top of page

Boş arama ile 74 sonuç bulundu

  • Vejetaryen Beslenme Süreci

    Bu yazımızda hem bir süreç olarak vejetaryen liğe dair temel merakları gideriyor hem de vegan olmak isteyen bireylerin geçtiği ya da geçebileceği evreler den bahsediyor olacağız. Vejetaryenlik , bir sebeple bitki bazlı beslenmeye karar veren bireylerin çeşitli evrelerden geçerek, belirledikleri noktaya ulaştıkları bir yaşam tarzıdır. Bu sebepler etik olabileceği gibi, çevresel ya da sağlık temelli de olabilir. Ortalama bir vejetaryen birey, sürece, -çoğu zaman bunu planlamaksızın- farkında olduğu gerçekler nedeniyle hayvan yemekten zevk almayarak ve bu tüketimi azaltarak başlar. Yıllar içinde hayvanları tüketmeyi yavaş yavaş sınırlar. Vegan - Vejetaryen Farkı Veganlık vejetaryenliğin nihai evresidir. Vejetaryenlik hayvanların yaşamlarına mal olan gıdaları, giyecekleri, kozmetik ürünlerini kullanmayı reddetmektir. Veganlık veya veganizm ise ek olarak tüm hayvansal ürünleri kullanmayı reddetmektir . Vejetaryen; et, kümes hayvanları veya balık gibi hiçbir hayvanı yemez. Vegan; süt ürünleri, yumurta ve hayvanlardan elde edilen diğer içerikleri tüketmekten de kaçınan en vejetaryendir. Vejetaryenler ve veganlar benzer nedenlerle hayvansal ürünleri tüketmekten kaçınabilirler ancak bunu çeşitli düzeylerde yaparlar. Vejetaryenlik Çeşitleri Vegan: Tüm hayvansal ve hayvansal kaynaklı ürünlerden kaçınan vejetaryenler Lakto-ovo vejetaryenler: Tüm hayvan etlerinden kaçınan ancak süt ürünler, yumurta ve bal tüketen vejetaryenler Lakto vejetaryenler: Hayvan eti ve yumurtadan kaçınan ancak süt ürünleri tüketen vejetaryenler Ovo vejetaryenler: Yumurta dışındaki tüm hayvansal ürünlerden kaçınan vejetaryenler Pesketaryen: Et veya kümes hayvanı eti yemeyen, ancak balık tüketen vejetaryenler Flexitarian: Yarı zamanlı vejetaryenlerdır. B itkisel gıdalara odaklanan bir beslenme şekilleri vardır ancak ayda birkaç gün hayvan yiyebilirler. Çeşitli vejetaryen türleri mevcuttur ve veganlar, vejetaryen spektrumun en katı ucunda yer alır. Farkındalık sonucu oluşan doğal süreç Flexitarianlıkla başlayıp Pesketaryenlikle devam etse de bazen doğrudan Lakto-ovo vejetaryenlikle de başlanabilir. Ancak henüz hazır değilseniz bu, vejetaryenlikten tamamen vazgeçmekle ya da belirsiz bir zamana ertelemekle de sonuçlanabilmektedir. Peskataryenler ve fleksitaryalılar hayvan eti yerler. Dolayısıyla teknik olarak vejetaryenlik tanımına girmeseler de vejetaryenliğin ilk evresinde oldukları kabul edilmelidir. Bazen bu evreden geçmek süreci tamamlayabilmek için gerekli olabilir. Vejetaryen Olma Sebepleri: 1. Çevre Bilinci: Vejetaryenliğin sebepleri arasında çevre bilinci yer almaktadır. Birçok doğa hakları savunucusu, dünya kaynakları üzerindeki etkisinin azalması ve iklim değişikliğine karşı sağladığı faydalar nedeniyle vegan beslenmeyi benimsemektedir. 2. Sağlık Gereksinimleri: Başta vegan beslenme olmak üzere iyi planlanmış vejetaryen beslenme şekillerinin sağlığa olan yararları nı kanıtlayan onlarca çalışma bulunmaktadır. Çeşitli çalışmalar vegan diyetlerinin daha fazla lif, antioksidan ve faydalı bitki bileşikleri sağlama eğiliminde olduğunu bildirmiştir. Ayrıca potasyum, magnezyum, folat ve A, C ve E vitaminleri açısından daha zengin görünmektedirler. 3. Hayvan Haklarına Bağlı Yaşam Tarzı: “Etik veganlar” olarak bilinen insanlar aynı zamanda sirklerden, hayvanat bahçelerinden, rodeolardan, at yarışlarından ve hayvanların eğlence amaçlı kullanıldığı diğer faaliyetlerden de uzak durma eğilimindedir. Birçok vejetaryen ipek, yün, deri veya süet içeren giyim ürünlerini satın almaktan kaçınmakta, hayvanlar üzerinde deney yapan şirketleri boykot etmekte ve yalnızca hayvansal yan ürünler içermeyen kozmetik ürünleri satın almaktadır. Kaynaklar 1 2 3 4 5 6 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Bir değişim Hikayesi

    Her birimiz kalbimizde yeni ve eşsiz bir kapının açılmasını sağlamış bir patili bireyle, hayatımızın bir noktasında tanışmışızdır. Bir yavru kedinin karnını okşamaktan   ya da bir yavru pandanın hapşırmasını  izlemekten aldığımız keyfin kaynağı kalbimizde açılmış o kapıdır. Bu nedenle insanların hemen hemen %75'inin kendisini "hayvansever" olarak tanımlıyor olması da şaşırtıcı gelmeyecektir. Yılda 47 kedi ve 47 köpeğin işkence çekerek yaşayıp işkence çekerek ölmesini, sadece yaşam tarzınızda küçük bir değişiklik yaparak engelleyebileceğinizi bilseniz ne yapardınız? Aslında, NPR'da yayınlanan Barbara J. King'in raporuna göre 1 kişinin vegan olması, fabrika çiftliği sisteminden yılda  ortalama 95 hayvanı kurtarıyor. İsteyeceğimiz son şey onlardan birinin acı çektiğini görmek, biliyoruz. Ancak ne yazık kapalı kapılar ardında aynı sinir sistemine ve aynı şefkatli yaşam bilincine sahip; -sadece kedinin köpekten farklı karakterde olması gibi, farklı kişisel özelliklerdeki- tavukları, inekleri, hindileri, keçileri ve koyunları akla gelebilecek en kötü istismar biçimlerine maruz bırakan dev bir et sektörü var. Harekete geçmenin en iyi yolu hayvanları tabağınızdan kaldırıp şefkatli, bitki bazlı alternatiflere geçmek. Peki göründüğü kadar zor mu? Vegan olmak niye bu kadar keskin, zor ve imkansız görünüyor? 1. Kendinizi Suçlamamanız Gereken Yerler Var Kişisel Öykü: "Evsiz hayvanları beslemeye 5-6 yaşlarındayken babama eşlik ederek başladım. 7 yaşına geldiğimde ilk köpeğimizi, 11 yaşımdayken ilk kedimizi sahiplendik. 15 yaşımdayken evimizde 1 köpek 8 kedi vardı. 18 yaşındayken, üniversite okuduğum şehirde kendi evime çıktım ve bireysel ilk kedim ile yaşamaya başladım. Şuan yanımda bu yazıyı yazmamı izleyen köpeğimi 21 yaşımdayken sahiplendim. Bu süre zarfında hatırlayamayacağım kadar çok evsiz köpeğin ve kedinin tedavisi, beslenmesi ve barınması için gönüllü oldum. Yaşıtlarıma kıyasla, hayvanlarla bu kadar fazla iç içe olduğum yaşamımın ilk 22 yılı boyunca vegan ya da vejetaryen olmayı aklımdan bile geçirmedim. Kendimi bu noktada suçlu hissetseydim aynı oranda savunmaya çalışırdım. "Protein almak için buna ihtiyacım var," diyebilirdim. "Onlar bizim onları yememiz için yaratıldı," diyebilirdim. Belki sadece "Beceremiyorum," der geçerdim ya da abartıp, "Onların canı yanmıyor ki," diyebilirdim. Her birinin aksini hem bilimsel hem dini yönden ispatladıklarında ise biraz had aşabilen bir karaktere bürünüp, "Çünkü onları tabakta seviyorum," diyebilirdim. Aslında sadece, o güne kadar öyle düşünmemiştim. Bu nedenle kendimi suçlayamam. Her birimizin kendi yaşamında içinden geçtiğimiz evreler var. Her birimiz farklı deneyimler sonucu farklı kazanımları karakterimize ekleyerek gelişiyoruz. Her birimiz ayrı bir konuda bir diğerine destek olduğunda önce toplum, sonra insanlık olarak gelişiyoruz. Yaşamımdaki evreler beni o noktaya 22 yılda getirdiği için 35 yılda getirenden iyi ya da 15 yılda getirenden kötü değilim. Çünkü gördüm ve değiştim. O zaman iyiyim ve iyilik de tek hedefim. Hedefimde ilerledim." 2. Acele Etmenize Gerek Yok: Kriter Sizsiniz Kişisel Öykü: "Yaptığım en büyük hata hemen vejetaryen olmaya çalışmaktı. Öğrenciydim, köpeğim ve kedimle yaşıyordum ama hemen vejetaryen beslenebileceğime inanıyordum. Hamburgerden, tantuniden, sucuktan hemen vazgeçmeliydim. Üstelik 2011 yılında verilmiş bu ani karar sırasında vegan ürünler yaygın da değildi. Yani bilinç altıma işlenen anıların hatırına şöyle güzel bir vegan sucuğun var olabileceğine dahi ihtimal vermezdim. Sonuç: Yapamadım. 1 yılı tamamlayamadan kendiimi ağlayarak tantuni sipariş ederken buldum. Stresli ve bilgiden yoksun kişisel gelişim mücadelem başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hani bir kitap okuyup hayatları değişmişti? Hani o belgeleri görmüşlerdi ve çizgiyi çekmişlerdi? Hani o videoları izledikten sonra ağızlarına et koyamamışlardı? Ben niye böyle olamamıştım? Çünkü benim bir şeylerden vazgeçmek için de bir şeylere başlamak için de hep zamana içselleştirmeye ihtiyacım oldu. Bu benim zayıf noktam değil. Bu "ben"im. Diğer tüm özelliklerimle "ben"im ve bu yönüme hitap ederek ilerlemeliydim. Sırf büyük bir sevgi ve şefkatle onlara empati duymanın tüm karakter silsilemi baştan sona değiştireceğini düşünmüş olmam bile büyük cesaretti. Kriter onlar olmamalıydı. Kriter "ben" olmalıydım. Ben şimdiye kadar nelerden vazgeçtim? Nasıl vazgeçtim? Bu soruların cevaplarını bulup kendi geçmiş referanslarımla, kendime göre, kendi yolumda ilerlemeliydim." 3. Avantajlarınızı Unutmayın Türkiye'de doğmuş büyümüş insanların en önemli avantajı zengin mutfak kültürü. Veganlık süreçlerinde kişileri en çok baskılayan, oturmuş damak zevkleridir. Bizlerin damak zevkine hitap eden onlarca sebze yemeği ve zeytinyağlı yemek olması bu konuda en büyük yardımcınız olacak. Bize anlatılan, uzmanlık gereken konuları dahi araştırabileceğimiz bir çağda yaşamanın avantajını küçümsemek haksızlık olur. Protein aslında nedir? Tüm esansiyel aminoasitler kolay ve sürdürülebilir bir menüyle nasıl hayatımıza dahil edilebilir? Vegan beslenmek gerçekten sağlıksız mı? Küçük bir makale araştırması yla yapılan tüm çalışmalara ulaşabilir, yapılan araştırmaları ilk elden okuyabilirsiniz. Sadece hayvanlara olan şefkatinizi değil, kendinize olan şefkatiniz i de kullanın. Meyveler, sebzeler, kuruyemişler ve baklagiller gibi bitki bazlı gıdalar, vücudumuzun gelişmesi için ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerle  doludur. Ayrıca kolesterol  içermezler, bu nedenle birçok doktor yüksek kolesterolle bağlantılı kalp krizi ve felç riskini azaltmak  için hamburger ve bifteği kesmeyi öneriyor. Araştırmalar, bitki temelli beslenmenin, kronik ağrının temel nedenlerinden biri olan iltihabı azaltabildiğini ve hatta tersine çevirebildiğini gösteriyor. Kişisel Öykü: "Aradan tam 5 yıl geçmişti. 5 yıl boyunca beraber et yediğim herkes, gerekirse defalarca, vegan olmaya çalışıp olamama anıma maruz kaldı ve 'ama bir gün olacağım,' derken ağzıma etleri tıkıştırmamı izledi. Yerimde sayıyor ve hayatın koşturması içinde yemeden yemeye hatırlıyor gibi görünüyordum. Ben bile öyle görüyordum. Ama son noktaya gelip geriye bakınca önce tüm halde önüme gelen balıkları yiyememeye başladığımı, sonra vücut bütünlüğü başı hariç bozulmamış olan tavuğu görürsem birkaç gün kokusuna bile tahammül edemediğimi , daha sonra tek tek uzuvlarını da belirgin oldukları sürece yiyemediğimi ve en sonunda küçük küçük parçalar halinde değilse hiçbir hayvanı yiyemediğimi hatırlıyorum. Bir gün, "Dünyada paneli balık, paneli tavuk, tantuni, portakallı somon, sucuk, peynir ve süt olmasaydı bu noktada hemen şimdi rahatlıkla vegan olabilirdim," desem de bir gün vegan, hiç olmazsa pesketaryen ya da mümkünse vejetaryen olduğumda proteinleri nasıl alabileceğime dair araşırmalar da yapıyordum. 28 yaşıma geldiğimde, balayıma gitmeden hemen önce balayı dönüşünde vejetaryen olmaya kararlıydım. Ama balayımdayken açık büfede ne varsa kendimi kısıtlamadan yiyerek bu iç çatışmama son darbeyi vuracaktım. Ama balayımdayken de yiyemedim. Tabağıma aldım, baktım, köşesinden bir parça kestim ama gözümün önüne gelen acıları silemedim. Tahminimden 10 gün kadar önce de olsa, işte olmuştu. Kendimi tutmuyordum. Sadece, istemiyordum. Ancak balık için aynı şey geçerli olmamıştı. Kendimi tutmam gerekiyordu. Ama kendini tutmak oruçtur, kendini tutmak etik duruş değildir. Etik duruşunuz kendinizi tutmanıza dayanıyorsa içselleşmemiştir. O zaman bekleyecektim. Farkındaydım ve hayatıma bedenimi dinleyerek ve farkında olmaktan vazgeçmeyerek, kendimi savunmayarak ama aynı zamanda suçlamayarak devam edecektim. Bir gün, bu sefer sadece 1 yıl kadar sonra, heyecanla beklediğim bir balık tabağımda öylece yatarken yiyemediğimi fark ettim. Gözümün önüne gelen acıları silemedim ve onu da yiyemedim. Bugün vejetaryenim. Henüz vegan değilim. Farkındayım, kendimi savunmuyorum, kendimi suçlamıyorum. Hepimizin hayatında -sadece eğitim ya da kariyere dair değil- karaktere dair de ulaşmak istediği hedefler olduğuna inanıyorum. Bulunduğum noktada vicdani olan hedefime çok yakın olduğumu biliyor ve yeni değişimime hazır olmayı bekliyorum." 4. En Başında Neden Bu Kararı Verdiğinizi Unutmayın En başından bu adımın atılmasının en yaygın nedeni etiktir. Hayvan haklarına, yaşam hakkına duyulan saygının bireysel yaşam içinde kabulünün yansımasıdır. Ancak siz çevre bilinci ya da bireysel olarak sadece sağlıklı yaşamak için de vejetaryenlik sürecine girmiş olabilirsiniz. Artık bunu bir vahşet olarak görüyor ve birkaç nesil sonra insanların nasıl olup da hayvanları yediğimize anlam veremeyeceğini biliyorsunuz. Buraya kadar elbette normal. Ancak köpeklerin yenmesine anlam veremeyen, bunu dehşetle karşılayan insanların nasıl olup da diğer türlerin yemesini normal karşılayıp bir de yediklerini anlayamadığınız noktaya geldiğinizde geçmişinize dönün. Sizin de bunu içselleştirdiğiniz bir an yaşandı. Sizin yaşamınız, sizin geçmişiniz, sizin deneyimlerinizin getirdiği bir an. Bunu henüz yaşamamış kişilere değil saldırganca yaklaşmak, onları anlayamadığınızı ifade etmek ya da anlamayacaklarını düşündüğünüz küçük imalar barındıran, "Kimseyi zorlayamam tabi ama," larla başlayan cümleler kurmak ya da izlemeye henüz hazır hissetmedikleri videolar izletmek; onların vejetaryen ya da vegan olmasını ve tahminen 95 hayvanı zulümden kurtamasını sağlamayacak. Aksine, güçlü bir vicdana ve -bu konuyu konuştuğunuza göre- derin bir hayvan sevgisi ve şefkate sahip bu insanlar, sırf suçlamalarınıza cevap verebilmek için, doğal ve anlaşılabilir bir şekilde, geçerli ve değiştirilmesi zor sebepler bulacaklar. Siz de bulurdunuz. Onların geçtiği yoldan, onların edindiği deneyimlerle geçseydiniz elbette siz de bulurdunuz. Kendinizden farklı bir türle dahi empati kurabildiğinizi unutmayın. Başlangıç noktanızı ve kendinizi unutmayın. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla huzurla ve güvenle...

  • Köpeklerde Botulizm

    Sağlıklı bir köpekte aniden gelişen felç belirtileri botulismusun habercisi olabilir. Botulizm Nedir? Botulizm, Clostridium Botulinum bakterisi tarafından üretilen bir madde olan botulinum toksininin alınmasından kaynaklanır. Köpeklerde botulizm vakalarının çoğu, ölü hayvanların veya kontamine çiğ etlerin tüketilmesinden kaynaklanır. Etin içinde/üzerinde büyüyen Clostridium botulinum, botulinum toksininin çevreye salınmasına neden olarak, toksinin kontamine eti yiyen köpekler tarafından yutulmasına olanak tanır. Köpekler kontamine et yediğinde toksin bağırsaklar tarafından emilir ve kan dolaşımına karışır. Botulinum toksini daha sonra vücudun her yerine taşınır ve burada sinir hücrelerine bağlanarak felce neden olur. Botulizm Genel Nedeni Nedir? Kış aylarında nispeten büyük bir sorun olmasa da, özellikle sıcak havalarda verilen çiğ hayvansal ürünler sadece yarım saat yenmediğinde dahi üzerinde oluşan toksinlerin salınmasına neden olur. Ette bariz bir bozulma görülmediğinden köpekler bu eti yiyebilir ve toksin bağırsaklar tarafından emilip kan dolaşımına karışır. Ayrıca 2007 Yılında FDA Augusta, GA'daki Castleberry's Food Company'nin bazı konserve köpek mamalarının botulinum toksini içerdiği konusunda uyardı ve dört çeşit mama toplatıldı. Köpeklerde Botulizmin En Yaygın Nedeni Çiğ Hayvansal Gıdalardır Botulizmin Klinik Belirtileri Nelerdir? Botulizmin klinik belirtileri tipik olarak kontamine etin tüketilmesinden saatler veya günler sonra ortaya çıkar, ancak başlangıç ​​altı güne kadar gecikebilir. Belirtiler, alınan toksin miktarına bağlı olarak değişir, ancak klinik belirtilerin daha erken başlaması tipik olarak daha ciddi hastalıkla ilişkilendirilir. Botulizm sıklıkla vücudu karakteristik bir şekilde etkiler. Çoğunlukla arka bacaklarda güçsüzlükle başlar ve 24 saat içinde bu güçsüzlük ön bacaklara, baş ve yüz kaslarına doğru ilerler. Özellikle evsiz köpeklerde görülen bu durum nedeniyle, bir gün önce tamamen sağlıklı olan bir köpeği bir gün sonra kıpırdayamaz ancak bilinci tamamen açık bir halde görebilirsiniz. Etkilenen köpekler zihinsel olarak normaldir. Acıyı hissedebilirler ve çevrelerinin farkındadırlar. Botulizmin kas hareketi üzerindeki etkileri yutma güçlüğüne, tükürük salgısının artmasına, kabızlığa ve göz iltihabına (gözyaşı üretiminin azalması ve göz kırpma yetersizliği nedeniyle) yol açabilir. Bazı durumlarda diyaframın felci nedeniyle ölüm meydana gelebilir. Diyafram akciğerleri şişirmek için hareket eden kastır; Diyafram felç olduğunda köpek, mekanik ventilatörün yardımı olmadan nefes alamaz. Neyse ki diyafram, botulizm felcine vücuttaki diğer kaslardan daha iyi direnç gösterebilir. Bu nedenle tüm köpeklerin solunum cihazına ihtiyacı yoktur. Botulizm Nasıl Teşhis Edilir? Botulizmi teşhis etmek zor olabilir. Veteriner hekiminiz, köpeğinizin tam bir muayenesini yaparak ve köpeğinizin botulinum toksini almış olabileceği olası durumları, köpeğinizin gösterdiği belirtiler ve bunların sürelerini belirlemek için kapsamlı bir öyküsünü dinleyerek başlayacaktır. Etkilenen köpeklerde kan tahlili ve idrar tahlili gibi rutin laboratuvar testlerinin sonuçları genellikle normal çıkar. Bu nedenle, teşhis genellikle köpeğin maruz kalma geçmişine ve gözlemlenmesine dayanır. Kan, dışkı ve/veya kusmuk numuneleri botulinum toksini açısından test edilebilir. Radyografiler (X-ışınları), her ikisi de bu durumla ortaya çıkabilen zatürre veya özofagus motilite sorunlarına dair kanıtlar gösterebilir. Botulizm Nasıl Tedavi Edilir? Klinik belirtilerin başlamasından önce botulizm maruziyeti biliniyorsa veya şüpheleniliyorsa botulinum antitoksini uygulanabilir. Antitoksin, botulinum toksininin sinir uçlarına bağlanarak klinik belirtilere neden olmasını engeller. Felç belirtileri ortaya çıktığında antitoksin etkili olmaz. Belirtiler ortaya çıktıktan sonra botulizmin tedavisi destekleyici bakıma odaklanır. Amoksisilin etken maddeli antibiyotik tedavisine ek; bağırsak antibiyotiği olarak da bilinen metronidazol, vitamin, mineral, aminoasit ve izotonik içeren serum tedavisi, D-Tox Advanced ve probiyotik/prebiyotik desteği ile iyileşme ihtimali (teşhis zamanına da bağlı olarak) oldukça yüksektir. Köpeğinizin belirtilerinin ciddiyetine bağlı olarak yoğun bakım ünitesi bulunan bir tesiste hastaneye yatırılması gerekebilir. "Belirtiler ortaya çıktıktan sonra botulizmin tedavisi destekleyici bakıma odaklanır." Botulizm belirtileri genellikle zamanla düzelir ve destekleyici bakım komplikasyon olasılığını azaltır. Etkilenen köpekler, bası yaralarını önlemek için yumuşak yataklarda tutulmalıdır. Hafif derecede etkilenen köpeklerin yeme veya içme konusunda yardıma ihtiyacı olabilirken, daha ciddi şekilde etkilenen köpekler dehidrasyonu önlemek için intravenöz sıvılara ve beslenme için mide tüpüne ihtiyaç duyabilir. Etkilenen köpeklerin çoğu mesanelerini boşaltma yeteneğini kaybeder, bu nedenle veteriner personelinin köpeğinizin mesanesini manuel olarak sağması veya mesaneyi boş tutmak için bir idrar sondası yerleştirmesi gerekebilir. Köpeğinizin gözlerini nemli tutmak için merhem kullanması gerekebilir (eğer göz kırpamıyorsa). Köpeğinizin diyaframı felç olursa, nefes almasını sağlamak için mekanik bir vantilatör kullanılabilir. Botulizmin Prognozu Nedir? Etkilenen hayvanların çoğu, uygun destekleyici bakım sağlanırsa 14-24 gün içinde iyileşir. Tedavi edilmezse diyafram felci veya ikincil enfeksiyon nedeniyle ölüm meydana gelebilir. Botulizm Nasıl Önlenebilir? Botulizmi önlemek için köpeğinizin çiğ et veya ölü hayvan yemediğinden emin olun. Botulizme karşı herhangi bir aşı yoktur. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedi ve Köpeklerde İç Parazit ve İç Parazit Ürünleri

    İç parazit enfeksiyonları birçok köpeği ve kediyi etkileyen yaygın bir sorun olsa da, kronik hastalık veya devam eden tedaviler nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kedi ve köpekler, epilepsi gibi mevcut rahatsızlıkları veya ileri yaşı olanlar ve bazı safkan ırklar için sonuçlar yıkıcı olabilir. Bu noktada hayatımızı paylaştığımız patili bireyler için doğru iç parazit ilacını seçerken ürün prospektüslerini, etken maddelerini, aktif olmayan içerikleri ve olası yan etkileri anlamak kritik hale gelir. İç Parazit İlaçlarının Olası Yan Etkileri: İç parazit ilaçları, Hafif gastrointestinal rahatsızlıklara Ciddi alerjik tepkilere Böbrek sorunlarına Karaciğer sorunlarına Kan hücrelerinde zarara yol açabilir.   Ancak potansiyel risklere rağmen iç parazit ilaçları, istilaların yönetilmesinde ve uzun vadeli komplikasyonların önlenmesinde önemli bir araç olmayı sürdürmektedir. Kedi ve Köpeklerde İç Parazit Belirtileri İç parazitlerin en yaygın belirtileri; İshal, Kilo kaybı, Donuk tüy, Öksürük ve Yorgunluktur. Bazı parazitlerde, hayatınızdaki patili bireyin dışkısında, yatağında veya kuyruğunun altında kurtçuklar görebilirsiniz. Yavru köpekler ve yavru kediler bağırsak parazitlerinden kaynaklanan sağlık komplikasyonları açısından özellikle risk altındadır ve ciddi vakalarda bu parazitler ölümcül olabilir. Kedi ve Köpeklerde İç Parazit Teşhisi Güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekim, yetişkin kurtçukların bıraktığı mikroskobik yumurtaların varlığını test etmek için bir dışkı örneği alacaktır. Daha sonra örneği, yumurtaları mikroskop altında daha görünür hale getiren bir çözeltiyle karıştıracaktır. Bazı durumlarda, rutin bir dışkı örneği testi bir paraziti teşhis etmek için yeterli olmayabilir. Örneğin, tek hücreli parazit Giardia'yı tespit etmek için örneğe, özel bir solüsyon eklenmesi gerekir. Başka bir durumda, tenya yumurtaları için test yapmak bazen hatalı negatif sonuçlara neden olabilir. Çünkü köpeği veya kediyi enfekte eden bağırsak kurtları yumurta üretecek kadar olgun değilse, dışkı örneği testi negatif sonuçlar verecektir. Bu nedenle bazen bir bağırsak paraziti tarafından enfeksiyonu başarıyla teşhis etmek için belirli bir süre boyunca birden fazla dışkı testi yapılması gerekir. Kedi ve Köpeklerde İç Parazit Önlemleri Bağırsak parazitlerinin önlenmesi büyük ölçüde hijyen uygulamalarına bağlıdır. Parazit varlığında, yayılmasını önlemek için hayatınızdaki kedi ve/veya köpeğin dışkısını mümkün olduğunca çabuk temizleyin. Taze ve temiz su kaynağına sahip olduğundan emin olun; çünkü bu parazitler genellikle beklemiş ya da kirli suda bulunabilmektedir. Kedi ve/veya köpeğinizin parazit yumurtaları içerebilecek toprak veya çimen yemesini önleyin. Diğer köpeklerin ve kedilerinin dışkılarının istilaya uğramış olabileceğini unutmayın; kedinizin ve/veya köpeğinizin bunlarla etkileşime girmemesine dikkat edin. Köpeğiniz yürüyüşten geldikten sonra patilerini, yeni doğan bebeklere uygun bir şampuanla parmak araları da dahil olacak şekilde yıkayın ve her defasında yeni bir temiz bezle iyice kurulayın. İç Parazit Çeşitleri Yuvarlak Kurt Bağırsak parazitlerinin en yaygın türü olan yuvarlak kurt, yuvarlak kurtların larvalarını yumurtadan çıkardıkları dışkı maddesiyle temas yoluyla köpekleri ve kedileri enfekte eder. Kedi ve köpekler, enfekte toprağı yutarak, kirlenmiş bir kaynakla temas etmiş tüy ve patilerini yalayarak, kirlenmiş su içerek veya yuvarlak kurt yumurtaları taşıyan hamamböcekleriyle temas ederek yuvarlak solucanla enfekte olabilir. Yuvarlak kurtlar, genç köpek yavruları ve yavru kediler için en tehlikeli olanlardır; çünkü parazit, besinleri evcil hayvanın vücudundan uzaklaştırır ve bu da yetersiz beslenmeye, solunum sorunlarına ve bağırsak tıkanıklığına yol açabilir. Kancalı Kurt İkinci en yaygın bağırsak paraziti olan kancalı kurtlar hem köpeklerde hem de kedilerde bulunsa da yaygın olarak köpeklerde görülür. Vücuda deri veya ağızın iç yüzeyinden giren kancalı kurt larvalarıyla bulaşır. Köpeklerde, yavrular annelerinden enfekte olmuş süt içerek enfekte olabilir. Ancak bu durum kedilerde görülmez. Kancalı kurtlar bağırsak zarını ısırır ve konakçının kanını emer. Bu durum, özellikle yavru kediler, yavru köpekler ve yaşlı kedi ve köpekler için tehlikeli olan; kan kaybına, bağışıklık tepkisinde düşüşe ve yetersiz beslenmeye neden olabilir. Tenya Köpekler ve kediler, tenyalarla enfekte olmuş pireleri, bitleri veya kemirgenleri yediklerinde tenyalarla enfekte olabilirler. Tenyalar ince bağırsakta yaşar ve orada sindirilen yiyeceklerden besinleri alır. Bu da yetersiz beslenmeye neden olabilir. Tenyaların parçalarını kedi ve köpeğinizin dışkısında veya anüs çevresinde görebilirsiniz. Pirinç tanelerine benzerler. Kamçı Kurdu Kamçı kurtları da kedilerden çok köpekleri enfekte eder. Kamçı kurdu enfeksiyonu, dışkıda bulunan kamçı kurdu larvalarıyla temastan kaynaklanır ve bu, enfekte toprak yeme veya kirlenmiş tüy ve patileri yalama yoluyla meydana gelebilir. Kamçı kurtları kalın bağırsağın iç yüzeyine yapışır ve vücuttaki kanı emer. Ancak, kancalı kurtlardan çok daha az zararlıdırlar ve genellikle ciddi sağlık sorunlarına neden olmazlar. Genellikle belirtileri kilo kaybı, ishal ve kan kaybıdır. Kamçı kurtları dışkıda bulunduğunda küçük iplik parçalarına benzer. Koksidiya Koksidiya, paraziti içeren dışkıyla temas yoluyla kedileri ve köpekleri enfekte edebilen tek hücreli bir organizmadır. Bir kedi veya köpek, kirlenmiş toprağı yiyerek, kirlenmiş su içerek veya enfekte dışkıyla temas eden patileri ve tüyleri yalayarak enfekte olabilir. Enfeksiyondan sonra, koksidiya bağırsaklara gider ve bağırsak astarını tahrip eder, bu da besinlerin emilimini engeller. Bu durum, şiddetli ishal ve dehidrasyona neden olur. Bazı durumlarda, enfeksiyon ölüme dahi yol açabilir. Koksidiya, yavru köpekler ve yavru kediler için oldukça bulaşıcıdır. Bu nedenle kontaminasyonu önlemek için dışkıyı sık sık temizlemek ve suyu sık sık değiştirmek büyük önem taşır. Giardia Enfeksiyon; kirlenmiş yiyecek, su, toprak veya tüyle temas yoluyla giardianın yutulması sonucu oluşur. Koksidiya gibi giardia da bağırsaklara gider ve bağırsak duvarının astarına zarar vererek besinlerin emilimini azaltır. Koksidiyanın aksine, enfeksiyonlar genellikle semptom göstermez. İshal dahi görülse dışkıda genellikle kan olmaz. Giardia'nın teşhisi bazen belirtilerin az olması nedeniyle zor olabilir ve giardiaya yönelik özel testlerle enfeksiyonu doğrulamak için birden fazla dışkı örneği alınması gerekir. İç Parazit İlacı Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler İç parazit ilaçlarında yaygın olarak kullanılan bazı bileşenler arasında: Praziquantel, Fenbendazole Pyrantel Lufenuron ve Milbemisin Oksim bulunur. Lufenuron ve Milbemisin gibi bileşenler belirli parazitlere karşı daha düşük etkinliğe sahip olmalarının yanı sıra özellikle yaşı ilerlemiş patili bireyler, belirli ırklar veya önceden mevcut rahatsızlıkları olanlar için daha yüksek risk oluşturabilmektedir.   Bir parazit ürününün, yani bir böcek öldürücünün parazit öldürmede hem daha güçsüz olup hem de patili bireyler için daha riskli olması enteresan görünebilir.   Bunun nedeni bazı iç parazitlerin konakçının ortamına uyum sağlayabilmesidir. Eğer bu parazitler tamamen yok edilmez, sadece kontrol altına alınırsa bu adaptasyon, uzun süreli istilalara yol açarak hastalıklara ve ikincil enfeksiyonlara yol açabilir.   Bu durumda Praziquantel, Fenbendazole ve Pyrantel içeren iç parazit ilaçları çok daha güvenli görünmektedir. Yine de tüm iç parazit ilaçları, potansiyel yan etkiler, diğer tedavilerle etkileşimler veya bireysel hassasiyetler nedeniyle bir miktar risk taşıdığından kullanım sırası ve sonrasındaki bir hafta boyunca hayatınızdaki patili bireyi gözlemlemek ve desteklemek önemlidir. İç Parazit İlacı ve Özel Gruplara Yaklaşım Epilepsi hastası, Kronik hastalıklara sahip olanlar İleri yaştaki köpekler Hassas ırklar (Pug, Scottish Fold...) için en iyi tedavi yöntemini belirlemek amacıyla güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekime danışmak oldukça önemlidir.   Böylece güvenilir ve alanında uzman veteriner hekim, bireyin genel sağlığını değerlendirecek ve parazit sorununu ele alırken tıbbi geçmiş , alerjiler, yaş ve bireysel tolerans gibi faktörleri dikkatli bir şekilde göz önünde bulundurarak, istenmeyen yan etkilerin olasılığını büyük ölçüde en aza indirip güvenli ve etkili bir tedavi planı sağlayacaktır. Örneğin parazit sorununun farklı yönlerini hedef almak için birden fazla ilaç veya tedavi içeren bir kombinasyon terapisini düşünecek ya da sistemdeki şoku en aza indirmek için ilaçların kademeli ve giderek azalan bir şekilde uygulanmasını önerecektir.  İç Parazit İlaçlarında Türe Özel Olma Zorunluluğu Köpekler ve kediler belirli aktif maddelere farklı tepki verirler çünkü bağırsak floraları birbirinden farklıdır. Köpek parazit ürünleri kediler tarafından yeterince tolere edilemeyen aktif maddeler (permetrin, piretroidler, piretrin, krizantem vb.) içerir. Ticari bir karar olarak, köpekler için olan iç parazit ürünleri, sadece dozu değiştirilerek kediler için kullanılabilmektedir. Ancak bu oldukça tehlikeli ve uzun vadede böbrek ve karaciğer sorunlara neden olabilen bir uygulamadır. Kediler için olan parazit ürünleri ise köpekler için yetersiz olacak ve amacına hizmet etmeyen ilaç maruziyetinden ibaret kalacaktır. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle… Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerde Çene Aknesi

    Kedilerde çene aknesi, kedilerin çene bölgesinde oluşan ve başlangıçta küçük siyah noktalar halinde olup zamanında müdahale edilmezse kızaran, yaraya dönüşen, tedaviden sonra da tekrarlanması mümkün olan iltihaplanmalardır.   Kedilerde Çene Aknesi Nedenleri Nelerdir? Kedilerde çene aknesinin kesin bir nedeni olmasa da, genellikle çene akneleri, ciltte bulunan bir protein olan keratinin aşırı üretimi yle ilişkilidir. Çene aknesi, aşırı keratin üretimi nedeniyle kedinizin kıl köklerinin tıkanması sonucu ortaya çıkabilir. Kıl folikülü fazla keratini hapsederse siyah noktalar oluşur. Siyah noktalar (veya komedonlar) bakteriler tarafından enfekte olduklarında "sivilce" haline gelirler. Bu durumda kızarmalar ve irin oluşabilir. Kedilerde Çene Aknesi Kedilerde çene aknesinin diğer nedenleri ise: Zayıf bağışıklık sistemi Yiyecek alerjisi Temas alerjileri (plastik gibi) Cildin bağışıklık bariyeri fonksiyonu Stres Hormon dengesizlikleri olabilir.   Kedilerde Çene Aknesi Nasıl Geçer? Kedilerde çene aknesi eğer başlangıç evrelerindeyse eczanelerde bulunan Fito Krem’i günde bir kere, toplam 3 gün uyguladığınızda geçecektir. Fito Krem Ancak çene aknesi ilerlemişse antibiyotik tedavisine ihtiyacı olacaktır. Veteriner hekiminiz çeneden alınan bakteri kültüründe duyarlılık testleri yaptıktan sonra doğru antibiyotiği seçecektir. Bazen mantar enfeksiyonları da söz konusu olabilir. Enflamasyonu azaltmak için kedinizin kısa vadede steroid veya retinoid gibi diğer topikal ilaçları kullanması da gerekebilir. Kedilerde Çene Aknesi Nasıl Önlenir? Kedinizde çenesi aknesi oluşması olasılığını azaltabilirsiniz. Plastik tabaklardan kaçının. Cam veya paslanmaz çelik su ve  yemek kaplarını tercih edin. Kedinizin mama ve su kaplarını düzenli olarak temizleyin.  Ortama yeni öğeler (yeni yiyecekler, yeni çiğneme oyuncakları vb.) dahil olduktan sonra çenelerinde meydana gelen değişikliklere dikkat edin. Akne görürseniz, yeni uygulanan maddeyi yaklaşık bir ay süreyle çıkarın ve durumun iyileşip iyileşmediğine veya çözülüp çözülmediğine bakın. Durumu kötüleştirebileceği ve daha fazla ağrıya ve enfeksiyona neden olabileceği için kedinizin aknelerine dokunmayın.  Kedilerde Çene Aknesi Ne Kadar Sürer? Çene akneleri henüz başlangıç evresindeyken bazen kendi kendine de kaybolabilir.  Yine başlangıç evrelerindeyken eczanelerden temin edilen Fito Krem kullanarak birkaç gün içinde geçebilir.  İlerlemiş durumlarda, tedavi sürecine yanıtı dört ila altı hafta sürebilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar 1 2 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Pire Tasmaları: Yan Etkiler, Dünya'dan Haberler ve Öneriler

    Mükemmel bir dünyada sadece iyi ve kötü arasında tercih yapmamız gerekiyor olurdu. Ancak gerçek dünya ikilemlerden oluşan bir dilemma ortamıdır ve çoğu zaman kötü olanlar arasından daha az kötüyü seçmeye çalışırız. Bu gibi durumlarda en önemli yardımcımız ise 'doğru bilgiye'dir. Çünkü öğrenmek, kaynaklarından teyit etmek ve bilmek; devamında doğru durumda doğru karar almayı ve aldığımız kararın her sonucu için hazırlıklı olmayı getirecektir. Tıpkı parazitlerin evcil hayvanlar üzerindeki zararlı etkilerini önlemek ve kontrol altına alabilmek için yine bazı zararlı etkileri olan antiparazit ürünlerinden kullanma sürecinde olduğu gibi. Parazitlerin kedi ve köpekler üzerindeki zararlı etkilerini önlemek ve kontrol altına alabilmek için birçok farklı ürün ve yöntem bulunmaktadır. birçok farklı ürün ve tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bu kapsamda, ilk olarak Bayer tarafından geliştirilen ve şimdi Elanco tarafından satılmakta olan Seresto tasması pire, kene ve böceklerle mücadelede etkili bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Ancak son zamanlarda Seresto tasması kullanımıyla ilişkilendirilen yan etkiler, olumsuz deneyimler ve açılan toplu davalar patili birey ebeveynlerini endişelendirirken, doğru bilgiye ulaşmanın ve doğru müdahalenin önemi de büyük bir önem kazanmıştır. Seresto Tasması ve İçeriği: Seresto tasması, pire ve kenelerden korunma amacıyla kullanılan bir üründür ve içeriğinde imidakloprid ve flumetrin adlı etken maddeler bulunmaktadır. Bu etken maddeler, Seresto tasmasının etkili olmasını sağlarken, bazı kedi ve köpeklerde yan etkilere neden olabileceği bilinmektedir. İmidakloprid: Seresto tasması içerisinde bulunan birinci etken madde imidakloprid, pireleri öldürmek için kullanılan bir insektisittir. İmidakloprid, bazı kedi ve köpeklerde şu olası yan etkilere neden olabilir: - Cilt reaksiyonları: Kaşıntı, kızarıklık, döküntüler - Deri tahrişi - Alerjik reaksiyonlar Flumetrin: Seresto tasması içerisinde bulunan diğer etken madde flumetrin, keneleri ve pireleri uzak tutmak için kullanılan bir akarisittir. Flumetrin, bazı kedi ve köpeklerde şu olası yan etkilere neden olabilir: - Saç dökülmesi - Cilt tahrişi - Alerjik reaksiyonlar Yan Etkiler ve İlişkilendirilen Durumlar: Seresto tasması kullanımı sonrasında kedi ve köpeklerde görülebilecek olası yan etkiler arasında 1. Cilt Reaksiyonları: Seresto tasması kullanımıyla kedi ve köpeklerde cilt reaksiyonları görülebilir. Bu reaksiyonlar arasında kızarıklık, kaşıntı, döküntüler, deri tahrişi ve kabarcıklar bulunabilir. 2. Aşırı Tüy Dökülmesi: Bazı kedi ve köpek sahipleri, Seresto tasması kullanımı sonrasında hayvanlarının aşırı tüy dökülmesi yaşadığını bildirmiştir. 3. Solunum Problemleri: Seresto tasması kullanımıyla kedi ve köpeklerde solunum problemleri, özellikle astım gibi solunum yolu hastalıkları olan hayvanlarda sıklıkla görülebilir. 4. Zehirlenme: Seresto tasması içeriğinde bulunan kimyasal maddelerin kedi ve köpeklerde zehirlenmeye neden olabileceği endişesi bulunmaktadır. 5. Ölümler: Bazı haberlerde, Seresto tasması kullanan kedi ve köpeklerin ölümüyle sonuçlanan durumlar gündeme gelmiştir. Ancak bu ölüm vakalarının Seresto tasması ile doğrudan ilişkili olup olmadığı net olarak belirlenmemiştir. Öne sürülen en güçlü gerçeğin, ölüm vakalarının asıl sebebinin, yan etkilerin doğru zamanda doğru müdahale ile kontrol altına alınmaması olduğu unutulmamalıdır. Bu tür ürünlerin doğru kullanımı ve yan etkileri hakkında doğru bilgiye sahip olmak, biz patili birey ebeveynleri için son derece önemlidir. Öneriler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler: Alanında Uzman ve Güvenilir Bir Veteriner Hekimle Detaylı Görüşme: Alanında uzman ve güvenilir bir veteriner hekim hayatınızdaki kedi ve köpeğin Yaşam rutinine, Hastalık geçmişine, Bilinen yaşam öyküsüne ve Hassasiyetlerine dair bazı kritik sorular soracaktır. Böylece en sık kullanılan, en güçlü etken maddeli, en keskin ürünün her patili bireyde birkaç ayda bir kullanılmasına dahil etmeyecek; hayatınızdaki patili bireye özel bir anti parazit ürününü, ona özel antiparazit uygulaması takvimiyle belirleyecektir. Prospektüs İncelemesi: Ürünün etiketini dikkatlice okumak, kullanılan ilaç niteliğindeki her ürünün prospektüsünü talep etmek, etken maddelerini kontrol etmek, olası yan etkilerini incelemek, kullanım talimatlarına uymak tıpkı insanlarda olduğu gibi kedi ve köpekler için de çok önemlidir. Genel Sağlık Durumu: Ürünlerin uygunluğu, kedi ve/veya köpeğin genel sağlık durumu, yaşı ve diğer özellikleri göz önünde bulundurularak değerlendirmelidir. Özellikle yaşlı, hasta, kronik sorunları olan veya hamile olanlar için özel tedbirler alınmalıdır. Gözlem: Seresto tasması veya benzeri ürünleri kullanmaya başladıktan sonra kedi ve/veya köpeklerin tepkileri, sağlık durumları dikkatlice gözlemlemelidir. Olası yan etkiler veya sorunlar hemen veteriner hekimle paylaşılmalıdır. Leishmania ? Köpeklerde, kedilerde görüldüğünden daha sık görülen leishmaniasis, dişi kum sineklerinden bulaşır. Seresto tasması, pire, keneler ve böceklerle mücadelede etkili olmasına rağmen, leishmaniaya neden olan kum sineklerine karşı korumada özel bir etkisi bulunduğunu da belirtebilmek için başvurularda bulunmuş; Birleşik Krallık, ürünün kum sineklerini uzaklaştırmadaki etkinliğinin yeterli düzeyde olmadığı yönündeki endişelerini dile getirmiş, Gıda Güvenliği (BVL), 18 Ağustos 2017'de konuyu tahkim için CVMP'ye havale etmiştir. CVMP de Seresto lehine, "bu etkisinin değişkenlik gösteriğini belirtmesine" dair öneriyle karar almıştır. Zaten Seresto 'nun da böyle bir yazılı iddiası bulunmamaktadır. Kum Sineği Zira kum sineği repelanlarının etken maddeleri: Deltamethrin Permetrin ya da DEET (dietil toluamid), Picaridin, IR3535 veya yağlar gibi insektisitler olarak bilinmektedir . Ayrıca Ricinus communis , Solanum jasminoides , Capparis spinosa ve Geranium spp. gibi bitkilerden elde edilen aktif doğal bileşenler de test edilmiş olup, kum sineklerine karşı kovucu ve/veya öldürücü özellikler sergiler. Kedi ve köpekler için kullanılacak repelanlar genellikle veteriner hekimler tarafından önerilen özel formülasyonlardır ve kedi ve köpeklerin cilt ve tüy yapısına uygun olacak şekilde seçilmektedir. Özetle: Sadece Seresto tasması özelinde değil, her zaman belirttiğimiz gibi, her ürün genelinde yaşanan olumsuz durumları da dikkate alarak doğru kararlar vermeliyiz. Bunun için de bilmeli, güvenilir kaynaklardan teyit etmeliyiz. Çünkü her ne kadar yeteri kadar anlatamasak da, istatistiklerde belirtilen rakamlardan ibaret görülen her bir kedi ve her bir köpek hayatlarımızın önemli bir parçası. Kaynakları okumalı, hayatımızdaki kedi ve köpeklerin spesifik durumlarını dikkate almalı, her birinin farklı tepkiler gösterebileceğini bilmeli ve doğru bilgiye, doğru zamanında ulaşmanın ve doğru müdahalenin önemini unutmamalıyız. Çünkü tıpkı insanların, 'insan' başlığı altında genellenmediği gibi, kedi ve köpekler de genellenmemeleri gereken apayrı birer bireydir. Sağlıkları için doğru bilgi ve doğru müdahale hayati bir öneme sahiptir. pitho ® olarak, sormak istediğiniz her soru ve yardımcı olabileceğimiz her konu için daima yanınızdayız. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar ve Referanslar 1 2 3 4 5 7 8 9 10 1 1 1 2 1 3 1 4 1 5 1 6 17 1 8 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Simurg'un Hikayesi

    Efsaneye göre, kuşların hükümdarı olan Simurg, bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar, Simurg'a inanır ve zor durumda kaldıklarında onları kurtaracağını düşünürlermiş. Bir gün kuşlar dünyasında her şey ters gitmeye başladığında, kuşlar Simurg'un geleceğini düşünerek beklemeye koyulmuşlar. Fakat Simurg ortada görünmemiş. Simurg (Anka Kuşu) Her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Simurg'un kanadından bir tüy bulunmuş. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup hep beraber Simurg'un yuvasına gidip ondan yardım istemeye karar vermişler.  Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak içinse birbirinden çetin; İrade, Aşk, Cehalet, İnançsızlık, Yalnızlık, Dedikodu ve Ben isimli yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekiyormuş. İradesi zayıf olanlar, dünyevi olana odaklananlar yolda birer birer dökülmüşler. Kuşların kimi Aşk Denizi’ne dalmış, kimi Ayrılık Vadisi’nde kopmuş sürüden. Bülbül güle olan aşkını hatırlayıp geri dönmüş. Papağan o güzelim tüylerini kaybetmekten korkmuş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış). Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış. Baykuş yıkıntılarını, balıkçıl kuşu bataklığını özlemiş… Sayıları gittikçe azalmış. Altıncı Vadi “dedikodu” ve sonuncusu, Yedinci Vadi “ben”de tüm kuşlar umutlarını yitirmiş. Kaf Dağı’na vardıklarında yalnızca otuz kuş kalmış. Simurg'un yuvasına ulaşanlar öğrenmişler ki Farsça "si", "otuz"; "murg" ise "kuş" demekmiş.  Yani "Simurg - otuz kuş" demekmiş.  Her biri Simurgmuş. Anlamışlar ki aradıkları aslında hükümdar değil kendileriymiş.  İnsan da kendi küllerinden yeniden doğabilmek için kendini yakmadıkça, birer Simurg olmayı göze almadıkça; bataklığında, tüneğinde ve kafesinde yaşamaktan kurtulamayacaktır. Aradığınız kurtarıcının, kahramanın temel parçası sizsiniz! Yeter ki vazgeçmeyin. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle...

  • Köpeklerde Ağrı Belirtileri

    İnsanlar sözlü iletişime çok fazla güvendikleri için ailelerimizin sözsüz üyelerinin bedenlerinde neler olup bittiğini anlamak bazen zordur. İnsanlar ağrıları olduğunu bunu söyler, bebekleri de ağlayarak bunu belli eder, peki köpeklerin ağrısı olduğu nasıl anlaşılır? Bu sorunun cevapsız kalması, bir patili bireyin hasta, yaşlı ya da yaralı olduğu durumlarda özellikle streslidir. Üstelik köpeklerin genellikle insanlara kıyasla acıya karşı daha yüksek bir toleran sa sahip oldukları düşünülür. Bu bilimsel bir gerçek değil, teoridir ve aslında rahatsızlıklarını doğal bir hayatta kalma içgüdüsü olarak (zayıf olduklarını belli ettiklerinde gruptan atılma ya da saldırıya uğrama ihtimalleri nedeniyle) gizlemeye çalıştıkları teorisi nden daha ağır basıp basmadığı da tartışmalıdır. Peki tüm bu hassasiyetleri, duyarlılıkları, tertemiz içtenlikleri adına ve biraz da bunlara rağmen onlara nasıl yardımcı olabiliriz? Geçtiğimiz günlerde Montreal Üniversitesi 'ndeki araştırmacıların, veteriner hekimler arasında, bir kedinin yaşayabileceği ağrı seviyesini belirlemekte kullanılması adına FGS 'yi (FELINE GRIMACE SCALE) geliştirdiklerinden bahsetmiş ve anlaşılabilir bir dille, tüm detaylarıyla anlatmıştık. Bugün, benzer bir çalışmanın köpekler için olan versiyonundan bahsedeceğiz. Bu defa çalışmayı yapan kurum Colorado Eyalet Üniversitesi (CSU). Köpeklerin 5 Aşamalı Ağrı Ölçeği: Ağrı Puanı 0 - Köpeğin Ağrısı Yok Mutludur. Davranışlarında genele göre bir değişiklik gözlenmez. Hareketleri rahattır. İştahında normale göre bir fark yoktur. Bir operasyon geçirdiyse, mevcut ameliyat bölgesinin onu rahatsız etmediği, bu alana gösterdiği bir aşırı duyarlılık olmamasından bellidir. Ağrı Puanı 1 - Köpeğin Hafif Ağrısı Var Hareket ederken rahat değildir ve bu rahatsızlık durumu kendisini hem yürürken, hem yatarken hem de yerinden kalkarken belli eder. Vücuduna normalde daha hassastır. İştahında bir değişiklik yoktur. Onu mutlu eden durumlara ilgilidir ve kuyruk sallayarak tepki vermeyi sürdürmektedir. Uyku süresinin artması, endişeli bakışlar, saklanma ve gerginlikle kendisini gösterebilen depresyonun belirtilerini taşımaz. Ağrı Puanı 2 - Köpeğin Orta Şiddette Ağrısı Var Belirli bir bölgesine (ameliyat geçirmiş bölgesi, yara olan bölgesi ya da dışarıdan görünmeyen bir durum olan eklem vb. bölgeleri) hassasiyet gösteriyor. Genel olarak bedenine karşı hassas. Yemek yemeyi reddettiği zamanlar oluyor ve genel olarak sadece çok sevdiği gıdaları tüketmeye meyilli. Daha uzun süre uyuyor, mutsuz ve endişeli görünüyor, belki saklanıyor ve gergin. Nefes alış verişleri daha yüzeysel ve yavaş. Ağrı Puanı 3 - Köpeğin Şiddetli Ağrısı Var Uyku süresinin artması, endişeli bakışlar, saklanma ve gerginlikle kendisini gösterebilen depresyonun belirtilerini taşıyor. Yürüyüşe gitme konusunda eskisinden isteksiz ve tuvalet ihtiyacından sonra eve dönme konusunda daha istekli. Belirli bir bölgesine (ameliyat geçirmiş bölgesi, yara olan bölgesi ya da dışarıdan görünmeyen bir durum olan eklem vb. bölgeleri) fazla hassasiyet gösteriyor. Yemek yemeye karşı çok isteksiz ve nadiren yiyor. Sadece çok sevdiği yiyeceklere ilgili ya da çok sevdiği yiyeceklere ilgisini de kaybediyor. Belli belirsiz inleme sesleri çıkarıyor. Yatıyor ancak uyumuyor. Ağrı Puanı 4 - Köpeğin Dayanılmaz Ağrısı Var Sık sık ve hiçbir efor sarf etmeksizin ağzı açık, nefes nefese soluk alıyor. Vücuduna karşı çok hassas ve tedirgin. Sık sık uzanıyor ancak uyumuyor. Sık sık inleme ya da ağlama sesi çıkarıyor. Endişeli, kaygılı, içe dönük, gergin. Göz bebekleri büyük. Nefesleri derin. Yürüyüşe gitme konusunda eskisinden isteksiz ve tuvalet ihtiyacından sonra eve dönme konusunda daha istekli ya da dayanılmaz acısı sebebiyle tuvaletini tutmaya çalışırken altına kaçırıyor. Belirli bir bölgesine (ameliyat geçirmiş bölgesi, yara olan bölgesi ya da dışarıdan görünmeyen bir durum olan eklem vb. bölgeleri) fazla hassasiyet gösteriyor. Sadece çok sevdiği yiyeceklere ilgili ya da çok sevdiği yiyeceklere ilgisini de kaybediyor. Köpeklerde Ağrının Başka Bir Belirtisi: Gürültüye Duyarlılık İngiltere'deki Lincoln Üniversitesi 'ndeki klinik hayvan davranışçıları tarafından gürültüye duyarlılık teşhisi konulan 20 köpeğin veteriner kayıtlarını incelendi. Köpekler iki gruba ayrıldı: 10 tanesi aynı zamanda kas-iskelet ağrısı (kalça displazisi, artrit ve fokal spondiloz) teşhisi konmuştu ve 10 tanesi ağrısı olmayan kontrol köpeğiydi. 20 köpeğin hepsinde gürültü sırasında titreme, sarsılma ve saklanma gibi duyarlılık belirtileri görüldü, ancak, acı çeken köpekler gürültüyle kötü deneyim yaşadıkları yerlerden kaçınmada artmış bir seviye gösterdi. Duyarlılık tetikleyicileri arasında havai fişekler, fırtınalar, uçaklar, silah sesleri, arabalar ve motosikletler vardı. Çalışma ayrıca ağrılı köpeklerde gürültü duyarlılığının başlangıç ​​yaşının kontrol grubundaki köpeklerden ortalama 4 yıl fazla olduğunu ortaya koydu. Ek olarak, ağrısı teşhis edilen köpekler gürültü duyarlılıklarını ilgili ortamlara genelleştirdi ve diğer köpeklerden de kaçındı. Bu kontrol köpeklerinde olmadı. Köpeğiniz normalde diğer köpeklerle ya da kedilerle iyi anlaştığı halde, herhangi bir ekstrem durum olmaksızın, bir başka kedi ya da köpeğe karşı saldırgan davrandığında; bu kedi veya köpeği ağrısıyla ilişkilendirmiş olma ihtimali göz önüne alınabilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Köpeklerde Aflatoksin Zehirlenmesi

    1952'de, güneydoğu Amerika Birleşik Devletleri'nde köpeklerde ölümcül karaciğer hastalığı salgını meydana geldi.  Hepatit X olarak adlandırılan hastalık Sarılık, Uyuşukluk, İştahsızlık, Melena (Kanın görüldüğü veya çıplak gözle görülmediği koyu renkli, katran gibi dışkı), Peteşi (kan pıhtılaşma bozukluğundan kaynaklanan ve geniş bir bölgeye yayılan küçük, yuvarlak, kahverengi-mor lekeler), Burun kanaması ve Hematemez (kusmukta kan görülmesi) ile karakterize edildi. Etkilenen köpekler 1 ila 14 gün sonra hayatını kaybetti. Bulguların, küflü mısırın yutulmasından sonra sığırlarda görülen bulgulara benzer olduğu kaydedildi ve yapılan uzun süreli ve ileri araştırmalar, hastalığın Aspergillus türü mantar tarafından üretilen aflatoksinlere maruziyetten kaynaklandığını ortaya koydu.    Aflatoksinlerin tanımlanmasından bu yana, insanlar, köpekler, kümes hayvanları ve çiftlik hayvanları dahil olmak üzere birçok türde zehirlenmeler tanımlanmıştır. Aflatoksikoz; türe, maruziyete (doz ve süre) ve hayvanın beslenme durumuna (protein ve vitamin alımı) bağlı olarak değişen derecelerde karaciğer hasarına neden olur. Dört doğal aflatoksinden (B1, B2, G1 ve G2) aflatoksin B1 en toksik olanıdır. Aflatoksin Nedir? Aflatoksinler, Aspergillus flavus adlı bir küf tarafından üretilen zehirli maddelerdir. Aflatoksin seviyeleri köpeklerin vücudunda yeterince birikirse, hastalığa (aflatoksikoz), karaciğer hasarına, kan pıhtılaşması sorunlarına ve hatta ölüme neden olabilir. Mamasında küf görmeseniz bile toksinler orada olabilir. Çünkü bu küf, fıstık, mısır ve diğer tahıllar gibi evcil hayvan maması bileşenlerinde büyümektedir. Köpeklerde Aflatoksin Zehirlenmesi Sebepleri Güvenli olmayan seviyelerde aflatoksin içeren yiyecekler yiyen köpeklerde aflatoksin zehirlenmesi gelişebilir. Kedi ve köpekler günümüzde, insanların aksine, farklı gıda kombinasyonları ile beslenmezler ve genellikle uzun süreler boyunca aynı yiyecekleri yerler. Bir kedi veya köpeğin yiyeceği aflatoksin içeriyorsa, aynı yiyeceği yemeye devam ettikçe toksinler sisteminde birikebilir. Aflatoksin zehirlenmesi, bir patili birey küflü mısır, tahıl, fıstık veya diğer aflatoksin bulaşmış yiyecekler yediğinde de meydana gelebilir.    Kedi ve Köpek Mamalarında Aflatoksin Oluşumuna Neden Olan Nedir? Toksine neden olan küf (Aspergillus flavus), bitki dokusunun hasar gördüğü yerde büyüme eğilimindedir. Bu durum, hava koşullarından veya böceklerden kaynaklanan fiziksel hasarın sonucu olabilir. Kuru bir büyüme mevsiminin stresi de bunun nedeni olabilir. Aflatoksinler, daha önce de belirttiğimiz gibi, mısır, fıstık, pirinç ve buğday gibi kalorisi yoğun tahıllarda yaygındır ve bu tahıllar kedi ve köpek mamalarına sıklıkla dahil edilir.   Zehirlenmeye Ne Kadar Aflatoksin Neden Olabilir? Hayatınızdaki patili birey, genellikle, vücudundaki aflatoksin miktarı belirli bir seviyenin üzerine çıkmadan hastalık belirtileri göstermezler. Bu da aflatoksin yükü fazla olan mamalardan çoğu zaman birkaç öğün yemesi anlamına gelir. “Çoğu zaman” denmesinin nedeni ise bunun köpeğin boyutuna ve yiyecekteki aflatoksin seviyelerine bağlı olarak değişebilmesidir.   Köpeklerin aflatoksinden etkilenme olasılığı özellikle yüksektir, çünkü çoğu kedi bu durumdaki bir mamayı yemeyi reddeder. Ancak düşük konsantrasyonlar bile spesifik olarak bir kedi veya köpek için sadece bedensel yapısı nedeniyle kötü sonuçlar doğurabilir. FDA, milyarda 20 parça (ppb) içeren evcil hayvan mamalarını kirli olarak kabul eder. 2021'de geri çağrılan evcil hayvan mamalarının ise 500 ppb'den fazla içerdiği analiz edildi. Daha önce de 1998 , 2005 , 2011 ve 2013 yıllarında bazı kedi ve köpek mamaları yüksek aflatoksin seviyeleri nedeniyle geri çağrılmıştı. Bazı köpekler aflatoksin zehirlenmesinin hiçbir evresinde belirti göstermeden karaciğer hasarı yaşayabilir ve aflatoksin yükü fazla olan yiyecekleri yemeye devam ettikleri için aniden ölebilirler. Bazı durumlarda, aflatoksinler kan pıhtılaşmasını etkileyebilir ve uzun vadeli karaciğer sorunlarına ve/veya ölüme neden olabilir. Hayatlarındaki patili bireylerin aflatoksinle kirlenmiş ürünler yediğinden şüphelenen ebeveynler acilen güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekimine başvurmalı ve şüphelenilen yiyecekleri vermeyi derhal bırakmalıdır.  Köpeklerde Aflatoksin Zehirlenmesi Belirtileri Aflatoksin zehirlenmesi yaşayan köpeklerde hastalığın sinsi başlangıcı nedeniyle belirtiler çoğunlukla zehirlenmenin ileri evrelerinde kendisini gösterir. Bazı köpekler aflatoksin zehirlenmesinin hiçbir evresinde belirti göstermeden aniden ölebilirler. Hastalık ilerleyicidir ve vaka ölüm oranı yüksektir. Bazı durumlarda, aflatoksinler kan pıhtılaşmasını etkileyebilir ve uzun vadeli karaciğer sorunlarına ve/veya ölüme neden olabilir. Köpeklerde Aflatoksin Zehirlenmesi Belirtileri: İştahsızlık Uyuşukluk Kusma Sarılık Hematokezi (dışkılama sırasında taze kanın bulaştığı dışkı durumudur. Kan tazedir ve dışkının sadece üzerindedir) Melena(Kanın görüldüğü veya çıplak gözle görülmediği koyu renkli, katran gibi dışkı) Hematemez (kusmukta kan görülmesi)  bazen mevcuttur Mukozal veya daha yaygın peteşi (kan pıhtılaşma bozukluğundan kaynaklanan ve geniş bir bölgeye yayılan küçük, yuvarlak, kahverengi-mor lekelerdir) Hastalarda periferik ödem (kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği ve travma gibi sebeplerle köpeğin sırtı dışında hemen her bölgesinde görülebilen ve genelde birden fazla olması durumunda muayene gerektiren şişlikler) Asit (köpeğin karnının sıvıyla dolduğu ciddi ve yaşamı tehdit eden durum) Poliüri (büyük hacimli idrarın bilinçli olarak boşaltılmasıyla tanımlanır) Polidipsi (sürekli veya ani artan susuzluk) Yaygın intravasküler koagülasyon (DIC) (kan damarlarında pıhtı) vakalarında trombositopeni (kandaki trombosit miktarının düşük olması) görülebilir. -Hematolojik parametreler aksi takdirde dikkate değer değildir.- Karaciğer enzim aktiviteleri (alanin transaminaz, alkalen fosfataz, aspartat transaminaz, gama-glutamiltransferaz) ve Toplam bilirubin konsantrasyonları yükselir ve kolesterol ve albümin konsantrasyonları azalır. Koagülasyon   (Pıhtılaşma: Kandaki çok küçük ve çekirdeksiz bir hücre olan kan pulcukları sayesinde, kanın havayla temas sonrası tortu hâline gelmesidir.) profilleri genellikle belirgin şekilde anormaldir, Kanın pıhtılaşma süresi uzar ve azalmış antitrombin ve Protein C konsantrasyonları   (atardamar içinde pıhtı gelişmesine neden olabilir) vardır. Karaciğer biyopsi örneklerinin doku incelemeleri karaciğerde yağlanma, nekroz (karaciğerdeki hücrelerin ani ölümü ile karaciğer fonksiyonunun hızlı ve ani kaybı) ve iltihaplanmayı ortaya koymaktadır. Safra kanalı proliferasyonu (hücre artışı) mevcuttur ve safra kanalları tıkanmış olabilir. Gıda veya Doku Analizi Akut karaciğer yetmezliği belirtileri gösteren herhangi bir köpekte ilk düşünülmesi gereken aflatoksin maruziyetidir. Klinik belirtiler aflatoksin zehirlenmesine özel değildir. Kesin tanı için şüpheli gıda analiz edilmeli veya doku örneklerinde toksinler belirlenmelidir. Aflatoksinler idrarda tespit edilebilse de metabolitlerin vücuttan hızla temizlenebilmesi maruziyet sonrası tespiti zorlaştırır.   Tedavi Aflatoksinler için bir panzehir yoktur. Bu nedenle tedavinin amacı genellikle ek maruziyeti önlemek için aflatoksin kaynağını ortadan kaldırmak (örneğin, aflatoksinle kirlenmiş mama ile beslenmesini durdurmak), hayvanın sistemindeki belirli kan ve biyokimyasal dengesizliklerin destekleyici bakım yönetimi ni sağlamaktır. Son derece şiddetli veya hızlı başlangıçlı aflatoksin zehirlenmesi vakaları o kadar hızlı ilerleyebilir ki maruz kalan köpek herhangi bir tedavi almadan önce de ölebilir. Ölümcül olmayan aflatoksin dozlarına maruz kalan köpekler hayatta kalabilir, ancak karaciğer hasarı gibi uzun vadeli sağlık sorunları yaşayacakları da önemli bir gerçektir. Detoks Aflatoksinler genellikle sindirim sisteminden emilene kadar zehirlenme belirtileri göstermezler. Bu nedenle, köpeğin aflatoksin bulaşmış bir yiyeceği henüz yemiş olması -ki bu nadiren olur- gibi bir durum yoksa kusturmanın bir etkisi olmayacaktır. Aflatoksinler emildikten sonra karaciğerde hızla sindirilir ve toksinler vücutta iki ay kadar kalabilir. Aflatoksinler için spesifik panzehirler bulunmamış olsa da, birkaç tedavi toksinlerin metabolizmasını ve atılım hızını arttırabilir. N-asetilsistein : Karaciğer kan akışı, oksijen ekstraksiyonu ve hücre hasarına karşı koruma sağlayan glutatyon dışı ürünlerin oluşumu üzerinde faydalı etkileri vardır. %5'lik bir çözelti (20%'lik çözelti steril su veya tuzlu çözelti ile 1:4 oranında seyreltilebilir) intravenöz (20 dakika boyunca) veya oral yoldan uygulanır. İntravenöz kullanım için etiketlenmemiş ürünler 0,2-μm'lik bir şırınga filtresi gerektirir. 140 mg/kg'lık bir yükleme dozu intravenöz olarak bir kez verilir ve ardından bir ila üç gün boyunca her dört ila altı saatte bir intravenöz olarak verilen 50 ila 70 mg/kg'lık bir idame dozu verilir. S-adenosilmetionin (SAMe) : SAMe, GSH sentezi için öncüllerin bulunabilirliğini artırmak için kullanılan bir süper besindir. Yapılan çalışmalar SAMe'nin karaciğer hastalığı olan insanlarda ve insan olmayan primatlarda kolestasis (safra akışının yavaşlaması ya da durması) ve fibrozu ( bir dokudaki ya da organdaki yoğun bağ dokusu artışına bağlı olarak ortaya çıkan katılaşma) azalttığı kanıtlanmıştır. Köpeklerde önerilen doz, haftalarca veya aylarca ihtiyaç duyulduğunda günde bir kez oral yoldan verilen 17 ila 20 mg/kg'dır. Denosyl (Nutramax Laboratories) ve Zentonil (Vétoquinol), her biri üç tablet boyutu sunan SAMe veterinerlik ürünleridir. İdeal olarak, bu ürünler emilimi artırmak için aç karnına verilmelidir. Devedikeni (Silymarin):  Silymarin'deki silybin-fosfatidilkolin kompleksi GSH üretimini artırır ve belirli toksinlerin biyoaktivasyonunu önler. Silymarin ayrıca normal hepatositleri (bağırsaklardan emilen besin maddelerinin vücuda yararlı hâle getirildiği hücrelerin genel adı) koruyabilir, hepatositlerin yenilenmesini destekleyebilir ve serbest radikal temizleyici ve antioksidan olarak görev yapabilir. Köpeklerde silymarin için standart bir terapötik doz belirlenmemiştir. Öneriler 7 ila 15 mg/kg/gün (insan verilerine dayanarak) ile 50 ila 150 mg/kg/gün ( köpeklerde Amanita phalloides hepatotoxicoisisine dayanarak) arasında değişmektedir. E Vitamini :  E Vitamini, lipid peroksitlerinin (oksitlenmiş yağ) oluşumunu engelleyerek aflatoksin maruziyetinde koruyucu bir etkiye sahip olabilen yağda çözünen bir vitamindir. Aflatoksin zehirlenmesinde safra tıkanıklığının varlığı nedeniyle, E vitamininin oral emilimi azalabilir. Önerilen dozaj günde iki kez ağızdan alınan 100 ila 400 IU'dur. L-Karnitin : Esas olarak karaciğer tarafından sentezlenen bir amino asit türevidir. Yağ asidi taşınmasında ve mitokondriyal fonksiyonda rol oynar. L-karnitin takviyesi ile aflatoksin maruziyetinde antioksidan etkilerin arttığı bulunmuştur. L-karnitin, karaciğer yağlanması olan kedilerde yağ asitlerinin harekete geçirilmesine yardımcı olur, ancak aflatoksin zehirlenmesi yaşayan köpeklerde benzer bir aktiviteye sahip olup olmadığı bilinmemektedir. Kedilerde önerilen doz, iki ila dört hafta boyunca günde bir kez oral yoldan verilen 50 ila 100 mg/kg'dır. Spirulina: Tamamen temiz bir spirulina güçlü bir antioksidandır. İçerisindeki antioksidan ögelere ek oldukça yüksek oranda c-phycocyanin içerir. Balık çiftliklerinde ve farelerde yaşanan aflatoksin zehirlenmelerindeki destekleyici etkisi kanıtlanmıştır ancak köpeklerde benzer bir aktiviteye sahip olup olmadığı bilinmemektedir. İki hafta boyunca her gün 1000 mg/kg BW verilen (kilosu başına 1 gram) spirulina ile PCNA ekspresyonunun yükselmiş serum seviyeleri azaltıldı. Oksidatif stresi ve lipid peroksidasyon belirteçlerini doza bağlı bir şekilde düşürdü.   Kanamanın Kontrolü Aflatoksikozlu köpeklerde acil ve yaşamı tehdit eden bir endişe artan kanama eğilimidir. Pıhtılaşma faktörlerini desteklemek için sabit oranda dondurulmuş plazma takviyesi yapmak gerekebilir. Hasta orta ila şiddetli derecede anemikse, taze tam kan tercih edilir. K Vitamini:  Pıhtılaşma sorunlarına sebep olan faktörlerden biri, safra kanallarının tıkanmasına bağlı olarak K Vitamini emiliminin engellenmesi ve K Vitamini eksikliğidir. Pıhtılaşma faktörlerinin üretiminin azalmasına ek olarak, K vitamini eksikliği aflatoksin zehirlenmesi ile görülen pıhtılaşma eksikliklerine katkıda bulunabilir. Yapılan çalışmalar K1 vitamini ile tedavinin pıhtılaşma anormalliklerini iyileştirdiğini, ancak çözmediğini gösterilmiştir. K vitamini, oral K vitamininin emiliminin azalması nedeniyle deri altı uygulama da tercih edilebilir. 1 ila 5 mg/kg dozunda deri altı veya oral yoldan verilmelidir. Diğerleri Aflatoksin kaynaklı karaciğer hastalığında faydalı olabilecek diğer takviyeler: Çinko, Ursodeoksikolik Asit (safra tıkanıklığı olan hastalarda kullanılmamalıdır ), Fosfatidilkolin C Vitamini A vitamini Sıvı Desteği Hastanın asit-baz durumunu ve elektrolit ve kan glikoz konsantrasyonlarını düzenli olarak izleyin ve sıvıları buna göre ayarlayın. Hipernatremi varsa, üçte bir ila yarı güçte tuzlu su çözeltisi önerilir. Antibiyotikler Akut karaciğer hastalığında sindirim sistemi bariyerinin bozulması nedeniyle, zehirlenmiş hastalarda gram negatif bakterilere yönelik antibiyotiklerin kullanılması önerilir. Metronidazol, amoksisilin, ampisilin, sefaleksin veya sefadroksil ile birlikte kullanılabilir. Metronidazol, günde iki kez, kilogram başına 5 mg verilebilir. Aflatoksin zehirlenmesi yaşayan köpeklerde kusma sıklıkla ilerler. Kusma Tedavisi İçin Metoklopramid içeren ilaçlar iyi bir seçimdir. Kusma metoklopramid tedavisine dirençliyse, dolasetron veya ondansetron eklemek rahatlama sağlayabilir. Ülseri Yönetmek ve Sindirim Sistemindeki Asidi Azaltmak İçin Sukralfat (Antepsin) , Famotidin (Famodin) ve diğer gastrointestinal koruyucular da düşünülebilir. Hepatik Ensefalopati Kontrolü Hepatik ensefalopati (HE), karaciğer hastalığına ikincil olarak gelişen nörolojik bir durumdur. Karaciğer düzgün çalışamadığında, kan kimyasında normal beyin işlevini değiştiren değişiklikler e neden olur. Belirtileri Denge kaybı, Fazla salya Nöbetler Bazı köpekler Ağlayabilir, Kas titremeleri görülebilir ve/veya Ani körlük yaşayabilir, Başını nesnelere bastırabilir. Durum şiddetli ve akutsa ; Beyindeki ödemi (şişliği) azaltmak için mannitol veya hipertonik tuzlu su Amonyak seviyelerini düşürmek için L-ornitin L-aspartat (LOLA) içeren intravenöz tedaviye ihtiyacı olabilir. Nöbetler diazepam , levetiracetam (Keppra) veya fenobarbital gibi antikonvülsan ilaçlar la kontrol edilir. Hepatik ensefalopatiyi kötüleştiren kana emilebilen protein metabolitleri üreten kolon bakterilerini azaltmak için lavman lar kullanılabilir. Durumu stabil hale geldiğinde; Belirtilerin görülmesine sebep olan faktörlerden amonyak gibi protein parçalanma ürünlerinin miktarını düşürmeye yardımcı olmak için diyetin protein içeriği azaltılır ve bu protein de vegan kaynaklardan alınır. Metronidazol , amoksisilin ve neomisin gibi antibiyotikler veya laktuloz gibi diğer ilaçlar bağırsaklardaki bakteri popülasyonunu değiştirmek ve amonyak dahil olmak üzere belirli protein metabolitlerinin üretimini daha da azaltmak için kullanılır. Amonyak seviyelerini düşürmeye yardımcı olmak için çinko takviyesi ve probiyotikler de önerilebilir. Karaciğeri koruyarak altta yatan karaciğer hastalığının tedavisini desteklemek için; S-adenosilmetionin, E Vitamini, Devedikeni (Silymarin) ve Ursodeoksikolik Asit tedavisi uygulanabilir. Bu takviyelerin devam eden karaciğer hasarını azalttığı ve kalan işlevsel karaciğer dokusunun sağlıklı kalmasına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Aflatoksin maruziyetiyle birleştirilmiş yüksek proteinli bir diyetin, karaciğer lezyonlarının artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Ancak, düşük proteinli diyetler de hastaları subakut (kronik ve akut arasında) zehirlenme durumuna yatkın hale getiriyor gibi görünmektedir. Bu nedenle, iyileşen ve/veya hepatik ensefalopati şüphesi olmayan köpeklere dengeli bir köpek diyeti verilmelidir. Hepatik ensefalopati vakalarında çoğunlukla damar yolu ile besleme tercih edilebilir. Takip Aflatoksin zehirlenmesi yaşayan hastaların; Klinik belirtileri, Hepatik enzim aktiviteleri, Elektrolit, kolesterol ve bilirubin konsantrasyonları, Pıhtılaşma parametreleri ve Hepatik fonksiyonları sık sık kontrol edilmeli; DIC (kan damarlarında pıhtı), Hepatik ensefalopati ( karaciğer yetmezliğinin bir sonucu olarak değişen bilinç düzeyi) ve Şiddetli kanama belirtilerine özellikle dikkat edilmelidir. İyileşen köpekler periyodik serum kimya profilleri ve karaciğer fonksiyon testlerinden ( safra asidi testi gibi) geçmelidir. Aflatoksin yutma öyküsü olan ancak biyokimyasal veya hematolojik anormallikler için klinik belirtileri olmayan köpekler de aynı testlerden geçmelidir çünkü aflatoksin zehirlenmesinin klinik belirtileri her zaman belirgin olmayabilir ve erken tedavi ağır hastalık ve ölüm ihtimalini azaltır. Aflatoksin Zehirlenmesi Yaşamış Köpeklerin Uzun Dönem Sağlığı Aflatoksin zehirlenmesi yaşamış köpekler kronik karaciğer hastalığı yaşayabilir ve karaciğerde iyi huylu kitle geliştirmeye yatkın olabilir. Sizin Yapmanız Gerekenler Aflatoksin içeren ürünlere dokunan kişilerin aflatoksin zehirlenmesi riski altında olduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Ancak patili birey ebeveynlerinin kedi ve köpek mamalarına ve ödüllerine dokunduktan sonra her zaman ellerini yıkamaları önerilir. Kedi veya köpeğinizde uyuşukluk, iştahsızlık, kusma, sarılık (karaciğer hasarı nedeniyle gözlerde, diş etlerinde veya ciltte sarımsı renk), açıklanamayan morarma veya kanama ve/veya ishal gibi aflatoksin zehirlenmesi belirtileri varsa, derhal bir veteriner hekime başvurun. Kediniz veya köpeğiniz bir veteriner hekime görünmeden önce ölürse ve olası bir aflatoksin maruziyetinden şüpheleniyorsanız, ölüm nedenini belirlemek için bir otopsi (nekropsi) yapmanın uygun olup olmadığını görüşmek üzere veteriner hekiminize başvurun.  Veteriner hekiminize , hayatınızdaki patili bireye hangi yiyecek veya ödülleri verdiğinizi ve maruz kalmış olabileceği diğer yiyecek veya maddeler dahil olmak üzere tam bir beslenme geçmişi sağlayın. Parti  numarası ve son kullanma tarihi  dahil olmak üzere mamasının etiketinin bir fotoğrafını çekmeniz yararlı olabilir. Veteriner hekim yiyeceğin aflatoksin kaynağı olduğundan şüphelenirse, parti koduna ve son kullanma tarihine sahip olmak, ilgili bakanlıklarca bu durumun tam olarak ne zaman meydana geldiğinin ve başka hangi ürünlerin etkilenmiş olabileceğinin belirlenmesine yardımcı olur. Bu da diğer köpeklerin hastalanmasını veya ölümünü önlemeye yardımcı olabilir. Bu ürünleri başka hayvanlara vermeyin , Çöpe atmadan önce tüm paketi, koli bandıyla, asla yırtılıp ulaşılamayacak şekilde iyice bantlayın. Hem elinizdeki, kullandığınız ürünü saklamanız hem de aynı seriden bir başka ürüne daha ulaşıp satın almanız ve açmaksızın bulundurmanız da önemlidir. Bu, test ve şikayet sürecinizde ihtiyaç duyulması durumunda faydalı olacaktır. Test gerekli değilse, lütfen pakette belirtilen şirketle iletişime geçin ve ürünleri çocukların, evcil ve yabani hayvanların erişemeyeceği şekilde imha etmeleri konusunda kayıtlı bilgi verin. Hayatınızdaki patili birey genel olarak sağlıklıysa, ancak yine de mamasındaki olası aflatoksin bulaşması konusunda endişeleriniz varsa , özellikle özel veya kısıtlı bir beslenme gerektiren başka sağlık sorunları varsa , beslenmesinde değişiklik yapmadan önce güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekime danışmanız en iyisidir. Özetle Köpeklerde aflatoksinle kirlenmiş yiyeceklerin tüketilmesi, sıklıkla karaciğer yetmezliğiyle sonuçlanan ciddi karaciğer hasarına neden olur. Aflatoksinin panzehiri yoktur ancak temel unsurları karaciğeri destekleyici takviyeler , sıvı tedavisi , kan bileşeni tedavisi , K1 vitamini , antiemetikler ve gastrointestinal koruyucular olan  tedavi uygulanabilir.. Aflatoksin zehirlenmesi, belirtilerini gösteren çoğu hastada ölümcül olsa da, bazı köpekler uzun süreli bakımla yavaş yavaş iyileşebilir.   Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar https://vcahospitals.com/know-your-pet/hepatic-encephalopathy https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0041010120302749 https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38072319/ https://www.cabidigitallibrary.org/doi/full/10.5555/19532201571 https://avmajournals.avma.org/view/journals/javma/232/9/javma.232.9.1329.xml https://www.cabidigitallibrary.org/doi/full/10.5555/19562200913 https://www.cabidigitallibrary.org/doi/full/10.5555/19721390306 https://www.cabidigitallibrary.org/doi/full/10.5555/19602200063 https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/030098586600300403 https://www.cabidigitallibrary.org/doi/full/10.5555/19731306635 https://avmajournals.avma.org/view/journals/ajvr/52/1/ajvr.1991.52.01.152.xml https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S000291652203667X https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0887233300000254 https://www.petmd.com/dog/conditions/cardiovascular/ascites-dogs https://todaysveterinarypractice.com/internal-medicine/companion-animal-polyuria-and-polydipsia https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3019073/ https://www.fda.gov/animal-veterinary/animal-health-literacy/aflatoxin-poisoning-pets https://www.researchgate.net/publication/370425039 https://www.dogsnaturallymagazine.com/cancer-causing-aflatoxins-found-in-dog-foods/ https://aacrjournals.org/cancerres/article/28/4/770/476856/Sequential-Morphologic-Changes-in-Aflatoxin-B1 https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0041010120302749 https://bvmj.journals.ekb.eg/article_96432_ce94b4ed016fc21465327b01dbf885eb.pdf https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=karaciger-hastaliklarinin-patolojisi.pdf https://europepmc.org/article/med/810128 https://europepmc.org/article/med/3776087 https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1748-5827.1990.tb00793.x https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0278691504002121 https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0041008X96903269 https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0041008X9898440X https://pubs.acs.org/doi/pdf/10.1021/tx00028a004 https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0032579119427168 https://www.thieme-connect.com/products/ejournals/abstract/10.1055/s-2000-9907 https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0022316622148996 https://akjournals.com/view/journals/004/53/3/article-p319.xml https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0362028X22006706 https://academic.oup.com/carcin/article-abstract/13/10/1853/1745865   Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Bağırsak Sağlığının Kedi ve Köpekler İçin Önemi

    Sağlığı korumak söz konusu olduğunda, sağlıklı bağırsaktan daha önemli hiçbir şey yoktur. Bir zamanlar, yiyeceklerin geçeceği, emileceği ve sonra atılacağı uzun bir tüpten oluşan nispeten "basit" bir vücut sistemi olarak kabul edilen sindirim sisteminin, yiyecekleri sindirmek ve ortadan kaldırmaktan çok daha fazlasını yaptığını artık biliyoruz. Dolambaçlı tüplerinin içinde, bir bireyi sağlıklı tutmak için birlikte çalışan organizmalardan oluşan bir ekosistem yaşar. Diğer tüm canlı organizmalar gibi, mikrobiyomların yaşamının devamlılığı için de doğru koşulları oluşturmak ve iyi besinler sağlamak gerekir. Sindirim sisteminde yaşayan trilyonlarca organizmanın dengesini optimize etmek, gerçek bağırsak sağlığının anahtarıdır ve tıpkı insanların olduğu gibi patili bireylerin de ömür boyu kaliteli yaşama kavuşmasına yardımcı olmanın sırrıdır. Mikrobiyom Nedir? "Bağırsak mikrobiyomu", bağırsakta yaşayan trilyonlarca mikroorganizmayı ifade eder. Bazı mikroorganizmalar zararlı olsa da, birçoğu inanılmaz derecede faydalıdır, hatta sağlıklı bir vücut için gereklidir. Beslenme, çevre, yaşam tarzı, kullanılan takviye edici gıdalar ve ilaçlar (özellikle bağırsak bakterilerini tüketebilen antibiyotikler) hem olumlu hem de olumsuz etkilere sahip olabilir. Sonuç olarak, her köpek ve kedinin kendine özgü bir mikrobiyal yapıya sahip olması ve bu minik organizmaları optimum dengede tutması, kaliteli ve sağlıklı yaşamı için anahtardır. Bağırsaktaki hem iyi hem de kötü mikroorganizmalar dengede olduğunda sorun yoktur ancak dengesiz olduklarında, hayatımızdaki patili bireylerin sağlığı da öyle olur. Kediler ve Köpekler İçin Sağlıklı Sindirim Sistemi ve Mikrobiyomun Faydaları Bilim insanları ve veteriner hekimler hala bağırsak mikrobiyomunun tam etkisini inceliyorlar, ancak bir köpeğin ve kedinin genel sağlık ve refahında, sindirim sistemi işlevini, besin emilimini, bağışıklık durumunu ve birçok önemli hormonal tepkiyi etkileyen önemli bir rol oynadığı kabul ediliyor. Bir kedinin ve köpeğin sağlıklı bir sindirim sistemi ve dengeli bir mikrobiyoma sahip olmasının temel faydaları şunları içerir: Optimum Sindirim ve Besin Emilimi:  Hayatınızdaki patili bireyin mikrobiyomu sağlıklı kalmak için yeterli yiyeceğe ihtiyaç duyar. Bu organizmalar, diyet lifi gibi sindirilmemiş unsurları mamalardan alıp daha küçük bileşenlere ayırabilir. Böylece daha sonra ek yakıt olarak kullanılabilir. İyileştirilmiş besin emilimiyle, kedi ve köpeklerin mamasından gelen besinlerin çoğu vücutta kalacak ve atılmak yerine katkı sağlayacaktır. Bağışıklık Sağlığı:  Bağışıklık sisteminin %70'i sindirim sisteminde yer alır, bu nedenle sağlıklı bir mikrobiyal dengeye sahip olmak bağışıklık sisteminin en iyi şekilde çalışmasını sağlamak için önemlidir. Hayatınızdaki patili bireyin güçlü, oldukça çeşitli bir mikrobiyomu olduğunda, "kötü bakterilerin" yerleşip onu hasta etmesi de daha zor olacaktır. Vitamin Üretimi:  Mikrobiyomdaki bakteriler, sağlık ve refahı desteklemede önemli rol oynayan B vitaminleri (yani B12, tiamin ve riboflavin) ve K vitamini gibi vitaminlerin üretilmesine yardımcı olur. Sağlıklı Cilt ve Tüy:  Mikrobiyomu sağlıklı bir dengede tutmak, aşırı iltihaplanmaya veya kaşıntılı cilde karşı koruma sağlar. Daha fazla protein ve omega yağ asitleri içeren beslenmeyle birleştirildiğinde, kedinizin ve köpeğinizin cildini sağlıklı, tüylerini parlak ve yumuşak tutmak için ihtiyaç duyduğu tüm temel besinleri aldığından emin olursunuz. Canlılık ve Enerji: Yüksek kaliteli besinler, eğer besin emilimi sağlanabilirse vücuda katkı sağlar. Yani, kaliteli beslenme sunmak, sağlıklı bir mikrobiyom sağlanmadığı sürece beklenen etkiyi gösteremez. Besinlerin bedensel ve bilişsel gelişimine, günlük aktivitelerine ve oyunlarına gerekli enerjiyi sağlamasının anahtarı sağlıklı mikrobiyomdur. Kedilerde ve Köpeklerde Sağlıksız Sindirim Sistemi Belirtileri Sağlıksız bir bağırsağın kendini gösterebileceği birçok yol vardır. En belirgin belirtiler arasında: Gevşek dışkı, Artan gaz, Kabızlık, İshal bulunurken. Daha az belirgin belirtiler arasında: Gıda intoleransları (gıdaya bağlı alerjiler ve sindirim sorunları), Cilt rahatsızlıkları, Tüketmekte olmasına rağmen var olan vitamin eksiklikleri yer alır. Kedi ve Köpeklerin Sindirim Sistemi Sağlığını Korumak İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir? Bağırsak, köpeğinizin veya kedinizin vücudunun çoğu bölümünden farklı değildir. En iyi şekilde çalışmasının ilk ve en önemli koşulu doğal ve sağlıklı beslenme dir . Aşağıdaki temel bileşenleri içeren eksiksiz ve dengeli bir içerik tüketmesini sağlayabilir veya böyle bir tarifi evde uygulayabilirsiniz. | kuru mamalara dair ek bilgiler içeren ilgili blog için tıklayınız | ev yapımı kedi maması tarifi için tıklayınız | ev yapımı köpek maması tarifi için tıklayınız Besin emilimini optimize etmek ve yüksek sindirilebilirliği desteklemek için yüksek kaliteli proteinler ve tam tahıllar, Düzenli ve sağlıklı dışkılamayı desteklemeye yardımcı olmak için pancar gibi diyet lifleri, İyi bakterilerin büyümesini destekleyen FOS ve MOS gibi bileşenler (günlük beslenmesinin %4'ü kadar) Kronik bir sorunla mücadele ediyorsa, mikrobiyomuna uygun olduğundan emin olmak adına içeriğini kontrol ettiğiniz prebiyotik ve probiyotikler. Kedimin/Köpeğimin Mamasını Nasıl Değiştirebilirim? Geçiş için 18-21 gün ayırınız. Eski mamanın %90'ı ve yeni mamanın %10'uyla başlamak iyi bir fikirdir. Her iki veya üç günde bir, eski mamanın yüzdesini en fazla %10 oranında azaltırken, yeni mamanızın miktarını da arttırınız. Örneğin: 1-2. Gün: %90 eski/%10 yeni 3-4. Gün: %80 eski/%20 yeni 5-6. Gün: %70 eski/%30 yeni 7-8. Gün: %60 eski/%40 yeni 9-10. Gün: %50 eski/%50 yeni 11-12. Gün: %40 eski/%60 yeni 12-13. Gün: %30 eski/%70 yeni 14-15. Gün: %20 eski/%80 yeni 16-17. Gün: %10 eski/%90 yeni 18. Gün: Tam geçiş (köpeğinizin veya kedinizin her günkü değişime verdiği tepkiye göre) Not: Kediniz veya köpeğiniz sindirim bozukluğu yaşarsa, bir önceki günkü miktara geri dönün ve birkaç gün daha bu miktarda kalın, ardından geçiş programını kademeli olarak tekrar başlatın. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla huzurla ve güvenle... Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

bottom of page