enerji düşüklüğü Ateş Dışkıda sürekli kan veya mukus Evde yapılan gözlemler önemli ipuçları verse de, doğru tanı ve tedavi için profesyonel, alanında uzman ve güvenilir bir veteriner hekim değerlendirmesi şarttır. Unutmayın, hayatımızdaki patili bireylerin sağlığını yakından takip etmek ve olası sorunları erken fark etmek, onların uzun, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerini sağlamanın en iyi yoludur. Önlemek, tedaviden çok daha kolaydır. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez. Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9

  • Ev Yapımı Köpek Maması: Köpeğinize Yemek Pişirmek Sağlıklı Mı?

    Köpeğinize özel bir mama hazırlamaktansa, hazır ticari mama vermek çok daha cazip görünebilir. Ancak, tıpkı insanların yediği hazır gıdaların, hazır gıdaların doğası gereği (raf ömrü için koruyucular, lezzet verici olarak aromalar, toplu ve yoğun ısınma işlemlerinde işlenmiş gıda sınıfına girmesi ve AGE'lerin oluşması vb) negatif yönleri vardır. Bu negatif yönler kısa vadede, köpeğinizin bedeni tarafından tolere edilebilir. Ancak uzun vadede (tıpkı sadece işlenmiş gıda ile beslenen insanlar da olacağı gibi) sağlık sorunlarına sebep olması sürpriz değildir. Üstelik ticari kuru mamaların segmenti yani kalitesi de bu gerçeğe engel olmaz, zira bu durum kuru mamaların içeriğinden öte yapılma şekli (ekstrüde yöntemi) ile ilgilidir. Ev yapımı köpek maması genellikle yaş almış veya sağlık sorunu yaşamakta olan köpeklerin ebeveynleri ya da köpek ebeveynliği tecrübesine sahip bireylerce uygulansa da günümüzde, özellikle de ülkemizde, mama maliyetini düşürmek için bir alternatif olarak da düşünülmektedir. Ancak ne yazık ki düşük maliyet, ev yapımı köpek mamasının avantajlarından birisi değildir. İşte ev yapımı köpek maması hakkında bilmeniz ve köpeğinize ticari mamayı bıraktırmadan önce dikkat etmeniz gerekenler. Ev Yapımı Köpek Maması Sağlıklı mı? Gerçek Gıda Ev yapımı köpek maması için, sizin de yiyebileceğiniz gıda malzemelerini seçersiniz. Ayrıca, bu malzemelerin nereden temin edildiği konusunda da kontrole sahip olursunuz. Bu nedenle toksin bulunup toplatılan mamaları takip etmenize ve mamaların nasıl nasıl hazırlandığı konusunda çok fazla endişelenmenize, minimum 2 yıl raf ömrü için ne kadar koruyucu eklenmiş olduğunu hesaplamanıza ya da içeriğinde bulunmasına engel olunamayan AGE'leri düşünüp kaygılanmanıza gerek kalmaz. Minimum İşlenmiş Gıda Malzemeler, sizin pişirme tercihlerinize veya köpeğinizin damak zevkine uyacak şekilde, buharda pişirilmiş, haşlanmış, fırınlanmış, ızgara vb. şekilde birçok şekilde sunulabilir. Mutfağınızda kullanacağınız pişirme yöntemlerinin hiçbiri, kuru mama üretimi sırasındaki besin kaybına veya toksin riskine neden olmayacaktır. Bu büyük gerçek size Genel sağlığında iyileşme Cilt sağlığında düzelme Tüy dökülmesinde azalma Ağız kokusunun -mevcut bir diş sorunu yoksa- tamamen yok olması ile yansıyacaktır. Çeşitli Taze Malzemeler  Köpeğinize her gün aynı işlenmiş mamayı sunmak yerine, on günde bir yapacağınız mamanıza mevsim sebzeleri ile farklı tatlar kazandırabilirsiniz. Kişiye Özel Tarifler Ev yapımı köpek maması pişirmenin, hazır mamayla beslemeye göre en büyük avantajı, köpeğinizin yaşına, vücut ağırlığına ve sağlık sorunlarına uygun kalori ve besinleri sağlayacak şekilde diyetin kişiselleştirilebilmesidir. Köpeğinizin kilo kontrolü, gıda alerjileri veya seçici damak zevkleri gibi özel ihtiyaçlarını karşılamak için taze gıda bileşenlerinin bir kombinasyonunu seçebilirsiniz. Ancak, köpeğiniz için ev yapımı bir diyet oluşturmak kolay gibi görünse de, ev yapımı köpek maması pişirmek, protein ve sebze sağlamaktan biraz daha karmaşıktır. Yüksek Besin Emilimi ve Sindirim Kolaylığı Ev yapımı mamaya geçtikten sonra fark edeceğiniz en büyük değişimlerden birisi dışkı miktarındaki azalma olacaktır. Köpeğiniz elbette her zamanki sayıda dışkı yapacak ama yediklerinin büyük kısmı vücut tarafından kullanılabildiği için dışkı boyutu küçülecektir. Ev Yapımı Köpek Mamasına Geçmeden Önce Bilmeniz Gerekenler Bu seçimin sizin ve hayatınızdaki patili birey için doğru olduğundan emin olmak için aşağıdaki noktaları dikkatlice göz önünde bulundurun: Besinsel Olarak Dengeli Bir Diyet Sağlamalısınız Köpeklerimizin beslenme ihtiyaçları bizimkilerden farklıdır. Bu nedenle köpeğinizin sağlığını en iyi şekilde iyileştirmek için ihtiyaç duyduğu uygun besinleri içeren dengeli bir diyet sağlamak önemlidir. Güvenilir Bir Tarif Kaynağı Bulmanız Gerekir Kullandığınız tarifin köpeğinizin beslenme ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dengeli olduğundan emin olmalısınız. Tarifle Uymalı ya da Yapmak İstediğiniz Değişikliklerle İlgili Tarif Kaynağına Danışmalısınız Köpeğiniz için besin açısından dengeli bir tarif oluşturduğunuzda, malzeme türlerinden malzemelerin ölçülmesine ve kullanılan pişirme yöntemlerine kadar bu tarife tam olarak uymanız gerekir. Pişirme yöntemleri önemlidir çünkü buharda pişirme, fırında pişirme veya haşlama yöntemleri gıdanın besin içeriğini değiştirebilir ve bu da dengeli bir diyete katkıda bulunur. Üzerine tavuk eklemek veya tarifte dana eti yerine tavuk kullanmak gibi malzemeler eklemek veya değiştirmek, diyetin dengesini bozar ve bir veya birden fazla besin öğesinin çok fazla veya yetersiz alınmasına neden olarak risk oluşturur. Tarifte belirtilmeyen bir alternatifi uygulamak istediğinizde tarifin kaynağına ya da veteriner hekiminize bu ikamenin yeterli olup olmadığını sormalısınız. Güvenli, Yüksek Kaliteli İçerikler Kullanmalısınız Kendiniz için satın alacağınızla aynı kalitedeki malzemeleri satın almalısınız. Kaynağın da farkında olmalısınız. Örneğin, çevrimiçi satın alınan malzemeler farklı üreticilerden veya yerlerden gelebilir ve bu da ürünün kalitesini değiştirebilir. Köpeğinizin maması için malzemeleri nereden aldığınız konusunda mümkün olduğunca tutarlı olun. Ev Yapımı Köpek Maması Yapmak Büyük Bir Zaman Taahhüdü Kendiniz ve aileniz için sağlıklı bir yemek hazırlamaya zaman bulmak çoğu zaman zordur, köpeğinizin öğünlerini sıfırdan hazırlamak ise hiç kolay değildir. On günlük yemek hazırlamak ve buzlukta muhafaza edip sonraki günün öğünleri bir önceki günün son öğününde buzdolabına almak faydalı olabilir. Yemekleri Dengelemek İçin Köpek Takviyeleri Kullanmanız Gerekir  Özellikle vitamin ve mineraller açısından öğünlerin dengeli olmasını sağlamak için ev yapımı köpek mamasına takviye edici gıdalar eklemeniz gerekebilir. Kuru mamalarda da yer alan bu takviye edici gıdaların da tarifinize dahil olduğundan emin olun. Ev Yapmı Köpek Maması Çoğu Zaman Daha Düşük Maliyetli Değildir Ev yapımı köpek maması hem sağlıklı hem de ekonomik değildir. Genelde hiçbir şey hem sağlıklı hem de ekonomik değildir. Bu nedenle ev yapımı köpek mamasına geçme motivasyonunuz sadece köpeğinizin daha sağlıklı olması ve yaşam kalitesinin yükselmesi olabilir. Ev yapımı mama ve spesifik sorunlara uygun (eklem, cilt sağlığı) ödül maması tarifleri için tıklayın. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Yavru Kedi Bakım Rehberi

    Bebek bir yavru kedinin bakımını üstlenmek zorunda kalacak kadar şanslıysanız, onun da sizin kadar şanslı olabilmesi için öğrenmeniz gereken birçok şey var. Bu yazı yavru kedi bakımına dair merak ettiklerinize dair bir rehber niteliğinde olacaktır. 1. Bölüm Bu Kimin Bebeği?: Yavru kedi buldum ne yapmalıyım? Bu bebeğin annesini tanımıyorsanız ve herhangi bir yerde, ortalama bir akıllı telefondan biraz büyük ya da biraz daha küçük bir kedi bulduysanız yapmanız gerekenden önce yapmamanız gereken ilk şey ona dokunmak tır. Eğer bu boyutlarda bir kedi bulduysanız ve tehlikede değilse, yani yol üzerinde ya da yanlış insanlarla veya saldırgan bir başka hayvanın tehdidi altında değilse dokunmaksızın yardım etmek gerekir. Bu noktadaki yardım annesinin gelip gelmeyeceğinden emin olmaktır. Çünkü bir bebek kediye, sokaklarda yaşıyor olsa bile, en iyi bakacak kişi kendi annesidir. Annesinin gelmesini belirli aralıklarla uzaktan gözlemleyiniz. Bu durum yaklaşık 6 saati bulabilir, üstesinden gelemediği bir durum yaşaması durumunda bazen 12 saati dahi bulabilir. Bu süre zarfında kedinin güvende olmasını mümkünse ona dokunmaksızın, değilse temiz bir peçete yardımıyla dokunarak sağlamak yapılabilecek en büyük yardım olacaktır. Yavru kediye dokunulmaması gerekmesinin en önemli sebebi, geri dönen annnesinin onun yabancı bir kedi olduğunu düşünmesine sebep olmamaktır. Sizin kokunuzun sindiği yavru kediye annesinin tekrar alışması zaman alabilir ya da bazı anne kediler tamamaen reddedebilir. Annesinin geri dönmesi durumunda annesine yemek ve su desteği sağlayarak bebek kediye de dolaylı olarak yardımcı olabilirsiniz. 2. Bölüm Annesiz yavru kediye bakımının en kritik değişkeni yavru kedinin yaşıdır. Önce yavru kedinizin hangi evrede olduğunu bulmanız için gelişim evrelerinen bahsedeceğiz. Bu Yavru Kedi Kaç Aylık? Kedilerin Büyüme Evreleri: 1-10 Hafta 1 ila 6. hafta arası, yavru kedilerin çok hızlı büyüdüğü ve geliştiği dönemdir. Bu süre zarfında onlara ihtiyaç duydukları sıcaklığı ve yiyeceği sağlayacak donanıma sahip olan annelerinin yanında olmaları gerekmektedir. Annesiz yeni doğan yavru kediler üç saatte bir biberonla beslenmeli ve tuvaletleri elle yaptırılmalıdır. Yeni Doğmuş Kedi: Yavru kediler yeni doğduklarında gözleri kapalıdır, kulakları katlanmıştır, ayakta duramazlar, vücut sıcaklıklarını koruyamazlar, kendileri yemek yiyemezler. Tüm bunlar insan bebeklerinde de böyle olsa da çok kritik ve önemli bir fark ları vardır: Kendi kendilerine dışkılayamazlar. 1 Haftalık Kedi: Gözler hala kapalıdır. Göbek bağı üzerindedir. Doğum ağırlıklarının yaklaşık iki katıdırlar ve çok uykulu olurlar. Ancak 1 haftalık bir yavru kediyi kucağınıza alırsanız başını kaldırır, uzuvlarını hareket ettirir ve ses çıkarır. Bu süre zarfında anne kedi, bebeklerini sıcak tutması, beslemesi ve sindirimi ve eliminasyonu teşvik etmek için vücutlarını uyarması (yalaması) gerektiğini bilir. Bu aynı zamanda yeni doğmuş yavru kedilerin anne kedinin ürettiği ilk süt olan antikor içeren kolostrumu alması için kritik bir zamandır. Kitten Lady olarak da bilinen Hanna Shaw şöyle açıklıyor: “İlk iki gün emziren bir anne, yavru kedinin hastalıklarla savaşmasına yardımcı olacak kolostrum yoluyla yavru kedinin bağışıklık tepkisini güçlendirir. Bir yavru kedi kolostrumu almazsa, bağışıklığı zayıflayacak ve hastalık ve enfeksiyonlara karşı daha savunmasız olacaktır." NOT: Kolostrum nedir? Annenin doğumdan sonraki ilk 3-5 gün boyunca ürettiği süt, kolostrumdur, kıvamı koyu rengi sarı gibidir. Bileşiminde yüksek oranda protein ve bağışıklık kazandıran immünoglobulin içerir. Laktoz ve süt yağı normal süte göre daha düşüktür. 2 Haftalık Kedi: 2. haftada yavru kedinin gözleri açılır ve ilerde hangi renk olacak olursa olsun bu evrede gözleri mavi olur. Ancak gözleri tam olarak gelişmemiştir ve uzağı göremezler. Kulak kanalları açılır ancak kulaklarının uçları yuvarlaktır, yetişkin bir kedininki gibi sivri değildir. Dişler henüz çıkmamıştır ve tırnaklarını hala içeriye alamazlar. Bu aşamada yavru kedi, varsa kardeşlerinin farkına varır ve yemek zamanı geldiğinde annesinin meme uçları için rekabet etmeye başlar. İkinci haftada da henüz kendi kendine dışkılayamazlar. Bu nedenle annesi yoksa dışkılaması için sizin yardım etmeniz gerekir. 3 Haftalık Kedi: 3 haftalıkken, yavru kediler çevrelerini keşfetmeye ve dolaşmaya başlar. Kendileri dışkılamaya başlayabilirler hatta bunun için dondurma kabı kapağına kum koyup ona gösterirseniz kum kabını kullanmayı öğrenebilenler bile olabilir. 3. haftadan itibaren dişi mi erkek mi oldukları görülebilir. Dişler çıkmaya başlar ve pençeler geri çekilmeye başlar. Gözleri hala mavidir. Kulakları yukarı doğru bakmaya başlar. Bu noktada, yavru kedinizi nazikçe okşamaya başlayabilirsiniz, size minik mırıltılarla karşılık verebilirler. Bu dönemde daha uzun ama daha geniş aralıklarla beslenirler. Süt dışındaki ama sindirimi kolay ve yumuşak yiyecekler yiyebilirler. 4 Haftalık Kedi: Görüşleri ve işitmeleri gelişir ve kum kabı alışkanlıkları kazandırılabilir. Köpek dişleri çıkar. Bu yaştaki kedi yavruları yaklaşık 400 gram ağırlığında olurlar ve genellikle oyuncaklara meraklıdırlar. Bu evre onlarla bağ kurmaya başlamak için idealdir. 5 Haftalık Kedi: Yavru kedilerin özgüvenleri ve sosyal becerileri gelişmeye devam eder. Küçük azı dişleri çıkmaya başlar ve kulakları sivrileşir. 5 haftalık kedi yavruları tamamen gelişmiş bir vizyon ve ortaya çıkan bir macera duygusuyla her geçen gün daha bağımsız hale gelir. Bireysel kişilikleri kendini göstermeye başlayabilir. 5. haftadan itibaren onu tehlikelerden korumak birinci öncelik haline gelmelidir. Çünkü hareketlenmeye başlarlar ve her geçen gün çok daha hareketli ve biraz da inatçı olmaya devam ederler. Tüm bunlara rağmen tehlikelerden ve yaptıklarının sonuçlarından - yüksekten düşme, keskin ya da sıcak cisimlere basma, keskin cisim yutma - habersizdirler. 6 Haftalık Kedi: Süt dişleri yerindedir ve işitmesi tamamen gelişmiştir. Bu yaştaki kedi yavruları oynamayı, atlamayı ve keşfetmeyi severler. Ancak hala tehlikelerden habersizdirler. Çoğunlukla katı yiyecekler yiyor olabilirler ancak arada annesinden, eğer yoksa sizden ekstra sıvı desteği almaya ihtiyaçları vardır. 7-8 Haftalık Kedi: 7. ve 8. haftalarda, yavru kediler yetişkin benliklerinin minyatür bir versiyondur. Göz rengi maviden yetişkin rengine döner ve karakterindeki bağımsızlık artar. Yavru kediler ayrıca bu yaşlarda daha az uyumaya başlar, bu da enerji ve oyun süresinin artması anlamına gelir. Koşmayı, tırmanmayı, zıplamayı çok severler ancak hala yüksekten düşmenin ne anlama gelebileceğine dair bir fikirleri yoktur. Bu nedenle tehlikelerden korunmaya çok daha muhtaçtırlar ve buna rağmen oldukça da inatçıdırlar. Yaklaşık 8. haftada, tüm çok keskin süt dişleri çıkar ancak yine de arada sırada annesinden, yoksa sizden sıvı desteği alma ihtiyacı devam eder. 9. haftanın sonunda neredeyse 1,5 kilo ağırlığında olacaktır. Kediler, 6 aylık olana kadar yavru kedi olarak kabul edilir; bu nedenle, büyümek için daha yapacak çok işi var. 3. Bölüm Yavru Kedinin Temel İhtiyaçları Tebrikler, kedi annesi oldunuz! Türünüzden ve elbette cinsiyetinizden bağımsız olarak elde ettiğiniz bu sıfatı hakkıyla taşıyabilmeniz için bilmeniz gerekenler: 1. Yavru Kedinin Vücut Isısını Nasıl Korurum? İçinde 30 derece sıcaklıkta su bulunan ve sağlamlığından emin olduğunuz bir sıcak su torbasını temiz bir pamuklu beze sarıp, zemininde pamuklu bir örtü olan bir kutuya koyunuz. Bu kutu cereyan almayan ve sıcaklığı ideal oda sıcaklığına en yakın olan odanızda yer almalı. 2. Yavru Kediyi Güvende Hissettiririm? Tik-tak sesleri çıkaran bir saati yumuşak bir örtüye sarıp kutunun, sıcak su torbasına da yakın olan bir yerine bırakınız. Böylece kediniz annesinin kalp atışlarına ve sıcaklığına yakın olduğunu hissedebilecektir. 3. Yavru Kedi Ne Yer? 0-3 Haftalık yavru kedilerin, tarifini vereceğimiz ev yapımı mamayı ya da yeni doğan kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir kedi sütünü içmesi gerekir. Ev Yapımı Yavru Kedi Maması: Çeyrek su bardağı laktozsuz süt, 1 silme yemek kaşığı ev yoğurdu ve 1 yumurta sarısını iyice karıştırın. Sıcak su dolu bir kasenin içine başka bir kase ile koyup uygun sıcaklığa getirin. Beslemeden sonra kalan bölümü buzdolabında saklayıp bir sonraki beslemede (Maksimum 3 saat sonra) tekrar aynı şekilde ısıtarak kullanabilirsiniz. Ancak yine kalması durumunda dökün ve sonraki beslemede yenisini hazırlayın. Bu tarifi zorunluluk durumlarında kullanabilirsiniz ancak annesiz bir bebek kedi için, yeni doğan kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir kedi sütü daha idealdir. 4. Yavru Kedini Nasıl Beslenir? 0-2 Haftalık yavru kedileri 3 satte bir beslemek gerekir. 3. haftada süre 4 saate kadar çıkabilir. Bu durum gece de geçerlidir. Sattinizi 3 saatte bir çalacak şekilde 24 saat boyunca ayarlayınız. Sırt üstü pozisyonda değil, annesinden emiyormuş gibi yüz üstü pozisyonda olmalıdır Ön patilerini şişeyi tutan elin ayasına koymaya çalışacağını fark edebilirsiniz. Hatta beslenirken patileriyle "yoğurma hareketi" yapabilir. Doyduğunda veya gaz çıkarmaya ihtiyaç duyduğunda ağzını biberondan çekecektir. Bunu yapmak istediğinde ona izin verin. Serçe parmağınızla vücudunu belli belirsiz okşayın ve birkaç dakika sonra biberonu tekrar uzatın. Yemezse doymuştur, zorlamayın. Normalde yediği miktardan daha az yediyse bir sonraki alarmınızı 3 saat sonrası yerine 2 saat sonrasına kurup tekrar deneyebilirsiniz. 5. Yavru Kedinin Tuvalet İhtiyacının Nasıl Karşılarım? 0-3 Haftalık yavru kediler tuvaletlerini yapabilmek için size ihtiyaç duydarlar. Üç haftalıktan küçük yenidoğanlar kendiliğinden dışkılayamazlar. (Bazıları yapar, ancak bu, enfeksiyona yol açabilecek tam dışkılamayı sağlayamaz.) Yeni doğan bebeğinize yardımcı olmak için ılık suyla nemlendirilmiş pamuk kullanın. Hem beslemeden önce ve hem de beslemeden sonra genital/anüs bölgesine hafifçe bu pamukla masaj yapın. Bu masajı yaparken anne kedinin yalamasını canlandırdığınızı unutmadan, hafifçe -yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya değil- yukarıdan hafifçe aşağıya, geri çekip tekrar yukarıdan hafifçe aşağıya olacak ve arada anüs ve genital bölgesine de pudra sürer gibi hafif dokunuşlar uygulayacak şekilde alt karın bölgesine masaj yapın.1-2 dakikalık masajda dışkılama gerçekleşmezse 1 saat içinde tekrar deneyin. Dışkılamadan sonra ılık suyla (biberondaki gibi) ıslatılmış peçeteyle dışkısını/idrarnı alın ve göz yakmayan (fazla köpüğe neden olmayacak kadar az miktarda) bebek şampuanı ve ılık su (biberondaki gibi) kullanarak hazırlanmış pamuklu bir bezle temizleyip kalan köpükleri ılık suyla hazırlanmış temiz bezle temizleyin. Bunun yerine temizleme işlemini kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir markaya ait ıslak mendillerle de yapabilirsiniz. Ancak asla pire/kene şampuanı, yetişkin kedi ve köpekler için şampuan, göz yakmayan bebek şampuanı haricinde bir insan şampuanı ya da insanlar için ıslak mendilleri kullanmayınız. Bu ürünler yeni doğanlar için toksik olacaktır. 6. Yavru Kedi Yıkanır Mı? Kediler yıkanmaz. Kendilerini, bizim onlar için yapabileceğimizden çok daha kusursuz temizleyebilirler. Bir kediyi yıkamanız için buna gerçekten mecbur olmanız ve bu mecburiyetin kendinizden değil kedinin sağlığından kaynaklanıyor olması gerekir. Yavru kedide ise durum farklı görünebilir. Sonuçta henüz kendisini temizleyemez. Ancak özellikle de henüz bir aylık dahi olmamış yavru kedinin yıkanması büyük riskler taşır. Bu risklerin en başında soğuk algınlığı ve enfeksiyon gelir. Yavru kediniz eğer kendi dışkısı nedeniyle kirleniyorsa ılık suyla (biberondaki gibi) ıslatılmış peçeteyle dışkısını/idrarnı alın ve göz yakmayan (fazla köpüğe neden olmayacak kadar az miktarda) bebek şampuanı ve ılık su (biberondaki gibi) kullanarak hazırlanmış pamuklu bir bezle temizleyip kalan köpükleri ılık suyla hazırlanmış temiz bezle temizleyin. Bunun yerine temizleme işlemini kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir markaya ait ıslak mendillerle de yapabilirsiniz. Ancak asla pire/kene şampuanı, yetişkin kedi ve köpekler için şampuan, göz yakmayan bebek şampuanı haricinde bir insan şampuanı ya da insanlar için ıslak mendilleri kullanmayınız. Bu ürünler yeni doğanlar için toksik olacaktır. Yeni doğanın üzerinde pire varsa parmağınızı sulandırılmış, doğal elma sirkesine batırarak temizleyin. Eğer temizlenemeyecek kadar çoksa acilen güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekimi ziyaret edin pirelerinden kurtulmasını sağlayın. 4. Bölüm Bebek kedim 4 haftalık! Kedi annelliğinin en zor bölümünü başarıyla geçtiniz. Ancak önünüzde yeni sorular var. Şimdi onları yanıtlayalım. Yavru Kedi Ne Yer? 4-5 haftalık yavru kediler, gün içinde 1 defa da olsa yeni doğan evresinde yapmış olduğunuz mamaya ihtiyaç duyarlar. Bunun dışında artık yumuşak ve kolay sindirilebilen yiyeceklere geçiş yapabilirler. Bu süreçte unutmamanız gereken en önemli noktalarda biri onun damak zevkini oluşturuyor olduğunuzdur. Bu süreçte fazla aroma içeren gıdalara alıştırmanız durumunda hayatını sağlıksız gıdalar isteyerek geçirecek, ev yapımı sağlıklı gıdalar hazırlarsanız buna alışacak ve uzun vadede daha sağlıklı olması için gösterdiğiniz çabalar sırasında sizi zorlayan bir patili birey olmayacaktır. Yavru Kedimi Ailesine Nasıl Alıştırabilirim? Tıpkı yeme alışkanlıkları gibi sosyal alışkanlıklarının zemini de bu dönemde çok daha rahat atılır. Kedinizi sosyalleştirmeniz sadece birden fazla kedi/köpek ya da insanla bir arada yaşayacağı durumlar için değili, bilişsel sağlığı için de gereklidir. Evinizde ondan başka kedi, köpek ya da insan yoksa güvenilir bir ortamda ve karakterini bildiğiniz güvenilir patili bireylerle bu dönemde sosyalleştirebilirsiniz. Bu süreçte sevecen bir ses tonuyla, sakin iletişim yöntemleriyle ve dingin bir kontrolcülükle hareket ediyor olmalısınız Eğer sahiplendirmek gibi bir planınız varsa sahiplendireceğiniz kişiye alıştırmak için yine bu dönemi tercih edip 7. haftadan sonra ailesine teslim edebilirsiniz. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerin Isırması Nasıl Önlenir? Kedilere Isırmama Eğitimi Vermenin 8 Tekniği ve Püf Noktası

    Kediniz sizi sürekli ısırıyor mu? Yalnız değilsiniz. Bu davranış hem yavru kediler ve yetişkin kediler için tipiktir, ancak bunu farklı nedenlerle yaparlar. Yetişkin kedi ısırıkları acı verici olabilir, ancak yavru kedilerin ısırıkları da kontrol altına alınmalı ve büyüyüp yıllarca hayatınızı paylaşacakları unutulmamalıdır. Kedinizi, yaşı kaç olursa olursun, ısırmaması için eğitmek mümkündür. Burada, bunu nasıl yapacağınıza dair sekiz ipucu ve püf noktası sunuyoruz. Ama önce, kedilerin ısırmasının en yaygın nedenlerinden bazılarını inceleyelim. Kedilerin Isırmasının Olası Nedenleri Kediler farklı sebeplerden dolayı ısırırlar. Isırıkların ardındaki motivasyonu anlamak, davranışı nasıl durduracağınızı öğrenmenin ilk adımıdır. 1. Saldırma Oyunları Yavru kediler, onlar için hayati olan iletişim ve avlanma becerilerini oyun yoluyla öğrenirler. Avcı içgüdüleri nedeniyle, genellikle kardeşleriyle sert oyunlar oynarlar ve bu da genellikle tırnaklarını ve dişleri kullanmalarını içerir. Sahte dövüş, kişisel sınırları test etme fırsatıdır ve yavru kedilerin değerli sosyal beceriler öğrenmesine yardımcı olur. Örneğin, bir yavru kedi, ısırıkların acıttığını ancak kardeş oyun arkadaşlarından aldığı tepki sayesinde bilebilir. 2. Dikkat Çekmek Bir kedi açken, sıkıldığında veya sevgiye ihtiyaç duyduğunda dikkatinizi çekmek için birkaç şey yapabilir. Miyavlayabilir, size sürtünebilir, size bakabilir. Ama aynı zamanda sizi ısırabilir. 3. Hakimiyet Kurmak Kediler hiyerarşik bir yapıda yaşamasalar da, bölgeci varlıklardır ve bazı kediler ısırma, tırmalama ve vurma gibi fiziksel saldırgan eylemlerle egemenliklerini göstermek isterler. Bunu genellikle evdeki diğer kedilerle yaparlar ancak size de yapabilirler. Kediler genellikle tehdit altında hissettiklerinde egemenliklerini gösterirler ve bazen ısırmaya tıslama veya hırlama da eşlik eder. 4. Sınırların Belirlenmesi Isırma, bir kedi sizden bir şeyi yapmayı bırakmanızı istediğinde, bunu ifade etme biçimi de olabilir. Belki de okşanmaktan, kucaklanmaktan hatta tam yanında oturmanızdan bıkmıştır. Birkaç uyarıda bulunduktan sonra, sizi ısırarak tehdidi yerine getirebilirler. 5. Stres, Korku veya Öğrenilmiş Bir Davranış Stres korizol salgılanmasına, kortizol ise hem bağışıklık tepkisi düşüklüğüne hem de savaş ya da kaç tepkisine neden olur. Yani kediniz herhangi bir nedenle stresli ve/veya savunmasız hissettiğinde kaçmak ya da saklanmak yerine ısırabilir. Bir kedi ayrıca, ısırmanın daha önce onları rahatsız eden şeyi yapmayı bırakmanızı sağlaması durumunda sizi ısırabilir. Örneğin, sizi ısırması, onu, taşıma kabına koyulmaktan, tırnaklarının kesilmesinden ya da ona daha fazla dokunmanızdan kurtarmış olabilir. Bu nedenle, bir dahaki sefere korktuklarında veya tehdit altında hissettiklerinde şanslarını deneyebilirler. 6. Ağrı Bir kedinin sizi ısırması aynı zamanda fiziksel rahatsızlığa veya acıya bir tepki olabilir. Isırma, diğer görsel ve sözlü iletişim biçimleri başarısız olduğunda rahatsızlığı ifade etmenin bir yolu olabilir. Belirli bir bölgeye dokunduğunuzda aniden ısıran bir kedi tıbbi bir rahatsızlıktan muzdarip olabilir. Dışarıdan bir yaralanma göremeseniz bile, görsel olarak belirgin olmayan içsel bir durum olabilir. Bir Kediyi Sizi Isırmaması İçin Eğitmenin 8 İpucu Bir kediyi bir davranışı durdurması için eğitmek sabır gerektirir, özellikle de yetişkin bir kediden bahsediyorsak. Ancak bunu özen ve ısrarla yaparsanız başarmanız mümkündür ve onu kendini ifade etme biçimi nedeniyle terk etmekten daha etik ve insanidir. İşte kedinizin sizi ısırmaması için deneyebileceğiniz sekiz yöntem ve püf noktaları. 1. Elinizi Aniden Çekmeyin Bir kedi sizi ısırdığında, içgüdüsel tepki elinizi hemen çekmektir. Ancak bu kötü bir fikirdir. Bunu yaparsanız, bir kedi içgüdüsel olarak daha sert ısırır, tıpkı avları kavramaya çalıştığında yaptıkları gibi. Uzaklaşmak yerine, elinizi kedinin ağzına daha fazla itmeyi deneyin. Bu mantıksız görünebilir, ancak bu, kurtulmak ile dayanılmaz bir acı çekmek arasındaki fark anlamına gelebilir. Bu hareket kediyi şaşırtacak ve bırakmasını sağlayacaktır. 2. Hemen Cezalandırmayın Bir ısırıktan sonra kediyi iterek veya bağırarak disiplin altına almaya meyilli olabilirsiniz, ancak bu sadece ateşi körükleyecektir. Kediniz bunu sert bir oyun olarak yorumlayabilir ve geri dönmeye devam edebilir. Bu, ilişkinize zarar verebilir veya saldırganlık, geri çekilme veya tuvalet kabının dışına idrar yapma gibi stresle ilgili davranışları tetikleyebilir. Bu durumda en iyi tepki, birkaç dakikalığına olay yerinden uzaklaşmaktır. Bunu yeterince sık yaparsanız, kedi ısırmanın oyun zamanını böldüğünü, sizi uzaklaştırdığını ve her türlü ilgiyi durdurduğunu öğrenecektir. 3. Sınırlarını Zorlamayın Kedinizin davranışlarını öğrenin ve sınırlarına saygı gösterin. Sınırsız ilgiden ve sonsuz sevgiden sıkılmayanlar, köpeklerdir. Onların da tuvalet eğitimine ihtiyaçları vardır. Bir kedi ile mutlu olacağınıza ve onu mutlu edeceğinize karar verdiyseniz sınırları olduğunu kabul etmiş olmanız beklenir. Çoğu kedi sadece biraz kucaklaşmayla yetinir ancak bu sınırları zorladığınızda aniden çıldırabilir. Bu doğal bir kedi davranışıdır. Çünkü kediler sarılmanın ve kucakta olmanın hem huzurunu hem de kendilerini savunmasız hale getirdiğini fark ettikleri bir paradigmaya girerler. Kedinizin sınırlarını ve herhangi bir öncül işareti öğrenmek, saldırganlığı önlemek için çok önemli bir adımdır ve bu her zaman hedef ve öncelik olmalıdır. 4. Onları Bir Oyuncakla Yeniden Yönlendirin Kediyle oynarken asla ellerinizi veya ayak parmaklarınızı kullanmayın. Kedinin kovalaması için onları hareket ettirmek sadece saldırma davranışını pekiştirecektir. Bir dahaki sefere, siz bakmadığınız bir anda bile üzerlerine atlayıp ısırabilirler çünkü onları oyuncak olarak sunan sizdiniz. Fiziksel oyun ve zihinsel uyarım önemlidir ve kediniz oyun için elinizi kullanıyorsa, ilgisini çekecek oyuncaklar satın almayı düşünün. Kedinizin sıkılmaması için birkaç tane etkileşimli oyuncak (en az dört) aldığınızdan emin olun. Kedinizin dikkatini elinize çekmeden önce onları yeniden yönlendirmek için kullanabilirsiniz. 5. İyi Davranışı Ödüllendirin Bir kedinin davranışlarını değiştirmenin en etkili yollarından biri, ödüller sunarak iyi davranışları teşvik ettiğiniz olumlu pekiştirmedir. Hayatınızdaki patili bireyi ısırmayı bırakması için eğitirken bu tekniği kullanabilirsiniz. Örneğin, kediniz eliniz yerine oyuncağa gittiğinde onunla yumuşak bir sesle konuşarak veya ona bir ödül maması ya da sevdiği bir yiyecek vererek bu davranışı teşvik edebilirsiniz. Kediniz dikkatinizi çekmek için ısırmak yerine başka bir davranış kullandığında(patisiyle dokunduğunda veya miyavladığında) ona ödül ve övgü sunabilirsiniz. 6. Kedinizi Sakin ve Rahat Tutun Kedilerin strese girmesinin veya sinirlenmesinin nedenlerinden biri de değişikliktir. Kediler tanıdık olanı severler ve rutinlerinde veya çevrelerinde değişiklikler olduğunda (bazen ısırarak) tepki verirler. Yemek, uyku ve oyun zamanı dahil olmak üzere her şeyin istikrarlı olmasını sağlayarak durumu düzeltebilirsiniz. Sadece gerekliyse değişiklik yapın. Kedinizin sakin ve özgüvenli olmasını sağlamak için günlük programını öngörülebilir tutun. Bir kedi yeterli yiyecek, oyun veya uyku olmadan stresli hissedebilir. Bu yüzden, onlara sağlıklı ve dengeli besinler verin ve gün içinde zihinsel olarak uyarıcı oyunlar için zaman ayırın. Ayrıca, uyku programının kesintiye uğramadığından emin olun. Bu noktada hem içerdiği yüksek oranda ve doğal l-triptofanla mutluluk hormonu serotonin ve uyku düzeni sağlayan melatonini salgılamayı destekleyen, hem içerdiği doğal 53 farklı besin ögesiyle dengeli beslenmeyi sağlayan hem de içerdiği güçlü antioksidanlarla bağışıklık tepkisini güçlendiren Spirulina C 'yi deneyebilirsiniz. 7. Tutarlı Olun Tüm bu ipuçları ve püf noktaları, tutarlı olmadığınız sürece işe yaramayacaktır. Kediniz elinize uzandığında oradan ayrılmayı planlıyorsanız, bunu her seferinde yapmalısınız. Aynı şeyi yapmazsanız eğitim işe yaramayacağından, diğer hane halkı üyelerinin de bu sürece dahil olması gerekir. Birisi farklı tepki verirse, kedinizin kafası karışabilir. Misafirler işleri karmaşıklaştırabilir. Bu nedenle, mevcut eğitim programınızı onlara da bildirmeniz iyi olacaktır. 8. Veteriner Hekiminizi Ziyaret Edin Kediniz hastaysa veya ağrısı varsa hızla sinirlenebilir. Saldırganlık, ağrıyla ilgili olabilir ve kediler ağrıyı gizlemede iyi oldukları için bunu söylemek zordur. Acı, onları tırmalama, hırlama veya ısırma yoluyla agresif davranmaya itebilir. Kedinizin davranışlarındaki ani değişimin altta yatan bir tıbbi durumdan kaynaklandığından şüpheleniyorsanız güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekime danışın. Kediniz stresliyse, veterineriniz kedinizin sakin ve rahat kalmasına yardımcı olacak sağlık araçları ve takviyeleri de önerebilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle...

  • Köpekler ve Eklem Sağlığı: Eklem Sağlığı Destekleyici Ev Yapımı Pratik Ödül Maması Tarifi

    Köpeğinizin eklem sağlığına destek olabilecek lezzetli ev yapımı ödül mamaları hazırlamanın bir yolu var mı? Hindistan cevizi yağı veya zerdeçal gibi marketlerden rahatlıkla edinebileceğiniz basit içeriklerle köpeğinizin yaşı ya da ekstrem öyküsü sebebiyle oluşmuş eklem sorunlarına ne kadar fayda sağlayabileceğine şaşıracaksınız. Köpeklerin eklem sağlığı için ev yapımı ödül maması tarifimiz sizlerle! İçindekiler 1 su bardağı balkabağı püresi (buharda pişmiş ya da az haşlanmış balkabağından) 1/4 su bardağı hindistan cevizi yağı (Mümkünse 4'te 1 yağ oranının bir bölümüne kenevir yağı ekleyiniz | Hindistan cevizi yağını 1 tatlı kaşığı kadar daha az ekleyip yerine kenevir yağı ekleyebilirsiniz) 1 çay kaşığı zerdeçal 1/4 çay kaşığı karabiber (Zerdeçalın emilimine yardımcı olur) 1/2 su bardağı öğütülmüş keten tohumu 1/2 su bardağı kemik suyu (mümkünse evde hazırlanmış, değilse de baharatsız sade) 1/4 çay kaşığı tarçın  1 çay kaşığı Spirulina C (Hem hücre yenilenmesine hem de eklem sağlığına olan kanıtlanmış faydaları ve daha fazlasını öğrenmek için tıklayınız) 1 1/2 su bardağı yulaf unu 1 büyük yumurta Yapılışı Fırını 350 dereceye önceden ısıtın. Büyük bir kasede balkabağını, hindistan cevizi yağını, kemik suyunu ve yumurtayı, pürüzsüz olana kadar iyice karıştırın. Kuru malzemeleri (zerdeçal, karabiber, Spirulina C, keten tohumu, tarçın ve yulaf unu) yavaş yavaş ekleyin. Un serptiğiniz bir yüzeyde hamuru açın. Hamuru kesmek için bir kurabiye kalıbı kullanabilir veya daire veya kare şeklinde kesebilirsiniz. Daha Fazla Tarif  Pişirme Kurabiyeleri yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin ve üzerleri hafifçe kızarana ve sertleşene kadar 20-25 dakika pişirin. Köpeğinize servis etmeden önce ödüllerin tamamen soğumasını bekleyin.  Not: Buzdolabında 2 haftaya kadar saklayabilirsiniz. Daha uzun raf ömrü için dondurup ihtiyaç halinde verebilirsiniz.

  • Bilgi Hayat Kurtarır! Kedilere Kalp Masajı (CPR) Nasıl Yapılır? | Görsel İçerikli Anlatım

    Kalp Masajı yani CPR (Kardiyopulmoner Resüsitasyon), kalbin durması durumunda vücuda kan ve oksijen pompalanmasını sağlamak için kullanılabilen bir tekniktir. Bu yazımızda bir kediye kalp masajının yani CPR'ın nasıl yapılacağını anlatıyoruz, ancak tüm patili birey ebeveynleri ve yaşam hakkı savunucularının, bu tekniği bir veteriner hekimden öğrenmelerini de öneriyoruz. Kalp masajı, kalbi durmuş her kedi için uygun değildir , bu yüzden başlamadan önce kontrol etmek hayati önem taşır. Sağlıklı bir kediye ya da kalbi hala atan bir kediye (bilinci kapalı olsa bile) asla CPR uygulamayın. Bu, kediye ciddi şekilde zarar verebilir, hatta onu öldürebilir. Kalp Masajı, CPR Nedir? Kalp masajı, CPR (Kardiyopulmoner Resüsitasyon), bir kedinin kalbi durursa kullanılabilen bir tekniktir. Kanın vücutta pompalanmasını sağlamak için göğsü sıkıştırmayı ve oksijeni akciğerlerde tutmak için nefes vermeyi içerir. Kediler İçin Kalp Masajı (CPR) Ne Zaman Uygundur? Sağlıklı bir kedinin kalbi elektrik çarpması, boğulma veya nefessiz kalma gibi, bilinen bir nedenden dolayı durursa CPR kesinlikle denenmeye değer. Ancak, kedinin çok ciddi yaralanmaları varsa veya kalbi altta yatan bir sağlık sorunu nedeniyle durmuşsa, onları CPR ile geri getirme ihtimali çok düşüktür ve en nazik seçenek olmayabilir. Kedilerin Kalp Masajı (CPR) Öncesi Kontrolleri Kedilere kalp masajına başlamadan önce bazı kontrolleri yapmanız gerekecektir: Adım 1: İkiniz de güvende misiniz ? Güvenli bir ortamda olduğunuzdan ve yaralanmayacağınızdan emin olun. Güvenli olmayan bir yerdeyseniz CPR'a başlamayın. Kediyi veteriner hekime götürmenize yardımcı olacak birinin olduğundan emin olun, eğer gidemeyecekseniz, CPR iyi bir fikir değildir. Adım 2: Kedi tepki veriyor mu? Kedinin baygın olup olmadığını kontrol etmek için seslenip, yaklaştığınızda konuşmaya devam edin. Eğer tepki vermezse, hafifçe masaj yapın, ancak ısırmak veya tırmalamak için dönme ihtimaline hazır olun; kediler yaralandıklarında veya korktuklarında karşılarındaki kim olursa olsun saldırganlaşabilirler. Eğer kedi bilinçsizse 3. adıma geçin. Adım 3: Havayolu Kedinin dilini öne doğru çekerek hava yolunu tıkayıp tıkamadığını kontrol. Eğer boğazına bir şey kaçmışsa, boğulma durumundaki ilk yardımı uygulayın. Eğer hava yolu açıksa, solunumunu kontrol etmek için 4. adıma geçin. 4. Adım: Nefes alma Kedi nefes alıyor mu? Bakın ve dinleyin. Göğsünün yükselip alçaldığını görebiliyor musunuz? Burun deliklerinden gelen nefesi hissedebiliyor veya duyabiliyor musunuz? Kedi nefes alıyorsa kalp masajına gerek yoktur. Eğer nefes almıyorlarsa 5. adıma geçin. Adım 5: Dolaşım Kedinizin kalp atışını kontrol etmek için elinizi veya kulağınızı kedinizin göğsünün sol tarafına koyun. Tam olarak neresini kontrol edeceğinizden emin değilseniz, ön bacağını nazikçe geri çekin ve dirseğin göğüsle birleştiği yeri dinleyin/hissedin. Kalp atışını duyamıyor veya hissedemiyorsanız, nabzını kontrol etmek için uyluğun üst kısmının iç kısmına bakın. Kalp atışını veya nabzı hissedemiyor veya duyamıyorsanız, CPR'a başlayın ve birisinden en yakın veterineri arayıp geldiğinizi haber vermesini isteyin.   Kedilere Kalp Masajı (CPR) Uygulaması | Görsel Anlatım Kediyi  sert ve düz bir yüzeye yatırın ve elinizi kalbinin etrafına koyun. En güçlü elinizi başparmağınız üstte,  diğer parmaklarınız altta olacak şekilde göğsünün etrafına sarın. CPR uygularken diğer elinizi kedinin arkasına koyun, böylece geriye kaymasını önleyin.   2. 30 göğüs kompresyonu uygulayın. Baş parmağınızı ve parmaklarınızı saniyede ikişer kez sıkın (‘Staying Alive’ veya ‘Kuzu Kuzu’ şarkılarının ritimleriyle hemen hemen aynı) Göğsü üçte bir ila yarıya kadar sıkıştırmayı hedefleyin ve her sıkıştırmadan sonra tam boyutuna dönmesini bekleyin.   3. İki nefes verin. Kedinin boynunu uzatın, burnu sırtıyla aynı hizada olsun, ağzını sıkıca kapatın ve ağzınızla burun deliklerinin etrafında hava geçirmez bir conta oluşturun. Bir nefes verin ve göğsün yükselişini izleyin.  İkinci bir nefes vermeden önce göğsünün düzelmesine izin verin. Nefes ağzınızdan, burnuna verilir. Bu uygulamanın adı "Mouth-to-Snout Resuscitation" yani "Ağızdan Buruna Canlandırma" dır. 4. 2 dakika boyunca 30 kompresyonu ve ardından 2 nefesi tekrarlayın, ardından kalp atışlarını kontrol edin. Kalp atışı yok =  Onu bir veteriner hekime götürmek için planlar yapmaya devam ederken CPR'a devam edin. Yanınızda biri varsa, yorulduğunuzda yer değiştirin çünkü CPR çok yorucu olabilir. Kalp atışı ve solunum geldi =  Acilen veteriner hekime götürün.

  • Vitaminlerinizi Kullanmak İçin En İyi Zaman Ne Zaman?

    Vücudunuzun düzgün çalışması için 13 vitamine ihtiyacı vardır. Bunların 9'u suda, 4'ü yağda çözünür. Bu vitaminler yiyeceklerde farklı miktarlarda bulunsa da, bazı kişilerin beslenme gereksinimlerini karşılamak için belirli vitaminleri ek olarak kullanması gerekebilir. Normalde çoğu vitamin günün herhangi bir saatinde alınabilir. Bununla birlikte, bazı vitaminler özel koşullar altında daha iyi emilir, bu nedenle optimum emilimi desteklemek için bir takviyenin nasıl ve ne zaman alınacağını bilmek iyidir. Suda Çözünen Vitaminleri Kullanmak Adından da anlaşılacağı gibi, suda çözünen vitaminler suda çözünür. Bu nedenle, emilmeleri için bunları yiyecekle birlikte almanız gerekmez. Dokuz suda çözünen vitamin vardır. Bunlar; C vitamini, B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B3 (niasin), B5 (pantotenik asit), B6 ​​(piridoksin), B7 (biyotin), B9 (folat) ve B12 (kobalamin) Yağda çözünen vitaminlerin aksine, vücudunuzun dokularında kolayca depolanmadıkları için, suda çözünen vitaminleri düzenli olarak tüketmeniz gerekir. C Vitamini C Vitamini vücudunuzda birçok kritik rol oynar. Örneğin, güçlü bir antioksidan görevi görür ve bağışıklık sağlığı, kolajen ve nörotransmitter sentezi için gereklidir. Askorbik asit, Biyoflavonoidli askorbik asit, Lipozomal C vitamini ve Kalsiyum askorbat dahil olmak üzere çeşitli C vitamini takviyeleri formları vardır. Askorbik asit takviyelerinin biyoyararlanımı, meyve ve sebzeler gibi yiyeceklerde bulunan askorbik aside benzerdir. C vitamini takviyelerini günün herhangi bir saatinde, yiyecekle veya yiyeceksiz alabilirsiniz, ancak askorbik asidi yiyeceklerle almak , yüksek asitliğinden kaynaklanan olası gastrointestinal yan etkileri azaltmaya yardımcı olabilir. Bu besin maddesi ısıya ve ışığa duyarlı olduğundan, C vitamini takviyelerini serin ve karanlık bir yerde sakladığınızdan emin olun. Ayrıca, fazla C vitamini atıldığı için, 1.000 mg'ın üzerindeki dozların genellikle gerekli olmadığını unutmayın; yüksek doz intravenöz (IV) C vitamini tedavisi gibi belirli koşullar dışında. B vitaminleri B vitaminleri tek tek veya sekiz B vitamininin tamamını içeren B kompleks takviyeleri olarak satılır. Suda çözündükleri için, bunları yiyecekle veya aç karnına ve günün herhangi bir saatinde alabilirsiniz. Bununla birlikte, besin metabolizmasında ve enerji üretiminde önemli rolleri nedeniyle B vitaminlerini genellikle sabah almanız önerilir. Dahası, bazı kişiler B vitaminlerini aç karnına almaktan fayda görebilir. Örneğin, B12 eksikliği olan kişilerin, maksimum emilimi teşvik etmek için B12 takviyelerini aç karnına suyla almaları önerilir. Yağda Çözünen Vitaminleri Kullanmak Suda çözünen vitaminlerin aksine, yağda çözünen vitaminlerin uygun emilimi yağa bağlıdır. Bu nedenle, genellikle yağ içeren bir öğünle birlikte yağda çözünen bileşikler almanız önerilir. A Vitamini A vitamini eksikliği gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak görülür. Bazı popülasyonlar, artan ihtiyaçlar veya azalan emilim nedeniyle A vitamini eksikliği geliştirme riski altındadır. Bunlara hamile ve emziren kişiler ve kistik fibrozlu kişiler dahildir. Optimum emilimi desteklemek için, yağ içeren bir öğünle birlikte A vitamini takviyesi almalısınız. Dengelibesleniyorsanız, A vitamini takviyesi almanın genellikle gerekli olmadığını unutmayın. Ayrıca, bazı kanıtlara göre yüksek dozda A vitamini takviyeleri her nedene bağlı ve kanserle ilişkili ölüm riskini artırabilir. Bu nedenle, bir sağlık hizmeti sağlayıcısı bunu yapmanızı önermediği sürece yüksek dozda A vitamini takviyesi almayın. D Vitamini D vitamini bağışıklık fonksiyonu, kemik sağlığı, hücre büyümesi ve daha fazlası için gereklidir. Ne yazık ki, dünya çapında 1 milyardan fazla kişi bu önemli besin maddesinden yoksundur. D vitamini günün herhangi bir saatinde alınabilir ve bu takviyelerin çoğu, optimum emilimi sağlamak için yağ içeren öğünler veya atıştırmalıklarla birlikte alınmalıdır. Örneğin, 50 yaşlı yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, D vitamini emiliminin, yağ içeren bir öğünle birlikte D vitamini takviyesi alanlarda, yağsız bir öğünle birlikte alanlara kıyasla %32 daha fazla olduğu bulunmuştur. Ancak, bazı D vitamini takviyeleri yediklerinizden etkilenmez . Örneğin, bir çalışmada, yağ bazlı ve mikrozomal D vitamini takviyelerinin (yağ asidi kürelerinde kapsüllenmiş D vitamini) yiyecek olmadan alınabileceği bulunmuştur. D vitamini aktivasyonunun yeterli magnezyum seviyelerine sahip olmaya bağlı olduğunu belirtmek önemlidir. Bu nedenle, sağlıklı D vitamini seviyelerini korumak için yeterli magnezyum aldığınızdan da emin olun. Ayrıca, E vitamini de dahil olmak üzere belirli yağda çözünen vitaminlerin D vitamini emilimini etkileyebileceğini unutmayın . Öte yandan, D vitamini ile birlikte K vitamini almak kemik mineral yoğunluğuna fayda sağlayabilir. E Vitamini E Vitamini vücudunuzda önemli bir antioksidan görevi görür ve sağlıklı kan akışı ve bağışıklık fonksiyonu için gereklidir. Bununla birlikte, kısa bağırsak sendromu, kistik fibroz ve Crohn hastalığı gibi belirli tıbbi rahatsızlıkları olan kişiler, eksikliği önlemek için E vitamini takviyesi almak zorunda kalabilir. Genellikle E vitamini takviyelerinin bir öğünle birlikte alınması önerilir. Ancak, 27 kadın üzerinde yapılan 2019 tarihli bir çalışma, gün boyunca yağ tüketildiği sürece E vitamininin etkili bir şekilde emildiğini buldu. Bu, sonraki öğünlerde yeterli yağ tükettiğiniz sürece yağ içeren bir öğünle birlikte E vitamini almanız gerekmeyebileceği anlamına gelir. E vitamini sağlık için gerekli olsa da, takviye formunda çok fazla almanın belirli popülasyonlarda zararlı olabileceğini unutmayın. Örneğin, bazı araştırmalar yüksek dozda E vitamini takviyelerinin sağlıklı erkeklerde prostat kanseri riskini artırabileceğini öne sürüyor. K Vitamini K Vitamini, K1 vitamini (filokinon) ve K2 vitamini (menakinonlar) içeren yağda çözünen bileşikler ailesini ifade eder. K Vitamini, kan pıhtılaşması, kemik ve kalp sağlığı ve daha fazlası için gereklidir. Klinik olarak önemli K vitamini eksikliği yetişkinlerde nadir görülür, ancak kanama bozuklukları ve malabsorpsiyon rahatsızlıkları olan kişilerde ve K vitamini emilimini engelleyen ilaçlar kullanan kişilerde daha yaygındır. K vitamini takviyelerini günün herhangi bir saatinde yağ içeren bir öğün veya atıştırmalıkla alabilirsiniz. Çoğu insan diyetleri yoluyla yeterli K vitamini aldığından, bir doktor bunu önermediği sürece yüksek dozda takviyeler almanız önerilmez. Yine de, K vitamini takviyeleri belirli antikoagülan ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu ilaçları alıyorsanız, K vitamini almadan önce doktorunuza danışın. Mümkünse, K vitaminini yağda çözünen E ve A vitaminlerinden ayrı olarak alın. Öte yandan, D ve K vitaminlerini birlikte almak faydalı olabilir, çünkü bu besinler kemik sağlığını ve vücudunuzdaki sağlıklı kalsiyum seviyelerini desteklemek için sinerjik olarak çalışır. Multivitaminler Multivitaminler genellikle çeşitli vitamin ve mineraller içerir. Bazı insanlar, kullanışlı ve daha az maliyetli olabildikleri için tek tek vitaminler yerine multivitaminleri tercih eder. Multivitamin almanın uzun vadeli sağlık yararları hakkındaki veriler tutarsız olsa da, bunları almanın özellikle yaşlı yetişkinler ve hamile kişiler gibi savunmasız popülasyonlarda besin boşluklarını doldurmaya yardımcı olabileceği bilinmektedir. Bu takviyeler genellikle hem yağda hem de suda çözünen vitaminler içerdiğinden, genellikle bunları bir öğünle birlikte tüketmeniz önerilir. Bu, aç karnına multivitamin alındığında ortaya çıkabilecek gastrointestinal rahatsızlık riskini azaltırken belirli besinlerin emilimini artırabilir. Günde iki veya daha fazla hap alıyorsanız, vücudunuzun belirli besinleri daha etkili bir şekilde emmesine yardımcı olmak için dozu bölmeyi düşünün. Örneğin, bir hapı kahvaltıda ve bir hapı öğle yemeğinde alın. Dip Not Vücudunuz besinleri farklı şekillerde emer ve depolar. Tek besin takviyeleri ve multivitaminler dikkate alınmalıdır. Besin takviyeleri hakkında sorularınız varsa, sağlık uzmanınız uygun dozaj hakkında bilgi sağlayabilir. Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

bottom of page