top of page

Boş arama ile 62 sonuç bulundu

  • Kedilerin Isırması Nasıl Önlenir? Kedilere Isırmama Eğitimi Vermenin 8 Tekniği ve Püf Noktası

    Kediniz sizi sürekli ısırıyor mu? Yalnız değilsiniz. Bu davranış hem yavru kediler ve yetişkin kediler için tipiktir, ancak bunu farklı nedenlerle yaparlar. Yetişkin kedi ısırıkları acı verici olabilir, ancak yavru kedilerin ısırıkları da kontrol altına alınmalı ve büyüyüp yıllarca hayatınızı paylaşacakları unutulmamalıdır. Kedinizi, yaşı kaç olursa olursun, ısırmaması için eğitmek mümkündür. Burada, bunu nasıl yapacağınıza dair sekiz ipucu ve püf noktası sunuyoruz. Ama önce, kedilerin ısırmasının en yaygın nedenlerinden bazılarını inceleyelim. Kedilerin Isırmasının Olası Nedenleri Kediler farklı sebeplerden dolayı ısırırlar. Isırıkların ardındaki motivasyonu anlamak, davranışı nasıl durduracağınızı öğrenmenin ilk adımıdır. 1. Saldırma Oyunları Yavru kediler, onlar için hayati olan iletişim ve avlanma becerilerini oyun yoluyla öğrenirler. Avcı içgüdüleri nedeniyle, genellikle kardeşleriyle sert oyunlar oynarlar ve bu da genellikle tırnaklarını ve dişleri kullanmalarını içerir. Sahte dövüş, kişisel sınırları test etme fırsatıdır ve yavru kedilerin değerli sosyal beceriler öğrenmesine yardımcı olur. Örneğin, bir yavru kedi, ısırıkların acıttığını ancak kardeş oyun arkadaşlarından aldığı tepki sayesinde bilebilir. 2. Dikkat Çekmek Bir kedi açken, sıkıldığında veya sevgiye ihtiyaç duyduğunda dikkatinizi çekmek için birkaç şey yapabilir. Miyavlayabilir, size sürtünebilir, size bakabilir. Ama aynı zamanda sizi ısırabilir. 3. Hakimiyet Kurmak Kediler hiyerarşik bir yapıda yaşamasalar da, bölgeci varlıklardır ve bazı kediler ısırma, tırmalama ve vurma gibi fiziksel saldırgan eylemlerle egemenliklerini göstermek isterler. Bunu genellikle evdeki diğer kedilerle yaparlar ancak size de yapabilirler. Kediler genellikle tehdit altında hissettiklerinde egemenliklerini gösterirler ve bazen ısırmaya tıslama veya hırlama da eşlik eder. 4. Sınırların Belirlenmesi Isırma, bir kedi sizden bir şeyi yapmayı bırakmanızı istediğinde, bunu ifade etme biçimi de olabilir. Belki de okşanmaktan, kucaklanmaktan hatta tam yanında oturmanızdan bıkmıştır. Birkaç uyarıda bulunduktan sonra, sizi ısırarak tehdidi yerine getirebilirler. 5. Stres, Korku veya Öğrenilmiş Bir Davranış Stres korizol salgılanmasına, kortizol ise hem bağışıklık tepkisi düşüklüğüne hem de savaş ya da kaç tepkisine neden olur. Yani kediniz herhangi bir nedenle stresli ve/veya savunmasız hissettiğinde kaçmak ya da saklanmak yerine ısırabilir. Bir kedi ayrıca, ısırmanın daha önce onları rahatsız eden şeyi yapmayı bırakmanızı sağlaması durumunda sizi ısırabilir. Örneğin, sizi ısırması, onu, taşıma kabına koyulmaktan, tırnaklarının kesilmesinden ya da ona daha fazla dokunmanızdan kurtarmış olabilir. Bu nedenle, bir dahaki sefere korktuklarında veya tehdit altında hissettiklerinde şanslarını deneyebilirler. 6. Ağrı Bir kedinin sizi ısırması aynı zamanda fiziksel rahatsızlığa veya acıya bir tepki olabilir. Isırma, diğer görsel ve sözlü iletişim biçimleri başarısız olduğunda rahatsızlığı ifade etmenin bir yolu olabilir. Belirli bir bölgeye dokunduğunuzda aniden ısıran bir kedi tıbbi bir rahatsızlıktan muzdarip olabilir. Dışarıdan bir yaralanma göremeseniz bile, görsel olarak belirgin olmayan içsel bir durum olabilir. Bir Kediyi Sizi Isırmaması İçin Eğitmenin 8 İpucu Bir kediyi bir davranışı durdurması için eğitmek sabır gerektirir, özellikle de yetişkin bir kediden bahsediyorsak. Ancak bunu özen ve ısrarla yaparsanız başarmanız mümkündür ve onu kendini ifade etme biçimi nedeniyle terk etmekten daha etik ve insanidir. İşte kedinizin sizi ısırmaması için deneyebileceğiniz sekiz yöntem ve püf noktaları. 1. Elinizi Aniden Çekmeyin Bir kedi sizi ısırdığında, içgüdüsel tepki elinizi hemen çekmektir. Ancak bu kötü bir fikirdir. Bunu yaparsanız, bir kedi içgüdüsel olarak daha sert ısırır, tıpkı avları kavramaya çalıştığında yaptıkları gibi. Uzaklaşmak yerine, elinizi kedinin ağzına daha fazla itmeyi deneyin. Bu mantıksız görünebilir, ancak bu, kurtulmak ile dayanılmaz bir acı çekmek arasındaki fark anlamına gelebilir. Bu hareket kediyi şaşırtacak ve bırakmasını sağlayacaktır. 2. Hemen Cezalandırmayın Bir ısırıktan sonra kediyi iterek veya bağırarak disiplin altına almaya meyilli olabilirsiniz, ancak bu sadece ateşi körükleyecektir. Kediniz bunu sert bir oyun olarak yorumlayabilir ve geri dönmeye devam edebilir. Bu, ilişkinize zarar verebilir veya saldırganlık, geri çekilme veya tuvalet kabının dışına idrar yapma gibi stresle ilgili davranışları tetikleyebilir. Bu durumda en iyi tepki, birkaç dakikalığına olay yerinden uzaklaşmaktır. Bunu yeterince sık yaparsanız, kedi ısırmanın oyun zamanını böldüğünü, sizi uzaklaştırdığını ve her türlü ilgiyi durdurduğunu öğrenecektir. 3. Sınırlarını Zorlamayın Kedinizin davranışlarını öğrenin ve sınırlarına saygı gösterin. Sınırsız ilgiden ve sonsuz sevgiden sıkılmayanlar, köpeklerdir. Onların da tuvalet eğitimine ihtiyaçları vardır. Bir kedi ile mutlu olacağınıza ve onu mutlu edeceğinize karar verdiyseniz sınırları olduğunu kabul etmiş olmanız beklenir. Çoğu kedi sadece biraz kucaklaşmayla yetinir ancak bu sınırları zorladığınızda aniden çıldırabilir. Bu doğal bir kedi davranışıdır. Çünkü kediler sarılmanın ve kucakta olmanın hem huzurunu hem de kendilerini savunmasız hale getirdiğini fark ettikleri bir paradigmaya girerler. Kedinizin sınırlarını ve herhangi bir öncül işareti öğrenmek, saldırganlığı önlemek için çok önemli bir adımdır ve bu her zaman hedef ve öncelik olmalıdır. 4. Onları Bir Oyuncakla Yeniden Yönlendirin Kediyle oynarken asla ellerinizi veya ayak parmaklarınızı kullanmayın. Kedinin kovalaması için onları hareket ettirmek sadece saldırma davranışını pekiştirecektir. Bir dahaki sefere, siz bakmadığınız bir anda bile üzerlerine atlayıp ısırabilirler çünkü onları oyuncak olarak sunan sizdiniz. Fiziksel oyun ve zihinsel uyarım önemlidir ve kediniz oyun için elinizi kullanıyorsa, ilgisini çekecek oyuncaklar satın almayı düşünün. Kedinizin sıkılmaması için birkaç tane etkileşimli oyuncak (en az dört) aldığınızdan emin olun. Kedinizin dikkatini elinize çekmeden önce onları yeniden yönlendirmek için kullanabilirsiniz. 5. İyi Davranışı Ödüllendirin Bir kedinin davranışlarını değiştirmenin en etkili yollarından biri, ödüller sunarak iyi davranışları teşvik ettiğiniz olumlu pekiştirmedir. Hayatınızdaki patili bireyi ısırmayı bırakması için eğitirken bu tekniği kullanabilirsiniz. Örneğin, kediniz eliniz yerine oyuncağa gittiğinde onunla yumuşak bir sesle konuşarak veya ona bir ödül maması ya da sevdiği bir yiyecek vererek bu davranışı teşvik edebilirsiniz. Kediniz dikkatinizi çekmek için ısırmak yerine başka bir davranış kullandığında(patisiyle dokunduğunda veya miyavladığında) ona ödül ve övgü sunabilirsiniz. 6. Kedinizi Sakin ve Rahat Tutun Kedilerin strese girmesinin veya sinirlenmesinin nedenlerinden biri de değişikliktir. Kediler tanıdık olanı severler ve rutinlerinde veya çevrelerinde değişiklikler olduğunda (bazen ısırarak) tepki verirler. Yemek, uyku ve oyun zamanı dahil olmak üzere her şeyin istikrarlı olmasını sağlayarak durumu düzeltebilirsiniz. Sadece gerekliyse değişiklik yapın. Kedinizin sakin ve özgüvenli olmasını sağlamak için günlük programını öngörülebilir tutun. Bir kedi yeterli yiyecek, oyun veya uyku olmadan stresli hissedebilir. Bu yüzden, onlara sağlıklı ve dengeli besinler verin ve gün içinde zihinsel olarak uyarıcı oyunlar için zaman ayırın. Ayrıca, uyku programının kesintiye uğramadığından emin olun. Bu noktada hem içerdiği yüksek oranda ve doğal l-triptofanla mutluluk hormonu serotonin ve uyku düzeni sağlayan melatonini salgılamayı destekleyen, hem içerdiği doğal 53 farklı besin ögesiyle dengeli beslenmeyi sağlayan hem de içerdiği güçlü antioksidanlarla bağışıklık tepkisini güçlendiren Spirulina C 'yi deneyebilirsiniz. 7. Tutarlı Olun Tüm bu ipuçları ve püf noktaları, tutarlı olmadığınız sürece işe yaramayacaktır. Kediniz elinize uzandığında oradan ayrılmayı planlıyorsanız, bunu her seferinde yapmalısınız. Aynı şeyi yapmazsanız eğitim işe yaramayacağından, diğer hane halkı üyelerinin de bu sürece dahil olması gerekir. Birisi farklı tepki verirse, kedinizin kafası karışabilir. Misafirler işleri karmaşıklaştırabilir. Bu nedenle, mevcut eğitim programınızı onlara da bildirmeniz iyi olacaktır. 8. Veteriner Hekiminizi Ziyaret Edin Kediniz hastaysa veya ağrısı varsa hızla sinirlenebilir. Saldırganlık, ağrıyla ilgili olabilir ve kediler ağrıyı gizlemede iyi oldukları için bunu söylemek zordur. Acı, onları tırmalama, hırlama veya ısırma yoluyla agresif davranmaya itebilir. Kedinizin davranışlarındaki ani değişimin altta yatan bir tıbbi durumdan kaynaklandığından şüpheleniyorsanız güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekime danışın. Kediniz stresliyse, veterineriniz kedinizin sakin ve rahat kalmasına yardımcı olacak sağlık araçları ve takviyeleri de önerebilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle...

  • Köpekler ve Eklem Sağlığı: Eklem Sağlığı Destekleyici Ev Yapımı Pratik Ödül Maması Tarifi

    Köpeğinizin eklem sağlığına destek olabilecek lezzetli ev yapımı ödül mamaları hazırlamanın bir yolu var mı? Hindistan cevizi yağı veya zerdeçal gibi marketlerden rahatlıkla edinebileceğiniz basit içeriklerle köpeğinizin yaşı ya da ekstrem öyküsü sebebiyle oluşmuş eklem sorunlarına ne kadar fayda sağlayabileceğine şaşıracaksınız. Köpeklerin eklem sağlığı için ev yapımı ödül maması tarifimiz sizlerle! İçindekiler 1 su bardağı balkabağı püresi (buharda pişmiş ya da az haşlanmış balkabağından) 1/4 su bardağı hindistan cevizi yağı (Mümkünse 4'te 1 yağ oranının bir bölümüne kenevir yağı ekleyiniz | Hindistan cevizi yağını 1 tatlı kaşığı kadar daha az ekleyip yerine kenevir yağı ekleyebilirsiniz) 1 çay kaşığı zerdeçal 1/4 çay kaşığı karabiber (Zerdeçalın emilimine yardımcı olur) 1/2 su bardağı öğütülmüş keten tohumu 1/2 su bardağı kemik suyu (mümkünse evde hazırlanmış, değilse de baharatsız sade) 1/4 çay kaşığı tarçın  1 çay kaşığı Spirulina C (Hem hücre yenilenmesine hem de eklem sağlığına olan kanıtlanmış faydaları ve daha fazlasını öğrenmek için tıklayınız) 1 1/2 su bardağı yulaf unu 1 büyük yumurta Yapılışı Fırını 350 dereceye önceden ısıtın. Büyük bir kasede balkabağını, hindistan cevizi yağını, kemik suyunu ve yumurtayı, pürüzsüz olana kadar iyice karıştırın. Kuru malzemeleri (zerdeçal, karabiber, Spirulina C, keten tohumu, tarçın ve yulaf unu) yavaş yavaş ekleyin. Un serptiğiniz bir yüzeyde hamuru açın. Hamuru kesmek için bir kurabiye kalıbı kullanabilir veya daire veya kare şeklinde kesebilirsiniz. Daha Fazla Tarif  Pişirme Kurabiyeleri yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin ve üzerleri hafifçe kızarana ve sertleşene kadar 20-25 dakika pişirin. Köpeğinize servis etmeden önce ödüllerin tamamen soğumasını bekleyin.  Not: Buzdolabında 2 haftaya kadar saklayabilirsiniz. Daha uzun raf ömrü için dondurup ihtiyaç halinde verebilirsiniz.

  • Bilgi Hayat Kurtarır! Kedilere Kalp Masajı (CPR) Nasıl Yapılır? | Görsel İçerikli Anlatım

    Kalp Masajı yani CPR (Kardiyopulmoner Resüsitasyon), kalbin durması durumunda vücuda kan ve oksijen pompalanmasını sağlamak için kullanılabilen bir tekniktir. Bu yazımızda bir kediye kalp masajının yani CPR'ın nasıl yapılacağını anlatıyoruz, ancak tüm patili birey ebeveynleri ve yaşam hakkı savunucularının, bu tekniği bir veteriner hekimden öğrenmelerini de öneriyoruz. Kalp masajı, kalbi durmuş her kedi için uygun değildir , bu yüzden başlamadan önce kontrol etmek hayati önem taşır. Sağlıklı bir kediye ya da kalbi hala atan bir kediye (bilinci kapalı olsa bile) asla CPR uygulamayın. Bu, kediye ciddi şekilde zarar verebilir, hatta onu öldürebilir. Kalp Masajı, CPR Nedir? Kalp masajı, CPR (Kardiyopulmoner Resüsitasyon), bir kedinin kalbi durursa kullanılabilen bir tekniktir. Kanın vücutta pompalanmasını sağlamak için göğsü sıkıştırmayı ve oksijeni akciğerlerde tutmak için nefes vermeyi içerir. Kediler İçin Kalp Masajı (CPR) Ne Zaman Uygundur? Sağlıklı bir kedinin kalbi elektrik çarpması, boğulma veya nefessiz kalma gibi, bilinen bir nedenden dolayı durursa CPR kesinlikle denenmeye değer. Ancak, kedinin çok ciddi yaralanmaları varsa veya kalbi altta yatan bir sağlık sorunu nedeniyle durmuşsa, onları CPR ile geri getirme ihtimali çok düşüktür ve en nazik seçenek olmayabilir. Kedilerin Kalp Masajı (CPR) Öncesi Kontrolleri Kedilere kalp masajına başlamadan önce bazı kontrolleri yapmanız gerekecektir: Adım 1: İkiniz de güvende misiniz ? Güvenli bir ortamda olduğunuzdan ve yaralanmayacağınızdan emin olun. Güvenli olmayan bir yerdeyseniz CPR'a başlamayın. Kediyi veteriner hekime götürmenize yardımcı olacak birinin olduğundan emin olun, eğer gidemeyecekseniz, CPR iyi bir fikir değildir. Adım 2: Kedi tepki veriyor mu? Kedinin baygın olup olmadığını kontrol etmek için seslenip, yaklaştığınızda konuşmaya devam edin. Eğer tepki vermezse, hafifçe masaj yapın, ancak ısırmak veya tırmalamak için dönme ihtimaline hazır olun; kediler yaralandıklarında veya korktuklarında karşılarındaki kim olursa olsun saldırganlaşabilirler. Eğer kedi bilinçsizse 3. adıma geçin. Adım 3: Havayolu Kedinin dilini öne doğru çekerek hava yolunu tıkayıp tıkamadığını kontrol. Eğer boğazına bir şey kaçmışsa, boğulma durumundaki ilk yardımı uygulayın. Eğer hava yolu açıksa, solunumunu kontrol etmek için 4. adıma geçin. 4. Adım: Nefes alma Kedi nefes alıyor mu? Bakın ve dinleyin. Göğsünün yükselip alçaldığını görebiliyor musunuz? Burun deliklerinden gelen nefesi hissedebiliyor veya duyabiliyor musunuz? Kedi nefes alıyorsa kalp masajına gerek yoktur. Eğer nefes almıyorlarsa 5. adıma geçin. Adım 5: Dolaşım Kedinizin kalp atışını kontrol etmek için elinizi veya kulağınızı kedinizin göğsünün sol tarafına koyun. Tam olarak neresini kontrol edeceğinizden emin değilseniz, ön bacağını nazikçe geri çekin ve dirseğin göğüsle birleştiği yeri dinleyin/hissedin. Kalp atışını duyamıyor veya hissedemiyorsanız, nabzını kontrol etmek için uyluğun üst kısmının iç kısmına bakın. Kalp atışını veya nabzı hissedemiyor veya duyamıyorsanız, CPR'a başlayın ve birisinden en yakın veterineri arayıp geldiğinizi haber vermesini isteyin.   Kedilere Kalp Masajı (CPR) Uygulaması | Görsel Anlatım Kediyi  sert ve düz bir yüzeye yatırın ve elinizi kalbinin etrafına koyun. En güçlü elinizi başparmağınız üstte,  diğer parmaklarınız altta olacak şekilde göğsünün etrafına sarın. CPR uygularken diğer elinizi kedinin arkasına koyun, böylece geriye kaymasını önleyin.   2. 30 göğüs kompresyonu uygulayın. Baş parmağınızı ve parmaklarınızı saniyede ikişer kez sıkın (‘Staying Alive’ veya ‘Kuzu Kuzu’ şarkılarının ritimleriyle hemen hemen aynı) Göğsü üçte bir ila yarıya kadar sıkıştırmayı hedefleyin ve her sıkıştırmadan sonra tam boyutuna dönmesini bekleyin.   3. İki nefes verin. Kedinin boynunu uzatın, burnu sırtıyla aynı hizada olsun, ağzını sıkıca kapatın ve ağzınızla burun deliklerinin etrafında hava geçirmez bir conta oluşturun. Bir nefes verin ve göğsün yükselişini izleyin.  İkinci bir nefes vermeden önce göğsünün düzelmesine izin verin. Nefes ağzınızdan, burnuna verilir. Bu uygulamanın adı "Mouth-to-Snout Resuscitation" yani "Ağızdan Buruna Canlandırma" dır. 4. 2 dakika boyunca 30 kompresyonu ve ardından 2 nefesi tekrarlayın, ardından kalp atışlarını kontrol edin. Kalp atışı yok =  Onu bir veteriner hekime götürmek için planlar yapmaya devam ederken CPR'a devam edin. Yanınızda biri varsa, yorulduğunuzda yer değiştirin çünkü CPR çok yorucu olabilir. Kalp atışı ve solunum geldi =  Acilen veteriner hekime götürün.

  • Vitaminlerinizi Kullanmak İçin En İyi Zaman Ne Zaman?

    Vücudunuzun düzgün çalışması için 13 vitamine ihtiyacı vardır. Bunların 9'u suda, 4'ü yağda çözünür. Bu vitaminler yiyeceklerde farklı miktarlarda bulunsa da, bazı kişilerin beslenme gereksinimlerini karşılamak için belirli vitaminleri ek olarak kullanması gerekebilir. Normalde çoğu vitamin günün herhangi bir saatinde alınabilir. Bununla birlikte, bazı vitaminler özel koşullar altında daha iyi emilir, bu nedenle optimum emilimi desteklemek için bir takviyenin nasıl ve ne zaman alınacağını bilmek iyidir. Suda Çözünen Vitaminleri Kullanmak Adından da anlaşılacağı gibi, suda çözünen vitaminler suda çözünür. Bu nedenle, emilmeleri için bunları yiyecekle birlikte almanız gerekmez. Dokuz suda çözünen vitamin vardır. Bunlar; C vitamini, B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B3 (niasin), B5 (pantotenik asit), B6 ​​(piridoksin), B7 (biyotin), B9 (folat) ve B12 (kobalamin) Yağda çözünen vitaminlerin aksine, vücudunuzun dokularında kolayca depolanmadıkları için, suda çözünen vitaminleri düzenli olarak tüketmeniz gerekir. C Vitamini C Vitamini vücudunuzda birçok kritik rol oynar. Örneğin, güçlü bir antioksidan görevi görür ve bağışıklık sağlığı, kolajen ve nörotransmitter sentezi için gereklidir. Askorbik asit, Biyoflavonoidli askorbik asit, Lipozomal C vitamini ve Kalsiyum askorbat dahil olmak üzere çeşitli C vitamini takviyeleri formları vardır. Askorbik asit takviyelerinin biyoyararlanımı, meyve ve sebzeler gibi yiyeceklerde bulunan askorbik aside benzerdir. C vitamini takviyelerini günün herhangi bir saatinde, yiyecekle veya yiyeceksiz alabilirsiniz, ancak askorbik asidi yiyeceklerle almak , yüksek asitliğinden kaynaklanan olası gastrointestinal yan etkileri azaltmaya yardımcı olabilir. Bu besin maddesi ısıya ve ışığa duyarlı olduğundan, C vitamini takviyelerini serin ve karanlık bir yerde sakladığınızdan emin olun. Ayrıca, fazla C vitamini atıldığı için, 1.000 mg'ın üzerindeki dozların genellikle gerekli olmadığını unutmayın; yüksek doz intravenöz (IV) C vitamini tedavisi gibi belirli koşullar dışında. B vitaminleri B vitaminleri tek tek veya sekiz B vitamininin tamamını içeren B kompleks takviyeleri olarak satılır. Suda çözündükleri için, bunları yiyecekle veya aç karnına ve günün herhangi bir saatinde alabilirsiniz. Bununla birlikte, besin metabolizmasında ve enerji üretiminde önemli rolleri nedeniyle B vitaminlerini genellikle sabah almanız önerilir. Dahası, bazı kişiler B vitaminlerini aç karnına almaktan fayda görebilir. Örneğin, B12 eksikliği olan kişilerin, maksimum emilimi teşvik etmek için B12 takviyelerini aç karnına suyla almaları önerilir. Yağda Çözünen Vitaminleri Kullanmak Suda çözünen vitaminlerin aksine, yağda çözünen vitaminlerin uygun emilimi yağa bağlıdır. Bu nedenle, genellikle yağ içeren bir öğünle birlikte yağda çözünen bileşikler almanız önerilir. A Vitamini A vitamini eksikliği gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak görülür. Bazı popülasyonlar, artan ihtiyaçlar veya azalan emilim nedeniyle A vitamini eksikliği geliştirme riski altındadır. Bunlara hamile ve emziren kişiler ve kistik fibrozlu kişiler dahildir. Optimum emilimi desteklemek için, yağ içeren bir öğünle birlikte A vitamini takviyesi almalısınız. Dengelibesleniyorsanız, A vitamini takviyesi almanın genellikle gerekli olmadığını unutmayın. Ayrıca, bazı kanıtlara göre yüksek dozda A vitamini takviyeleri her nedene bağlı ve kanserle ilişkili ölüm riskini artırabilir. Bu nedenle, bir sağlık hizmeti sağlayıcısı bunu yapmanızı önermediği sürece yüksek dozda A vitamini takviyesi almayın. D Vitamini D vitamini bağışıklık fonksiyonu, kemik sağlığı, hücre büyümesi ve daha fazlası için gereklidir. Ne yazık ki, dünya çapında 1 milyardan fazla kişi bu önemli besin maddesinden yoksundur. D vitamini günün herhangi bir saatinde alınabilir ve bu takviyelerin çoğu, optimum emilimi sağlamak için yağ içeren öğünler veya atıştırmalıklarla birlikte alınmalıdır. Örneğin, 50 yaşlı yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, D vitamini emiliminin, yağ içeren bir öğünle birlikte D vitamini takviyesi alanlarda, yağsız bir öğünle birlikte alanlara kıyasla %32 daha fazla olduğu bulunmuştur. Ancak, bazı D vitamini takviyeleri yediklerinizden etkilenmez . Örneğin, bir çalışmada, yağ bazlı ve mikrozomal D vitamini takviyelerinin (yağ asidi kürelerinde kapsüllenmiş D vitamini) yiyecek olmadan alınabileceği bulunmuştur. D vitamini aktivasyonunun yeterli magnezyum seviyelerine sahip olmaya bağlı olduğunu belirtmek önemlidir. Bu nedenle, sağlıklı D vitamini seviyelerini korumak için yeterli magnezyum aldığınızdan da emin olun. Ayrıca, E vitamini de dahil olmak üzere belirli yağda çözünen vitaminlerin D vitamini emilimini etkileyebileceğini unutmayın . Öte yandan, D vitamini ile birlikte K vitamini almak kemik mineral yoğunluğuna fayda sağlayabilir. E Vitamini E Vitamini vücudunuzda önemli bir antioksidan görevi görür ve sağlıklı kan akışı ve bağışıklık fonksiyonu için gereklidir. Bununla birlikte, kısa bağırsak sendromu, kistik fibroz ve Crohn hastalığı gibi belirli tıbbi rahatsızlıkları olan kişiler, eksikliği önlemek için E vitamini takviyesi almak zorunda kalabilir. Genellikle E vitamini takviyelerinin bir öğünle birlikte alınması önerilir. Ancak, 27 kadın üzerinde yapılan 2019 tarihli bir çalışma, gün boyunca yağ tüketildiği sürece E vitamininin etkili bir şekilde emildiğini buldu. Bu, sonraki öğünlerde yeterli yağ tükettiğiniz sürece yağ içeren bir öğünle birlikte E vitamini almanız gerekmeyebileceği anlamına gelir. E vitamini sağlık için gerekli olsa da, takviye formunda çok fazla almanın belirli popülasyonlarda zararlı olabileceğini unutmayın. Örneğin, bazı araştırmalar yüksek dozda E vitamini takviyelerinin sağlıklı erkeklerde prostat kanseri riskini artırabileceğini öne sürüyor. K Vitamini K Vitamini, K1 vitamini (filokinon) ve K2 vitamini (menakinonlar) içeren yağda çözünen bileşikler ailesini ifade eder. K Vitamini, kan pıhtılaşması, kemik ve kalp sağlığı ve daha fazlası için gereklidir. Klinik olarak önemli K vitamini eksikliği yetişkinlerde nadir görülür, ancak kanama bozuklukları ve malabsorpsiyon rahatsızlıkları olan kişilerde ve K vitamini emilimini engelleyen ilaçlar kullanan kişilerde daha yaygındır. K vitamini takviyelerini günün herhangi bir saatinde yağ içeren bir öğün veya atıştırmalıkla alabilirsiniz. Çoğu insan diyetleri yoluyla yeterli K vitamini aldığından, bir doktor bunu önermediği sürece yüksek dozda takviyeler almanız önerilmez. Yine de, K vitamini takviyeleri belirli antikoagülan ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu ilaçları alıyorsanız, K vitamini almadan önce doktorunuza danışın. Mümkünse, K vitaminini yağda çözünen E ve A vitaminlerinden ayrı olarak alın. Öte yandan, D ve K vitaminlerini birlikte almak faydalı olabilir, çünkü bu besinler kemik sağlığını ve vücudunuzdaki sağlıklı kalsiyum seviyelerini desteklemek için sinerjik olarak çalışır. Multivitaminler Multivitaminler genellikle çeşitli vitamin ve mineraller içerir. Bazı insanlar, kullanışlı ve daha az maliyetli olabildikleri için tek tek vitaminler yerine multivitaminleri tercih eder. Multivitamin almanın uzun vadeli sağlık yararları hakkındaki veriler tutarsız olsa da, bunları almanın özellikle yaşlı yetişkinler ve hamile kişiler gibi savunmasız popülasyonlarda besin boşluklarını doldurmaya yardımcı olabileceği bilinmektedir. Bu takviyeler genellikle hem yağda hem de suda çözünen vitaminler içerdiğinden, genellikle bunları bir öğünle birlikte tüketmeniz önerilir. Bu, aç karnına multivitamin alındığında ortaya çıkabilecek gastrointestinal rahatsızlık riskini azaltırken belirli besinlerin emilimini artırabilir. Günde iki veya daha fazla hap alıyorsanız, vücudunuzun belirli besinleri daha etkili bir şekilde emmesine yardımcı olmak için dozu bölmeyi düşünün. Örneğin, bir hapı kahvaltıda ve bir hapı öğle yemeğinde alın. Dip Not Vücudunuz besinleri farklı şekillerde emer ve depolar. Tek besin takviyeleri ve multivitaminler dikkate alınmalıdır. Besin takviyeleri hakkında sorularınız varsa, sağlık uzmanınız uygun dozaj hakkında bilgi sağlayabilir. Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Su İçmenin 7 Bilimsel Faydası

    Su içmek fiziksel performansı desteklemeye, kilo vermeye, baş ağrılarını ve kabızlığı önlemeye ve daha fazlasına yardımcı olabilir. İşte bol su içmenin kanıta dayalı 7 sağlık faydası. 1. Enerji Seviyelerini ve Beyin Fonksiyonlarını Önemli Ölçüde Etkiler Çalışmalar, vücut ağırlığının %1-3'ünün kaybı gibi hafif dehidrasyonun bile beyin fonksiyonlarının birçok yönünü bozabileceğini göstermektedir. Genç kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada, araştırmacılar egzersizden sonra %1,4'lük sıvı kaybının hem ruh halini hem de konsantrasyonu bozduğunu ve baş ağrısı sıklığını arttırdığını kanıtlamıştır. Aynı araştırma ekibinin birçok üyesi genç erkekler üzerinde benzer bir çalışma yürüttü. %1,6'lık sıvı kaybının çalışma belleğine zarar verdiğini ve kaygı ve yorgunluk hissini artırdığını buldu. %1-3'lük bir sıvı kaybı, 68 kg ağırlığındaki bir kişi için yaklaşık 0,5-2 kg vücut ağırlığı kaybına eşittir. Bu, egzersiz veya yüksek ısı sırasında bırakın, normal günlük aktiviteler sırasında bile kolayca meydana gelebilir. Çocuklardan yaşlı yetişkinlere kadar çeşitli deneklerle yapılan birçok başka çalışma, hafif dehidratasyonun ruh halini, hafızayı ve beyin performansını bozabileceğini göstermiştir. 2. Baş Ağrılarını Önlemeye ve Tedavi Etmeye Yardımcı Olabilir Susuz kalmak bazı kişilerde baş ağrılarını ve migreni tetikleyebilir Araştırmalar, baş ağrısının, susuzluğun en yaygın semptomlarından biri olduğunu göstermiştir. Dahası, bazı çalışmalar, sık sık baş ağrısı çeken kişilerde su içmenin baş ağrılarını hafifletmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. 102 erkek üzerinde yapılan bir çalışmada, günde 1,5 litre ek su içmenin, migren semptomları için bir puanlama sistemi olan Migren Spesifik Yaşam Kalitesi ölçeğinde önemli iyileştirmelerle sonuçlandığı bulunmuştur. Ayrıca, daha fazla su içen erkeklerin %47'si baş ağrısında iyileşme bildirirken, kontrol grubundaki erkeklerin yalnızca %25'i bu etkiyi bildirmiştir. Ancak, tüm çalışmalar aynı fikirde değildir ve araştırmacılar, yüksek kaliteli çalışmaların eksikliği nedeniyle, artan hidrasyonun baş ağrısı semptomlarını iyileştirmeye ve baş ağrısı sıklığını azaltmaya nasıl yardımcı olabileceğini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu sonucuna varmıştır. 3. Kabızlığı Gidermeye Yardımcı Olabilir Kabızlık, seyrek bağırsak hareketleri ve dışkılama zorluğu ile karakterize yaygın bir sorundur. Sıvı alımını artırmak genellikle tedavi protokolünün bir parçası olarak önerilir ve bunu destekleyen bazı kanıtlar vardır. Düşük su tüketimi, hem genç hem de yaşlı bireylerde kabızlık için bir risk faktörü gibi görünmektedir. Sıvı alımını artırmak kabızlığı azaltmaya yardımcı olabilir. Maden suyu, kabızlığı olanlar için özellikle faydalı bir içecek olabilir. Çalışmalar, magnezyum ve sodyum açısından zengin olan maden suyunun kabızlığı olan kişilerde bağırsak hareketi sıklığını ve kıvamını iyileştirdiğini göstermiştir. 4. Böbrek Taşlarının Tedavisine Yardımcı Olabilir Daha önce böbrek taşı geçirmiş kişilerde su alımının tekrarlamayı önlemeye yardımcı olabileceğine dair sınırlı da olsa kanıtlar vardır. Daha fazla sıvı alımı böbreklerden geçen idrar hacmini artırır. Bu, minerallerin konsantrasyonunu seyreltir, böylece kristalleşme ve küme oluşturma olasılıkları daha düşüktür. Su ayrıca taşların ilk oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir, ancak bunu doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 5. Alkolün Etkilerini En Aza İndirir Alkol içtikten sonra yaşanan hoş olmayan semptomların hafifletilmesinde su, oldukça etkilidir. Alkol bir diüretiktir, bu nedenle aldığınızdan daha fazla su kaybetmenize neden olur. Akşamdan kalmalığın ana nedeni susuzluk olmasa da, susuzluk, yorgunluk, baş ağrısı ve ağız kuruluğu gibi semptomlara neden olabilir. Akşamdan kalmalığı azaltmanın iyi yolları, içecekler arasında bir bardak su içmek ve yatmadan önce en az bir büyük bardak su içmektir. 6. Kilo Vermeye Yardımcı Olabilir Bol su içmek kilo vermenize yardımcı olabilir. Bunun nedeni suyun tokluk hissini artırabilmesi ve metabolizma hızınızı yükseltebilmesidir. Bazı kanıtlar, su alımını artırmanın metabolizmanızı hafifçe artırarak kilo kaybını destekleyebileceğini ve günlük olarak yaktığınız kalori miktarını artırabileceğini göstermektedir. Fazla kilolu 50 genç kadın üzerinde yapılan 2013 tarihli bir çalışma, 8 hafta boyunca yemeklerden önce günde 3 kez ek 500 ml su içmenin, çalışma öncesi ölçümlerine kıyasla vücut ağırlığında ve vücut yağında önemli azalmalara yol açtığını göstermiştir. Zamanlama da önemlidir. Yemeklerden yarım saat önce su içmek en etkili yöntemdir. Kendinizi daha tok hissetmenizi sağlayarak daha az kalori almanızı sağlayabilir. Bir çalışmada, yemeklerden önce 0,5 litre su içen diyet yapanlar, yemeklerden önce su içmeyen diyet yapanlara göre 12 haftalık bir süre içinde %44 daha fazla kilo verdiler. 7. Fiziksel Performansın Yükselmesine Yardımcı Olur Vücudunuzdaki su miktarının sadece %2'sini kaybetseniz dahi dehidrasyonun fark edilir bir etkisi olabilir. Ancak sporcuların ter yoluyla su ağırlıklarının %6-10'unu kaybetmesi nadir değildir. Bu durum, vücut sıcaklığının değişmesine, motivasyonun azalmasına ve yorgunluğun artmasına yol açarken; egzersizi hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok daha zor hale getirir. Kaslarımızın yaklaşık %80'inin su olduğunu düşündüğünüzde tüm bu gerçekler şaşırtıcı gelmeyecektir. Yoğun egzersiz yapıyorsanız ve terleme eğiliminiz varsa, susuz kalmamak performansınızı maksimize etmenize yardımcı olabilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27

  • İlkbaharın Getirdikleri: Kedilerde Mevsimsel Değişiklikler

    Mevsimlerin değişmesi, özellikle de kıştan ilkbahara geçilmesi insanlar için heyecan verici olabilir. Sıcaktan soğuğa veya ıslaktan kuruya geçiş, gardıropta değişiklik veya klima veya ısıtıcı kullanımı gibi ayarlamalar gerektirebileceği gibi ruh halimizi, genel tavırlarımızı hatta standart bir günden beklentilerimizi de etkileyebilir. İnsanların mevsimsel değişikliklerin farkında olduğu gibi, kediler ve köpeklerinde de bu değişikliklerin farkındadır ve insanlar gibi onlar da bazı değişiklikler yapmak isteyeceklerdir. Peki mevsim değişikliklerinde kedilerimizdeki hangi değişiklikler normaldir? Hangi değişiklikler endişe yaratmalıdır? Ve hangi değişiklikler gözlem altında tutulmalıdır? A. Davranışsal Değişiklikler Kedilerde, mevsim değişikliklerinin bir sonucu olarak ani davranış değişiklikleri de fark edebilirsiniz. Mevsim geçişinin yaklaştığını gösterebilecek bu tür ani değişiklikler şunlardır: Genellikle sakin bir kedinin aniden sinirlenmesi Normalde tercih etmedikleri yerlerde uzun süre yatması Normalden daha fazla içeride veya dışarıda kalmayı tercih etmek Ani enerji patlamaları veya düşüşleri Tüm kedilerin aynı olmadığını unutmayın. Kedinizin tepkisi, sosyal medyada karşınıza çıkan bir diğer kedinin tepkisinden farklı olabilir. Özetle: Kedi ebeveynleri olarak kedinizi tanımanız önemlidir; davranışlarında neyin normal neyin sıra dışı olduğunu not edin. Bu, kedinizin yıl boyunca bu değişiklikler sırasında neye ihtiyaç duyduğunu belirlemenize yardımcı olabilir. Mevsimsel Duygusal Bozukluk Kış aylarında sıcaklıkların düşmesinin yanı sıra, geceler uzadıkça günler de kısalır. Bu ani günlük değişim insanların ruh sağlığını etkileyebilir ve bu da mevsimsel duygusal bozukluk olarak bilinen bir duruma yol açabilir. İnsanlar için genellikle sonbahar ve kış aylarında görünen mevsimsel duygusal bozukluk kedilerde bahar aylarında  da görülebilmektedir. Kediler, havaların ısınmaya başlaması ile birlikte çimlerde uzanmak, ağaçlara tırmanmak, koşmak ve avlanmak ister. Bunu yapamamaları ise strese neden olabilir. Bu durumda onları kucağımıza alıp veya tasma takıp dışarıya çıkarma girişimimizin ise onu daha büyük bir stresin içine attığını görürüz. Ancak eve döndüğümüzde dışarıda olmayı istemeye devam ettiklerini fark ederiz. Bunun nedeni; artık onlar için ne yazık ki güvenli olmayan sokaklardan kurtardığımız kedilerimizin, sokakları species memory denilen "tür hafızası" ile hatırlamalarıdır. Kedilerde mevsimsel duyusal bozukluk belirtileri genelde aşağıdaki gibidir: Enerji eksikliği ve aşırı yorgunluk Yorgunlukta ani değişiklikler Uzak davranış Gece huzursuzluğu Aşırı sinirlilik Çözüm: İlkbaharın gelişiyle onu, kedi filesi ile güvenli hale getirdiğini balkonunuza çıkarabilir, Kedi oltası, bir ipin ucuna bağlayacağınız eski bir çorap gibi av simülasyonları ile oynatabilirsiniz. 2.İştahta Değişiklik Mevsim geçişlerinde kedinizin yeme alışkanlıklarında da değişiklikler fark edebilirsiniz. Kediler sonbahar ve kış gibi daha soğuk mevsimlerde daha fazla yeme eğilimindedir. Kedinizin yazdan sonbahara geçişte iştahının arttığını veya kıştan ilkbahara geçişte iştahının azaldığını fark edebilirsiniz. Bu onların soğuk havalardan korunmak için yeterli enerji alımı ve yap katmanı oluşturmaları, sıcak havalardan korunmak için ise vücutlarını hafifletmeleri için yaptıkları bir değişikliktir. Dönemsel olarak gerçekleşen bu durumlara direnmesi için yemeğini sınırlamak ya da yemeye zorlamak stres yaşamasına neden olacaktır. Elebette tehlike sınırlarını görebilecek kadar gözlem altında tutunuz ancak ona ve kendisine dair içgüdülerine de güveniniz. Çözüm: Bu süreçte onu doğal içeriklere sahip vitamin ve minerallerle destekleyebilirsiniz. B. Fiziksel Değişiklikler Kediler, mevsim geçişlerinde davranışsal değişikliklerin yanı sıra fiziksel değişiklikler de yaşarlar. Tıpkı vahşi doğadaki kedi ataları gibi, kediler de çok yönlüdür ve çevrelerindeki değişikliklere uyum sağlayabilirler. En dikkat çekeni, kedilerin vücut sıcaklığını korumak için sıcaklığa göre ayarlanan tüylerindeki değişikliklerdir. 1.Tüy Yapısındaki Değişiklikler Kediler kürklerini yılda yaklaşık iki kez değiştirirler. Kediler yeni yapıdaki tüylerine yer açmak için eski tüylerini dökerler, bu değişim mevsim geçişlerinde sıcaklık değişimlerinden kaynaklanır. Yazdan sonbahara geçiş sırasında, soğuk aylarda kendilerine sıcaklık veren kalın tüyler e yer açmak için tüy dökerler. Buna karşılık, bu kalın tüyler, yılın daha sıcak aylarına hazırlık olarak kıştan ilkbahara geçiş sırasında ince yaz tüyleri ne yer açmak için dökülür. Kediler bağımsız varlıklar olduklarından, genellikle tüy dökme işini kendileri hallederler. Ancak kedi ebeveynleri olarak, güzel ve sağlıklı bir tüy için ve yeni tüylerinin büyümesini kolaylaştırmak için tüy dökme süreci boyunca nazikçe fırçalamamız ve yeni tüyleri desteklememiz önerilir. Bu aynı zamanda kediniz için bir bağ kurma aktivitesi olarak da hizmet edebilir ve bundan keyif alabilir! Çözüm: Değişim sürecini desteklemek için koparmayan, hassas fırçalarla nazikçe taramak, Yeni tüylerin yapısını desteklemek için destekleyici doğal ürünler kullanmak 2.Kaşıntılı Cilt ve Kepek Hava yapısındaki değişim ve ortamdaki nem oranındaki değişiklikler ile baharda artan ev temizliği sıklığı ile deterjan maruziyetindeki artış gibi nedenlerle kediniz deri tahrişlerine de maruz kalabilir, bu durum kedinizde rahatsızlık yaratabilir ve hatta kedinizin tüy dökme sürecini etkileyebilir. Çözüm: Bol su içmeye teşvik etmek için evin farklı yerlerinde, günde birkaç defa değiştirilen temiz su bulundurmak. Sağlıklı yağlar ve sağlıklı beslenme ile desteklemek Sormak istediğiniz her soru, yardımcı olabileceğimiz her konu için her zaman olduğu gibi, daima buradayız. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Yumurta Kabuğu

    Evet, yumurta kabuğu. Yumurta kabuğunu tüketmek çok tuhaf görünüyor olabilir ancak sağlık açısından dikkate alınması gereken çok sayıda faydası vardır. Elbette kabuk halinde tüketilemeyeceği oldukça açık. Bu nedenle tıpkı Pitho Spirulina'da yaptığımız gibi, diğer gıdalarla birlikte toz halinde tüketmemiz gerekiyor. Bu yazımızda size yumurta kabuğunun hem sizin hem de hayatınızdaki patili bireyler için yararlarından bahsederken, piyasada satılan yumurta kabuğu tozlarını almak istemeyenler için çok pratik tarifini de veriyor olacağız. Verdiğimiz bilgilerin kaynaklarına sayfa sonunda yer alan listeye tıklayıp ulaşabilirsiniz. Yumurta Kabuğu ve Yumurta Kabuğu Tozu Yumurta Kabuğu Tozunun Besin Değerleri Yumurta kabuğunun kabaca %40'ı kalsiyumdur. Her gramı 381-401 mg kalsiyum sağlar. Yarım yumurta kabuğu, yetişkinlerin 1000 mg olan günlük ihtiyacını karşılamaya yetecek kadar kalsiyum sağlayabilir. İzole edilmiş hücreler üzerinde yapılan bir araştırma, saf kalsiyum karbonatla karşılaştırıldığında yumurta kabuğu tozunun k alsiyum emiliminin %64'e kadar daha fazla olduğunu buldu. Araştırmacılara göre bu etkinin nedeni ise yumurta kabuklarındaki protein yapısı. Yumurta kabukları kalsiyum ve proteinin yanı sıra stronsiyum , florür , magnezyum ve selenyum gibi az miktarda başka mineraller de içerir. Tıpkı kalsiyum gibi bu mineraller de kemik sağlığında rol oynamaktadır. Yapılan çalışmalar yumurta kabuğu tozundaki kalsiyumun daha iyi emilebileceğini göstermektedir. Yumurta kabuğu tozu, kalsiyum karbonat takviyelerinden %64'e kadar daha etkilidir. Yumurta Kabuğu Tozunun İnsanlara Faydaları Yumurta Kabuğu Tozunun Osteoporoz Riskini Azaltması Osteoporoz, zayıf kemikler ve artan kemik kırığı riski ile karakterize bir sağlık durumudur. Yaşlılık, osteoporoz için en güçlü risk faktörlerinden biridir, ancak yetersiz kalsiyum alımı da zamanla kemik kaybına ve osteoporoza katkıda bulunabilir. Günlük beslenmenizde kalsiyum eksikse, takviye almak günlük gereksinimlerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir. Yumurta kabuğu tozu hem kolay hem de ucuz bir seçenektir. Osteoporozu olan menopoz sonrası kadınlarda yapılan bir araştırma, yumurta kabuğu tozunun D3 vitamini ve magnezyumla birlikte alınmasının, kemik mineral yoğunluğunu artırarak kemikleri önemli ölçüde güçlendirdiğini buldu. Kalsiyum ve D Vitamini Yumurta kabuğu tozu, osteoporoz riskini azaltmada saflaştırılmış kalsiyum karbonattan daha etkili olabilir. Hollandalı menopoz sonrası kadınlarda yapılan bir araştırma, yumurta kabuğu tozunun, plaseboya kıyasla boyundaki kemik mineral yoğunluğunu arttırdığını buldu. Buna karşılık, saflaştırılmış kalsiyum karbonat bunu fark yaratabilecek ölçüde iyileştirmekte yetersiz kaldı. Yumurta Kabuğu Zarının Eklem Sağlığına Faydası Yumurta kabuğu zarı, yumurta kabuğu ile yumurta akı arasında bulunur. Haşlanmış bir yumurtayı soyduğunuzda kolaylıkla görülebilir. Teknik olarak yumurta kabuğunun bir parçası olmasa da genellikle ona yapışıktır. Evde yumurta kabuğu tozu yaparken zarını çıkarmanıza gerek yoktur. Yumurta kabuğu zarı esas olarak kolajen formundaki proteinden oluşur. Aynı zamanda az miktarda kondroitin sülfat, glukozamin ve diğer besin maddelerini de içerir. Yumurta kabuğu zarındaki bu yararlı bileşiklerin eser miktarlarının sağlığınız üzerinde önemli bir etkisi olması muhtemel değildir. Bununla birlikte, bazı çalışmalar yumurta kabuğu zarı takviyelerinin düzenli olarak alınmasının eklemlerinize fayda sağlayabileceğini göstermektedir. Potansiyel etkililiğini doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Yumurta kabuğu tozunu günde kaç gram tüketmeliyiz? Günde 2,5 gram yarım silme tatlı kaşığı yumurta kabuğu tozu tüketmeniz yeterlidir. Yumurta Kabuğu Tozu Neyle ve Nasıl Tüketilebilir? Yumurta kabuğu tozunu makarna sosunuza (piştikten sonra), peynirli soslarınıza ekleyebilir yoğurdunuza akrıştırabilirsiniz. Yumurta Kabuğu Tozunun Patili Bireylere Faydaları Kalsiyum bizler için olduğu gibi kediler ve köpekler için de en kritik besinlerden biridir. Kemik sağlığı, kas hareketi ve kanın pıhtılaşmasında önemli bir rol oynar. Yumurta kabukları, çok fazla ekstra maliyet olmadan kedinizin ve köpeğinizin diyetine daha fazla kalsiyum ve mineral eklemenin kolay bir yoludur. Eğer hayatınızdaki patili birey henüz gençse, senior patili bireylerin ebeveynlerinin aksine, bu faydaları size "taurin"in ya da "antioksidanlar"ın yararları kadar önemli görünmeyebilir. Ancak hem büyüme hem de gelişme dönemind ekemiklere yapılan bu -o dönem için gerekli gibi durmayan- yatırım ileri yaşlar için önemli bir dönüş getirecektir. Köpekler ve Kediler için Yumurta Kabuğu Kediler günde kaç gram yumurta kabuğu tozu tüketmeli? Kedilerin günde 1/4 çay kaşığı yani yaklaşık 1 gram yumurta kabuğu tozu tüketmeleri yeterlidir. Köpekler günde kaç gram yumurta kabuğu tozu tüketmeli? Köpeklerin günde 3/4 çay kaşığı ya da yarım silme tatlı kaşığından kaşığından daha az yani 2 gram kadar yumurta kabuğu tozu tüketmeleri yeterlidir. Yumurta Kabuğu Tozunun Riskleri Doğru şekilde hazırlandığında yumurta kabuğu tozunun güvenli olduğu kabul edilir. Aklınızda bulundurmanız gereken sadece birkaç şey var. Öncelikle, boğazınıza ve yemek borunuza zarar verebileceği için büyük yumurta kabuğu parçalarını yutmaya çalışmayın. Bir sonraki bölümde yumurta kabuğu tozu tarifini vermekteyiz. İkincisi, yumurta kabukları Salmonella enteritidis gibi bakterilerle kirlenmiş olabilir. Gıda zehirlenmesi riskini önlemek için yumurta kabuğunu yemeden önce mutlaka tarifte de belirtteğimiz gibi fırınlayın. Son olarak, doğal kalsiyum takviyeleri kurşun, alüminyum, kadmiyum ve cıva gibi nispeten yüksek miktarlarda toksik metaller içerebilir. Ancak yumurta kabuklarındaki bu toksik elementlerin miktarı, istiridye kabuğu gibi diğer doğal kalsiyum kaynaklarına göre daha düşük olma eğilimindedir ve genellikle endişe verici değildir. Yine de ne yazık ki günümüzde hemen her gıdadaki risklere karşı yapmamız gerektiği gibi hayatınıza güvenilir antioksidanları almayı ve günlük rutinimize dahil etmeyi ihmal etmeyin. Yaralanma veya enfeksiyon riskini önlemek için yumurta kabukları fırınlanmalı ve öğütülmelidir. Evde Yumurta Kabuğu Tozu Yapımı Evde yumurta kabuğu tozu tarifimiz "Tarifler" bölümünde. Ulaşmak için bu cümleye tıklayın. Kaynaklar Besin Değerleri Besin Değerleri 2 Mineral ve Aminoasit Mineral ve Aminoasit 2 Mineral ve Amonasit 3 Mineral ve Aminoasit 4 Mineral ve Aminoasit 5 Mineral ve Aminoasit 6 Mineral ve Aminoasit 7 Osteoporoz Osteoporoz 2 Eklem Sağlığı Eklem Sağlığı 2 Eklem Sağlığı 3 Eklem Sağlığı 4 Riskler Riskler 2 Riskler 3 Riskler 4 Riskler 5

  • İç Parazit Konusunda Yapılabilecek En Kötü Hata

    "Köpekler ve kedilerde iç parazitin önlenmesine ilişkin bazı önerilere katılmıyorum. İç parazit ilacı üreticilerinin tavsiyelerine uyarsanız, evcil hayvanınızı aslında hiçbir şeyi engellemeyen, sağlığa zarar veren kimyasallarla zehirleme riskiyle karşı karşıya kalırsınız." Dr. Karen Baker İç parazit ilaç üreticileri her yerde, her köpek ve kediye yıl boyunca önleyici ilaçlar (yan etkileri olan kimyasal böcek ilaçları) verilmesini tavsiye ediyor. Ancak bu konuda kaynağını tarafsızca, bilimden alan öneriler de mevcut. İç parazit ilacı üreticileri ve bazı geleneksel veteriner hekimler, nerede yaşarsanız yaşayın veya hayatınızdaki patili bireyin bireysel maruz kalma riski ne olursa olsun , en az üç ayda bir defa parazit ilacı uygulanmasını önerir. "Bana göre bu akıllıca veya mantıklı bir yaklaşım değil; çünkü yaşadığınız yer evcil hayvanınızın riskini değerlendirmede en önemli husustur. Her yerde, her evcil hayvana düzenli aralıklarla kimyasal böcek ilacı verilmesi fikrine kesinlikle katılmıyorum." diyor Dr. Karen Baker. Çünkü hiçbir ilaç tamamen zararsız değildir. İç parazit ve kalp kurdu önleyicileri, patili bireylerin sağlığına zarar verebilecek kısa ve uzun vadeli yan etkilere sahip olma potansiyeline sahip kimyasal böcek öldürücülerdir. Bu böcek öldürücülerin toksisite sine ilişkin endişelere ek olarak, parazitlerin bunlara karşı dirençli hale geldiği ne dair kanıtlar da var. Özetle: Sorun: Parazitlerin önlenmesine ilişkin geleneksel tavsiyelerdeki sorun , enfeksiyon olasılığına ve bir hayvanın yaşamının hemen hemen her ayında bir kimyasalın uygulanmasının risk/yarar dengesine odaklanmak yerine, odak noktasının bir hastalığın korkutucu doğası olmasıdır. Asıl nokta: Parazit önleyicilerin kimyasal böcek öldürücüler olduğunu anlamak önemlidir. Ek: Toksisiteleriyle ilgili endişelere ek olarak, bu ilaçlara olan direncin arttığına dair kanıtlar da var; bu direnç tipik olarak belirli ilaç sınıflarının aşırı kullanımının doğal bir sonucudur. Gerçek: Companion Animal Parasite Council tarafından yayınlanan 2023 iç parazit yaygınlık haritasına göre , ABD'deki kedi ve köpeklerin sadece %1,52 'sinin iç parazit testi pozitif çıktı. Yol: İç parazitlerden uzak tutacak en önemli önlem sağlıklı beslenme ve güçlü bağışıklık sistemidir. Ek: Alanında uzmani güvenilir veteriner hekiminiz tarafından, bulunduğunuz bölge ya da hayatınızdaki patili bireyin yaşam standartları nedeniyle büyük risk altında olduğu belirtiliyorsa uygulamadan sonraki bir hafta boyunca karaciğeri için detoks uygulamayı unutmayınız. Uyarı: Kedinize veya köpeğinize aynı hafta içinde hem iç hem dış parazit ürünü vermekten kaçınınız. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerin Acı Çektiği Nasıl Anlaşılır? Kedilerde Ağrıyı Tespit Etme Yöntemi Olarak FGS

    Kedilerin acı eşiğinin yüksek olması, ilk bakışta iyi bir özellik gibi görünse de, yeteri kadar uzun bir süredir kedi ebeveyni olan herksin bildiği gibi büyük bir kabustur. Hastalıklarına müdahale etmeyi geciktiren bu yapıları sebebiyle erken müdahalenin imkansızlaşır, tedavilerine ise genellikle iyileşme şansının oldukça azaldığı dönemlerde başlanır. Tam da bu nedenle Montreal Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, veteriner hekimler tarafından bir kedinin yaşayabileceği ağrı seviyesini belirlemesinde kullanması adına FGS'yi (FELINE GRIMACE SCALE) geliştirdiler. FGS, kedilerin hissettikleri ağrının, yüz ifadelerindeki değişikliklere dayalı olarak değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bu yazımızda, FGS'ye göre kedilerin acı çektiği nasıl anlaşılır sorusunu görsellerle yanıtlıyor olacağız. FGS Nedir? Ağrıyı tedavi etmek için öncelikle onu tanıyabilmek gerekir. Memelilerde ağrının değerlendirilmesi, yüz ifadelerindeki değişiklikler de dahil olmak üzere ağrı kaynaklı davranış değişikliklerinin belirlenmesine dayanır. Grimace ölçekleri, yüz ifadelerindeki değişikliklere dayanarak hayvanlarda ağrıyı değerlendirmek için kullanılan araçlardır ve farklı türlerde geliştirilmiştir. Feline Grimace Ölçeği (FGS) (© Université de Montréal 2019) de kedilerde ağrı değerlendirmesine yardımcı olabilecek geçerli, hızlı, güvenilir ve kullanımı kolay bir araçtır. Feline Grimace Ölçeği puanlarına dayanarak, veteriner hekimlerin ağrı yönetiminde klinik kararlarına yardımcı olmak için analjeziklerin (yani ağrı kesicilerin) uygulanmasının gerekli olup olmadığını bilmek ya da bir sorun olduğunu tespit ederek buna dair muayene ve testlere başlama kararı vermek mümkündür. FGS Ölçeği Kullanımı Kedilerin acı çekip çekmediğini, ağrısı olup olmadığını anlamak için kullanılan FGS'de 5 evre bulunur, Her evredeki ifadeler 0 ile 2 arasında derecelendirilir: 0 = ağrı yok 1 = orta düzeyde veya az ağrı 2 = belirgin ağrı Toplam 4'ün üzerinde puan alınması durumunda kedinin çektiği acıya, güvenilir ve alanında uzman bir hekimce, ağrı kesici ile müdahale edilmesi ve sebebinin acilen bulunması gerekir. Kedilerin Acı Çektiğini Anlamamızı Sağlayan İfadeleri FGS Ölçekleri Ağız Bıyıklar Yüz Pozisyonu Kulaklar Gözler Düzenli takip yapılabilmesi adına geliştirilen uygulamayı da indirebilirsiniz. Daima huzur ve özgüvenle baktıkları ve daima iyi insanlarla karşılaştıkları uzun bir ömür dileğiyle. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerde ve Köpeklerde Tüy Dökülmesi

    Hayatınızdaki patili bireyin tüylerinin, evinizin zemininde Western filmlerindeki çalılar gibi yuvarlandığına şahit oldunuz mu? Eğer olduysanız neden bu kadar çok tüy döktüğünü, hangi noktaya kadar normal olduğunu merak edebilirsiniz. Gelin, kedilerde ve köpeklerde tüy dökülmesi nedenlerine daha yakından bakalım. Kedilerde ve Köpeklerde Tüy Dökülmesi Nedenleri: 1. Onlar için Sağlıklı Olması: Kedi ve köpeklerin tüy dökmesinin en temel sebebi, tüy dökmenin onlar için sağlıklı olmasıdır. Tüy dökme, tüylü hayvanlar için hayatın olağan bir parçasıdır ve boşa harcanan bir çaba değildir. Tüy dökülmesi, ölü tüylerin atılmasına ve ciltteki doğal yağların salınmasına yardımcı olur. Ölü tüyler çıkarılmazsa cilt tahrişine neden olabilir. Tam da bu nedenle, tüy dökülmesinin olası diğer nedenlerini tespit edip olabilidğince doğal yöntemlerle engellemek yerine , kimyasal ürünlerle tüy dökülmesini durdurmak uzun hatta kısa vadede dahi birçok sağlık sorununa neden olacaktır . 2. Mevsim Geçişleri: New York, Huntington Station'daki Island Veterinary Group'un kurucu ortağı Veteriner Hekim Angela N. Martin , WordsSideKick.com'a verdiği demeçte kedi ve köpeklerin vücut sıcaklıklarını kontrol etmelerine yardımcı olmak için yılda yaklaşık iki defa mevsimsel olarak ölü derilerini attıklarını ve/veya yoğun tüy dökmesi yaşadıklarını belirtti. Bu dökülme ilkbahar ve sonbaharda yaşanmaktadır. İkbaharda tüy dökmek, patili bireylerin ağır kışlık kıyafetlerini üstlerinden çıkarmalarına yardımcı olurken, sonbaharda tüy dökmek ise kışlık kıyafetlerini giyebilmek için hazırlanmalarına yardımcıdır. Veteriner Hekim Dr. Sam Gilbert, mevsim geçişlerinde yaşanan tüy dökme döngüsünün, bir evcil hayvanın içeride ve dışarıda geçirdiği süreye bağlı olarak değişebileceğini belirtmektedir. Evde yaşayan patili bireyler , yapay aydınlatmanın yanı sıra yazın klimaya, kışın ısıtmaya maruz kalır. Bu durum biyolojik saatlerini karıştırabilir, ilkbahar ve sonbaharda fazla dökülmesindense yıl boyunca nispeten sabit tüy dökülmesine ve ev sıcakken daha fazla, serinken daha az tüy dökülmesine neden olabilir. 3. Stres: Stresin tüy dökülmesine olan etkisinin maksimum ve en göze çarpan formunu veteriner hekim ziyaretlerinizde görmüş olmanız muhtemeldir. Bunun nedeni stresli zamanlarda kasların gerilmesi ve telojen tüyler olarak adlandırılan dinlenme evresindeki tüy köklerinin salınmasıdır. Bu durum, stres durumunda, stresin seviyesine göre artan ya da azalan tüy dökümüne neden olur. Stresin belirtilerine, nedenlerine ve çözümlerine bu cümeye tıklayarak ulaşabilirsiniz. 4. Bağışıklık Tepkisi Düşüklüğü: Kedi ve Köpeklerde Bağışıklık Neden Düşer? Besin eksikliği sorunları, stres, uyku düzeni bozuklukları ve kalıtsal faktörler patili bireylerde bağışıklık tepkisinin düşmesine neden olabilir. Kedi ve Köpeklerde Bağışıklık Düşüklüğü Belirtileri? Tekrarlayan enfeksiyonlara eğilimli ve geleneksel antibiyotik tedavilerine başarısız yanıt İştahsızlık Çeşitli cilt enfeksiyonlarına yatkınlık Yavru ise yavaş büyüme Aşı sonrası hastalıklar ya da normalden uzun süren toparlanma Enfeksiyonlarla ilgili diğer semptomlar hayatınızdaki patili bireyin bağışıklık tepkisinin düşük olduğunu gösterebilir. Kaliteli ve Pahalı Mama Kullanırsam Besin Eksikliği Yaşamaz Mı? En pahalı ya da en kaliteli içeriğe sahip olduğu belirtilen kuru mamayı almanız, ne yazık ki beslenme kaynaklı sorun yaşamayacağı anlamına gelmez. Bunun birçok nedeni vardır. Başlıca nedenleri nden bahsetmek gerekirse: Kuru mamaların içeriğindeki ögelerin -en kaliteli ve üst sınıf içerikler kullanılsa dahi- büyük çoğunluğu, mamanın yapım sürecinin doğal gerçeği olan kurutma ve sıkıştırma evresindeki yüksek ısılı işlemler sırasında kaybolur. Bu kayıp her segmentteki ve fiyattaki kuru mamalar için ortaktır. Mamanın segmenti düştükçe, bu nedenle kaybedilenin yerine lezzet arttırıcılar ve sentetik besinlerin eklenme oranı yükselir. Bu süreçte de hayatınızdaki patili bireyin uzun vadeli sağlığına zarar verebilecek farklı türde akrilamid ve diğer kanserojenler oluşur. Ek olarak mamaların üretim ve stoklama süreçlerinin aşamalarına tamamen hakim olmamamız, her birinde raf ömrünü uzatmak için koruyucu kullanılması ve bu koruyucuların türü ile miktarı kritik derecede önemlidir. Kuru mamaların bir diğer dezavantajı ise düşük nem içeriğidir. Bu, özellikle su ihtiyacının büyük çoğunu gıdasından alma güdüsüne sahip kedilerin, mamalarından su almak yerine daha fazla su içmesi gerektiği anlamına gelir ama kediler su içmeye zaman ayırmaktan pek hoşlanmaz. Kuru mamalra dair ayrıntılı bilgiye bu cümleye tıklayarak ulaşabilirsiniz. 5. Endokrin Bozukluklar: Endokrin Bozukluk Nedir? İç salgı bezlerinden salgılanan ve kan yolu ile vücuda yayılarak ilgili organlarda etki gösteren hormonların eksik veya fazla olmasıdır. Bu eksiklik ya da fazlalığın miktarına göre çeşitli semptomlar görülebilir ya da hastalıklar oluşabilir. Endokrin bozuklukların başlıca belirtileri; Fazla tüy dökülmesi (fazla vurgusunun sebebi, ilk cümlelerimizde özellikle belirttiğimiz üzere kedi ve köpeklerde tüy dökülmesinin belirli seviyelere kadar normal ve sağlıklı olmasıdır) Ruh hali değişiklikleri Kilo durumu değişiklikleri (Endokrin hastalığı ya da kedi/köpek olması gibi değişkenlere göre hızlı kilo alımı ya da kaybı) Normalden fazla su içme Halsizlik belirtileri Enfeksiyona meyillilik İshal 6. Alerjiler: Kedi ve köpeklerde tüy dökülmesine; Kaşıntı, Koku, Cilt iltihabı, Ciltte kabuklanma, Ciltte koyulaşma veya Gastrointestinal belirtiler (Karın ağrısı, iştahsızlık ve/veya kusma, ishal) eşlik ettiğinde , ikincil cilt enfeksiyonları ile alerjilerden de şüphelenilir. Bu dökülmelerde yer yer tüysüz bölgeler oluşabilir. 7. Yaş: Kedi ve köpeklerin tüyleri; tüylerin büyüdüğü, dinlendiği ve tüy kökünün tüyü bırakıp büyüyecek tüye yer açtığı bir döngü içindedir. Yaşları ilerledikçe dinlenme süreci kısalabilir. İleri yaş, bağışıklık tepkisinin düşmesine neden olabilir. Yaşa bağlı ağrılar strese neden olabileceği gibi, karakterdeki öne çıkan unsurların yaşla birlikte sivrileşmesi nedeniyle de stresi artabilir.(Örneğin gençken gergin olan bir kedide yaş ilerledikçe gelişen anksiyete ya da gençken odak noktası olmayı seven oyuncu bir köpeğin yaşlandıkça artan talepkarlığı nedeniyle, rutini içinde dahi girdiği stres) Ayrıca kediler yaşlandıkça kendilerini daha az temizleme eğilimindedirler. Bu, daha fazla tüy dökülmesine veya tüylerinin matlaşmasına neden olabilir. 8. Genetik Yatkınlık: Uzun tüylü patili bireylerin daha fazla tüy dökmesi yaygın bir yanılgı dır. Evet, uzun tüylü kedilerden İran Kedileri, Ragdoll Kedileri ve Main Coon tüy dökmeye daha yatkındır ancak aynı zamanda, örneğin kısa tüylü olması isminde dahi yer alan American Short Hair fazla tüy dökmesiyle bilinir. Köpekler için de durum benzerdir. Tüy uzunluğu bir kriter değildir. L abrador Retriever, Newfoundlands ve Pekingese çok fazla tüy dökme eğilimindeyken, Dachshund, Kaniş ve Border Teriyer neredeyse hiç tüy dökmezler. Bir türün diğerinden daha fazla tüy dökmesinin, tüy uzunluğu ya da yapısına bağlı belirli bir nedeni yoktur. Bazı patili bireyler, yalnızca doğal genetik yapılarından dolayı fazla tüy dökerken bir diğeri daha az tüy dökebilir. 9. Parazitler: Mantar enfeksiyonları ve pireler, sorun çözülene kadar tüy dökülmesi başta olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabilir. Bu durum biz patili birey ebeveynleri için oldukça can sıkıcıdır. Çünkü hem parazit ilaçlarının ağır yan etkiler oluşturan toksik bir etken madde olan Izoksazolin ya da türevi olan Afoxolaner içermesi hem de FDA'nın sadece firma beyanında dayalı sistemi nedeniyle bu ürünleri onaylamış ve gelen tepkilerle kullanım sonuçlarını belirttiği açıklamalar yayınlamış ancak onayını kaldırmamış olması sorunu, "O zaman ne yapacağız?" sorusunu ortaya çıkardı. Konunun detaylarına bu cümeye tıklayarak ulaşabilirsiniz. Bu durumda ev yapımı bazı ürünler de kullanmak bir seçenek ancak yoğun dış parazitli ortamda bulunan patili bireyler için bu seçenek, uzun vadede etkili değil. Bu durumda ne yazık ki bu ürünleri kullanmak zorundayız. Ancak doğal antioksidanlarla hayatımızdaki patili bireyi destekleyi ve bu süreçte sürekli gözlem altında tutmayı ihmal etmememiz gerektiğini unutmamalıyız. 10. Hamilelik ve Emzirme: Hamilelik ve emzirme, patili bireylerde sağlıklı bir tüy için ihtiyaç duydukları vitamin ve mineralleri tüketebilir. Bu durum fazla tüy dökmeye yol açabilir. Bu dönemlerde ona özel bir beslenme planı uygulamak fayda sağlayacaktır. 11. Yeteri Kadar Taramamak: Hayatınızdaki patili bireyi taradığınızda fazla tüy dökülmesinin önemli bir miktarını tarak ile alabilirsiniz. Bunu cildine zarar vermeyecek şekilde uygulamak önemlidir. Aksi durumda daha fazla tüy dökülmesine neden olabilirsiniz. Tarama rutinini keyif aldığı bir alışkanlık haline getirmek, sizinle keyifli ve kaliteli zaman geçirmesini sağlayıp strese karşı da etkili olacaktır. Kedimi/Köpeğimi Tranmaya Nasıl Alıştırabilirim? Yavru patili birey i sevgi dolu bir ses tonuyla konuşarak tarayıp sonrasında sevdiği bir yiyecekle ödüllendirmek onun bu rutine hızlıca alışmasını sağlayacaktır. Yetişkin ve taranmayı sevmeyen patili bireyl erde ise; Önce elinizle -tırnaklarınızı da hafifçe kullanarak- severken sevgi dolu bir ses tonuyla konuşunuz. Ardından sevdiği bir yiyecekle ödüllendiriniz. Yarım saat kadar sonra aynı ses tonuyla ve aynı kelimeleri kullanarak onu seviniz. Ardından, sakladığınız tarağı çıkarıp o görmeden nazikçe taramaya başlayınız. Taradığınızı fark ettikten sonra ama henüz itiraz etmeden önce taramayı bırakıp sonrasında ödüllendirebilirsiniz. (Siz taramayı henüz bırakmadan itiraz ettiyse ödüllendirmeyin. Sadece taramayı bırakın.) Görmesiyle itirazı arasındaki süre yavaş yavaş uzayacak ve zamanla ortadan kalkacaktır. 12. Karaciğer Sorunları ve Toksinler: Karaciğer vücudu temizleyen ve arındıran bir detoks organıdır. Mamaların, aşıların, ilaçların, solunan havanın, kişisel bakım ve temizlik ürünleri gibi tüm dış toksinlerin vücuttan temizlenmesini sağlar. Vücuttaki toplam toksik yük miktarı arttıkça karaciğer zorlanmaya ve vücudu arındıramamaya başlar. Vücutta biriken toksinler ise, tıpkı insanlarda olduğu gibi, kendisini önce ciltte gösterir. Ciltteki sorunlar da tüy dökülmesine sebep olur. 13. Böbrekler ve Böbreküstü Bezleri: Böbreklerin birçok işlevi vardır. Başlıca görevleri kan dolaşımından atık ürünleri uzaklaştırmak, potasyum ve sodyum gibi bazı temel minerallerin seviyelerini düzenlemek, vücuttaki su miktarını korumak, çeşitli hormonları salgılamak ve idrar üretmektir. Böbrekler çeşitli işlevlerini yerine getirmek için büyük miktarda yedek kapasiteye sahiptir, bu nedenle herhangi bir klinik belirti görülmeden önce böbreklerin en az üçte ikisinin (%67 ila %70) işlevsiz olması gerekir. Birçok vakada, hastalık belirginleşmeden önce böbrek hasarı birkaç ay veya yıl (kronik) boyunca meydana gelmiştir. Mamalardaki koruyucu ve aromalar,  Su tüketiminin az olması, Yetersiz egzersiz ya da Genetik yatkınlıklar böbrek sorunlarına neden olabilir. Böbrek sorunları, kanda zararlı madde (toksin) oranını arttırdığında ise yine ilk belirtilerden birisi fazla tüy dökülmesi olmaktadır. 14. Kepek: Kepek, Cilt yağ dengesinin bozulması, Enfeksiyon, Yetersiz beslenme, Obezite, Yetersiz su alımı, Stres gibi nedenlerle oluşan bir deri problemidir. Kepek genellikle sırtın, kuyruk ile birleştiği bölgelerde beyaz pulların tüy üzerine çıkması ile görülür. Kaşıntıya ve tahrişe neden olan kepek aynı zamanda fazla tüy dökülmesinin bir diğer sebebidir. Unutmayın: Onları hayatımıza alırken vücutlarının tüylerle kaplı olduğunu biliyorduk. Eğer en başından hangi ırkın daha fazla hangi ırkın daha az tüy döktüğünü öğrenmeye çalışarak bir patili bireyi sahiplenecekseniz, henüz buna hazır olmadığınızı kabullenin. Tıpkı hangi ay doğan çocuğun daha az ağlayıp hangisinin daha fazla ağladığını araştırarak çocuk sahibi olmaya çalışıyorsak, buna henüz hazır olmadığımızı kabullenmizin gerekmesi gibi. Hazır olmamamız sorun değil. Hazır olmak zorunda değiliz. Ama en temel gerçekleri sebebiyle ondan uzaklaşmak yerine bunun altında yatan bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmak ve eğer öyleyse iyi olmasını sağlamak zorundayız. Tüylerinin dökülmesini -hayatımızdaki birçok diğer gerçek gibi- kabul etmek , vermiş olduğumuz ve sadece bizi etkilemeyen kararımızın arkasında durmak zorundayız. Ve eğer bize -büyük bir bölümünü sezmemizin mümkün olmadığı- derin bir bağ ile bağlanmış olan varlığı derinden sarsacak o kararı vermeyi aklımızdan geçirebiliyorsak , önce ona şefkat dolu ve ömrünün son gününe kadar sevgiyle eşlik etmeye hazır bir aile bulmamızın en önemli sorumluluğumuz olduğunu bilmek zorundayız . Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar https://www.zoetispetcare.com/blog/article/cat-shedding https://forvetargentina.com/wp-content/uploads/2021/03/Campbell-Small-Animal-Dermatology-Secrets.pdf https://www.msdvetmanual.com/endocrine-system/endocrine-system-introduction/endocrine-diseases-in-animals https://www.msdvetmanual.com/cat-owners/hormonal-disorders-of-cats/introduction-to-hormonal-disorders-of-cats https://www.msdvetmanual.com/dog-owners/hormonal-disorders-of-dogs/introduction-to-hormonal-disorders-of-dogs https://www.msdvetmanual.com/cat-owners/hormonal-disorders-of-cats/disorders-of-the-pituitary-gland-in-cats https://www.msdvetmanual.com/dog-owners/hormonal-disorders-of-dogs/disorders-of-the-pituitary-gland-in-dogs https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0377840118305285?via%3Dihub#bib0185 https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0377840118305285?via%3Dihub https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7128840/ https://www.msdvetmanual.com/cat-owners/digestive-disorders-of-cats/disorders-of-the-liver-and-gallbladder-in-cats#Infectious-Diseases-of-the-Liver_v3244337 https://www.petmd.com/cat/conditions/urinary/kidney-failure-in-cats https://thevillagevets.com/blog/6-causes-of-dog-shedding/ Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

bottom of page